TAŞKIN İNŞAAT
Uygulamada hepimiz; duvar, köşe, saçak, balkon, gibi çıkıntıların, bodrum ve mahzen gibi toprak altındaki bölümlerin, kömürlük, odunluk ve hatta dükkan, ev, apartman gibi yapıların bir kısmının komşu arsaya taştığını sıklıkla görmüşüzdür. Bu yüzden yurttaşlar arasındaki çekişmeler dava konusu yapıldığında Medeni Kanunumuzun 725. maddesi uygulama alanı bulmaktadır.
725. madde şöyledir; “Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur. Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir”
Medeni Kanumuzun 683. maddesinde toprak malikinin mülkiyet hakkı açıklanmıştır. “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir” Ancak taşkın İnşaat sorununda yasa koyucu genelin ekonomik çıkarları için yapının durucu kalması amacını güderek 725. madde ile taşkın yapıyı meydana getiren yönünden haklar açıklamıştır.
Taşkın yapı yapanın, elattığı komşu toprak üzerinde ayni hak sahibi olup olmamasına göre konu ikiye ayrılmaktadır.
1- “Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.” Yani inşaat ayni hakka dayanarak yapılmış olursa taşan kısım, inşaatın yapıldığı toprağın bütünleyici parçasını oluşturur ve bu nedenle de onu yapanın mülkiyetine bağlı tutulur. Şu var ki; taşkın inşaatın kapladığı alanın mülkiyeti, böyle bir inşaatı yapana geçmez. Eğer taşkın yapı komşu toprağa temas etmekte ise , üst hakkı, balkon gibi temas etmeyenler yönünden de inşaatın taşmasına katlanma irtifakı söz konusu olur. Bu konular Medeni Kanunumuzun 779 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
2- İnşaatı yapan yararına yukarıda belirtildiği gibi önceden bir ayni hak kurulmamış ise irtifak hakkının kurulması ya da taşan kısmın mülkiyetinin istenebilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar: a) Elatılan toprak malikinin süresinde itiraz etmemesi, b) Durum ve koşulların haklı göstererek buna elverişli olması c) Yapıyı yapanın iyiniyetli olması, d) Uygun bir bedel (tazminat) ödenmesi koşullarıdır.
a) Elatılan toprak malikinin süresinde itiraz etmemesi : İtirazı, zarar gören toprak maliki taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde yapılacaktır. İtiraz yapıyı yapana yada yapı işinde onu temsil eden mimar, mühendis veya müteahhide yöneltilmeli, işçi gibi yapıda çalışan üçüncü kişilere yöneltilmemelidir. İtiraz bir şekle bağlı değildir. Onbeş günlük sürenin başlangıcı taşmanın olduğu gün değil, bunun öğrenildiği gündür. Öğrenilme tarihi ve itiraz edildiği her tür kanıtla kanıtlanabilir. Kanıtlanma kolaylığı açısından en uygun yol ise Noter kanalı ile yapılmasıdır.
Bu koşul en önemli koşuldur zira elatılan toprak maliki yukarıda açıkladığımız şekilde itiraz etmiş ise artık diğer koşulların gerçekleşmiş olup olmadığına bakılmayacak ve irtifak hakkının kurulması ya da taşan kısmın mülkiyetinin istenebilmesi mümkün olmayacaktır.
Bu durumda toprak maliki süresinde itiraz etmekle taşkın yapıyı meydana getiren kişiye karşı elatmanın önlenmesi ve sökme davası açabilecektir. Dava süresinde yapının tamamlanarak ilerideki olası büyük zararların önlenmesi için bu davanın tedbir talepli açılması uygun olacaktır.
b) Durum ve koşulların haklı göstererek buna elverişli olması : Eğer taşan yapının söktürülmesi büyük bir gideri ve yükü gerektirmiyorsa ya da taşan kısım üzerinde mülkiyet hakkının tanınması ile toprağına elatılan malikin uğrayacağı zarar, taşkın yapıyı ve yapıyı meydana getirenin elde edeceği çıkara göre açıkça çok ise, durum haklı ve elverişli değildir ve öteki koşullar gerçekleşse bile istek reddedilmelidir. Öte yandan irtifak hakkı kurulması yada mülkiyetin tanınması istemlerinde imar durumunun elverişli olup olmadığı da araştırılmalıdır. Eğer imar durumu elverişli değilse öteki koşullar gerçekleşmiş olsa bile isteğin reddine karar verilmelidir. Bu yasa hükmü kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden gözönüne alınır.
c) Yapıyı yapanın iyiniyetli olması : Buradaki iyiniyet Medeni Kanunun 3. maddesinde açıklanmıştır. “ Kanunun iyiniyete hukuki sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.”
d) Uygun bir bedel (tazminat) ödenmesi : Adalete uygun giderimin belirlenmesi bir takdir işi olup hakime verilmiştir. Hakim takdir hakkını kullanmadan önce bilirkişiye başvurmalıdır. Taşkın yapının kapladığı kısmın dava günündeki gerçek değeri araştırılmalı, geri kalan toprak parçasının değerinde bir eksilme olup olmadığı bu yüzden toprak sahibinin zarara uğrayıp uğramadığı incelenmelidir. Bu şekilde sebepsiz zenginleşmeyi de önleyecek biçimde uygun bir bedel tayin ve takdir edilmelidir.
Görüldüğü gibi uygulamada sıklıkla karşılaştığımız inşaat tecavüzlerinde, konu yukarıda açıklanan sistematiğe göre incelenecek ve ya elatmanın önlenmesi ve sökme ile ya da irtifak hakkının kurulması ya da taşan kısmın mülkiyetinin yapı sahibine sağlanması şeklinde sonuçlandırılacaktır.
