Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Anayasa Mahkemesi’nin 6360 Sayılı Yasa’ya İlişkin Kararı Üzerine

Yazan : Av.M.Lamih Çelik [Yazarla İletişim]

Yazarın Notu
Mahalli İdareler Dergisi Yıl: 1. Sayı: 10 (ekim 2013), Sayfa: 3-6 yayınlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi’nin 6360 Sayılı Yasa’ya İlişkin Kararı Üzerine

Av.M.Lamih ÇELİK
Şanlıurfa Belediyesi Hukuk İşleri Müdürü


• Mahalli İdareler Dergisi Yıl: 1. Sayı: 10 (ekim 2013), Sayfa: 3-6 yayınlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi 6360 sayılı yasanın iptali için yapılan başvuruyu 12 Eylül 2013 tarihinde esastan karara bağladı.2013/19 Esas sayısı ile görülen davada bir fıkra hariç 6360 sayılı yasa Anayasaya uygun bulunarak iptal talebi red edildi. Anayasa Mahkemesi henüz gerekçeli kararını açıklamadığından tam olarak yaptığı yorumları bilemiyoruz. Bu çalışmamızda mahkemeye yapılan itirazları ve itirazların neden kabul görmediğine ilişkin öngörülerimizi belirtmeye çalışacağız.

1-Varlıkları il kuruluş kararlarına bağlı olan il özel idarelerinin tüzelkişiliği, il ortadan kaldırılmadıkça tek tek yada grup halinde sona erdirilemeyeceği yönündeki itiraz;

6360 sayılı yeni düzenleme ile büyükşehir olan 30 ilde il özel idaresi kaldırılacak ancak diğer 51 il de il özel idaresi devam edecektir. 5302 s. İl Özel İdaresi Kanununa göre bir yerde il kurulması, orada il özel idaresi kurulması anlamına da gelmektedir. Ancak bu hüküm (köy kurulmasından farklı olarak) anayasa hükmü değildir. Buna göre, “…bir yasa kuralı bir başka yasa kuralına göre ve onun varlığı ya da yokluğu gözetilerek değil, ancak ilgili Anayasa kuralına göre değerlendirilerek denetleneceğinden ve yasa koymak, değiştirmek, yasayı yürürlükten kaldırmak ve yerindeliği takdir etmek tümüyle yasa koyucunun yetkisi içinde ve yasalar arasında uyum ve uygunluk yasa koyucu tarafından gözetilmesi gereken hususlardır ”. Bu nedenle bu itirazın Anayasa Mahkemesince dikkate alınmamıştır.

2- “Kapatılan belediye veya mahalleye dönüşen köylerle ilgili olarak köy ve belde halkı hiçbir yolla bilgilendirilmemiş, hiçbir belde ve köyde halk oylaması yapılmamıştır. Yerel tüzel kişiliklerin, yerel halka danışılıp sorulmadan kapatılması, Türkiye'nin 1992 yılında onayladığı Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı hükümlerine ve dolayısıyla Anayasa'nın 90. maddesine aykırıdır” şeklindeki itiraza gelince;

Nitekim; Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın “yerel yönetim sınırlarının korunması” başlıklı 5. maddesine göre “yerel yönetimlerin sınırlarında, mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz”. 6360 s. Yasa ile referandum yapılmadan yerel yönetim birimlerinin tüzel kişiliğini kaldırmakta ve belediyelerin sınırlarını değiştirmektedir. Özerklik şartı ise referanduma gitmeyi -mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse- şartına bağladığından bu halin hilafına; referandum yapmadan tüm bu değişiklikler yapılmıştır.

3-“Belediyelerin tüzel kişiliğini kaldırma, köye dönüştürme, belediye sınırları içinde mahalle oluşturma, kaldırma, birleştirme işlemlerinin 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda öngörülen idari prosedürler çerçevesinde gerçekleştirilmediği” itirazına gelince;

Daha önce 5747 sayılı yasanında iptalinde ileri sürülen bu itirazı “Bir yasa kuralı bir başka yasa kuralına göre ve onun varlığı ya da yokluğu gözetilerek değil, ancak ilgili Anayasa kuralına göre değerlendirilerek denetleneceğinden ve yasa koymak, değiştirmek, yasayı yürürlükten kaldırmak ve yerindeliği takdir etmek tümüyle yasa koyucunun yetkisi içinde ve yasalar arasında uyum ve uygunluk yasa koyucu tarafından gözetilmesi gereken hususlar olduğundan, incelenen kuralda belediye ve ilçelerin sınırlarının nasıl belirleneceğine ilişkin olarak, gerek 5442 sayılı İl İdaresi ve gerekse 5393 sayılı Belediye Kanunlarında yer alan hükümlerde öngörülen yönteme uyulup uyulmadığı anayasal denetime esas oluşturamaz. ” yorumunu yapmak suretiyle iptal istemini reddetmişti. Benzer gerekçeyle 6360 sayılı yasanın iptali için yapılan başvuruyu ret ettiğini düşünmekteyiz.