TAŞKIN İNŞAAT
Uygulamada hepimiz; duvar, köşe, saçak, balkon, gibi çıkıntıların, bodrum ve mahzen gibi toprak altındaki bölümlerin, kömürlük, odunluk ve hatta dükkan, ev, apartman gibi yapıların bir kısmının komşu arsaya taştığını sıklıkla görmüşüzdür. Bu yüzden yurttaşlar arasındaki çekişmeler dava konusu yapıldığında Medeni Kanunumuzun 725. maddesi uygulama alanı bulmaktadır.
725. madde şöyledir; “Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur. Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir”
Medeni Kanumuzun 683. maddesinde toprak malikinin mülkiyet hakkı açıklanmıştır. “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir” Ancak taşkın İnşaat sorununda yasa koyucu genelin ekonomik çıkarları için yapının durucu kalması amacını güderek 725. madde ile taşkın yapıyı meydana getiren yönünden haklar açıklamıştır.
Taşkın yapı yapanın, elattığı komşu toprak üzerinde ayni hak sahibi olup olmamasına göre konu ikiye ayrılmaktadır.
1- “Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.” Yani inşaat ayni hakka dayanarak yapılmış olursa taşan kısım, inşaatın yapıldığı toprağın bütünleyici parçasını oluşturur ve bu nedenle de onu yapanın mülkiyetine bağlı tutulur. Şu var ki; taşkın inşaatın kapladığı alanın mülkiyeti, böyle bir inşaatı yapana geçmez. Eğer taşkın yapı komşu toprağa temas etmekte ise , üst hakkı, balkon gibi temas etmeyenler yönünden de inşaatın taşmasına katlanma irtifakı söz konusu olur. Bu konular Medeni Kanunumuzun 779 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
2- İnşaatı yapan yararına yukarıda belirtildiği gibi önceden bir ayni hak kurulmamış ise irtifak hakkının kurulması ya da taşan kısmın mülkiyetinin istenebilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar: a) Elatılan toprak malikinin süresinde itiraz etmemesi, b) Durum ve koşulların haklı göstererek buna elverişli olması c) Yapıyı yapanın iyiniyetli olması, d) Uygun bir bedel (tazminat) ödenmesi koşullarıdır.
e) Elatılan toprak malikinin süresinde itiraz etmemesi : İtirazı, zarar gören toprak maliki taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde yapılacaktır. İtiraz yapıyı yapana yada yapı işinde onu temsil eden mimar, mühendis veya müteahhide yöneltilmeli, işçi gibi yapıda çalışan üçüncü kişilere yöneltilmemelidir. İtiraz bir şekle bağlı değildir. Onbeş günlük sürenin başlangıcı taşmanın olduğu gün değil, bunun öğrenildiği gündür. Öğrenilme tarihi ve itiraz edildiği her tür kanıtla kanıtlanabilir. Kanıtlanma kolaylığı açısından en uygun yol ise Noter kanalı ile yapılmasıdır.
Bu koşul en önemli koşuldur zira elatılan toprak maliki yukarıda açıkladığımız şekilde itiraz etmiş ise artık diğer koşulların gerçekleşmiş olup olmadığına bakılmayacak ve irtifak hakkının kurulması ya da taşan kısmın mülkiyetinin istenebilmesi mümkün olmayacaktır.
Bu durumda toprak maliki süresinde itiraz etmekle taşkın yapıyı meydana getiren kişiye karşı elatmanın önlenmesi ve sökme davası açabilecektir. Dava süresinde yapının tamamlanarak ilerideki olası büyük zararların önlenmesi için bu davanın tedbir talepli açılması uygun olacaktır.
f) Durum ve koşulların haklı göstererek buna elverişli olması : Eğer taşan yapının söktürülmesi büyük bir gideri ve yükü gerektirmiyorsa ya da taşan kısım üzerinde mülkiyet hakkının tanınması ile toprağına elatılan malikin uğrayacağı zarar, taşkın yapıyı ve yapıyı meydana getirenin elde edeceği çıkara göre açıkça çok ise, durum haklı ve elverişli değildir ve öteki koşullar gerçekleşse bile istek reddedilmelidir. Öte yandan irtifak hakkı kurulması yada mülkiyetin tanınması istemlerinde imar durumunun elverişli olup olmadığı da araştırılmalıdır. Eğer imar durumu elverişli değilse öteki koşullar gerçekleşmiş olsa bile isteğin reddine karar verilmelidir. Bu yasa hükmü kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden gözönüne alınır.
g) Yapıyı yapanın iyiniyetli olması : Buradaki iyiniyet Medeni Kanunun 3. maddesinde açıklanmıştır. “ Kanunun iyiniyete hukuki sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.”
h) Uygun bir bedel (tazminat) ödenmesi : Adalete uygun giderimin belirlenmesi bir takdir işi olup hakime verilmiştir. Hakim takdir hakkını kullanmadan önce bilirkişiye başvurmalıdır. Taşkın yapının kapladığı kısmın dava günündeki gerçek değeri araştırılmalı, geri kalan toprak parçasının değerinde bir eksilme olup olmadığı bu yüzden toprak sahibinin zarara uğrayıp uğramadığı incelenmelidir. Bu şekilde sebepsiz zenginleşmeyi de önleyecek biçimde uygun bir bedel tayin ve takdir edilmelidir.
Görüldüğü gibi uygulamada sıklıkla karşılaştığımız inşaat tecavüzlerinde, konu yukarıda açıklanan sistematiğe göre incelenecek ve ya elatmanın önlenmesi ve sökme ile ya da irtifak hakkının kurulması ya da taşan kısmın mülkiyetinin yapı sahibine sağlanması şeklinde sonuçlandırılacaktır.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"Taşkın İnşaat" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Daylık'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|