6360 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırı olan düzenlemesine bakalım;
Geçici Madde 1/(27) ; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yolların inşa, tamir ve genişletilmesi nedeniyle 2464 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca tarh edilmemiş harcamalara katılma payları belediye meclisi kararıyla alınmayabilir.”
Konunun anlaşılması için önce harcamalara katılma payı hakkında özet bir bilgi vermeliyiz;
Yeni kanalizasyon veya içme suyu tesislerinin inşa edilmesi ve mevcut tesislerin genişletilmesi veya ıslah edilmesi için birtakım harcamalar yapılır. Bu harcamaların çok büyük bir kısmı belediyeler tarafından karşılanırken, çok az bir kısmı, su ve kanalizasyon hizmetlerinden faydalanan kimselerden alınma yoluna gidilmekte, yani onların da bu harcamalara katılmaları istenmektedir.
Belediyelerce kişilerin bu hizmetlere katılmalarının istenmesinin birtakım hukuki dayanakları vardır.Harcamalara katılma payı, 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununu 86-94. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanuna 3 çeşit harcamalara katılma payı öngörmüştür. Bunlar, yol harcamalarına katılma payı, kanalizasyon harcamalarına katılma payı ve su tesisleri harcamalarına katılma payıdır.
Yol harcamalarına katılma payı, kanunun 86. maddesinde düzenlenmiştir:
a) Yeni yol açılması;
b) Mevcut yolların yüzde 40 nispetinde veya daha fazla genişletilmesi;
c) Kaldırımsız ve bakımsız bulunan yolların, kaldırım veya parke kaldırım haline getirilmesi veya asfalt yapılması, kaldırım veya şose halindeki yolların da parke, beton veya asfalta çevrilmesi;
d) Mevcut kaldırım veya parkelerin sökülüp yeniden düzenlenmesi,durumunda bu yoldan yararlanan gayrimenkullerin sahiplerinden yol harcamalarına katılma payı alınacağı hükme bağlanmıştır.
6360 sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile; MADDE 28 – 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Belediyelerce veya belediyelere bağlı müesseselerce aşağıdaki şekillerde inşa, tamir ve genişletilmeye tabi tutulan yolların iki tarafında bulunan veya başka bir yola çıkışı olmaması dolayısıyla bu yoldan yararlanan gayrimenkullerin sahiplerinden meclis kararı ile Yol Harcamalarına Katılma Payı alınabilir.” Haline dönüşmüştür.
Kanalizasyon harcamalarına katılma payı kanunun 87. maddesinde düzenlenmiştir:
a) Yeni kanalizasyon tesisi yapılması,
b) Mevcut tesislerin sıhhi ve fenni şartlara göre ıslah edilmesi halinde harcamalara katılma payı alınacağı, iki ve daha fazla yol kenarında bulunan gayrimenkullerin, hangi yoldaki kanalizasyona bağlanmış ise, payın hesabında o yola ait kanalizasyon giderleri nazara alınacağı belirtilmiştir.
Kanalizasyon harcamalarına katılma payı alınabilmesi için gayrimenkulun yapılan veya ıslah edilen kanalizasyondan faydalanıyor veya gelecekte faydalanacak olması gerekir.
Su tesisleri harcamalarına katılma payı kanunun 88. maddesinde düzenlenmiştir:
a) Yeni içme suyu şebeke tesisleri yapılması,
b) Mevcut şebeke tesislerinin tevsii ve ıslahı halinde harcamalara katılma payı alınacağı hükme bağlanmıştır. Birden fazla yol kenarında bulunan gayri menkullere ait payın hesabında, bunların yalnız suya bağlandıkları yol üzerindeki uzunlukları esas alınmaktadır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 23. maddesinin “g” bendine göre;” Hizmetlerin büyükşehir belediyesi tarafından yapılması şartıyla 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda belirtilen oran ve esaslara göre alınacak yol, su ve kanalizasyon harcamalarına katılma payları” büyükşehir belediyesinin gelirleri arasında sayılmıştır.

6360 sayılı yasadakine benzer yine belediye meclisine yetki veren 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 96. maddesinin (B) fıkrasını Anayasa Mahkemesi İptal etmişti. İptal kararı 19.05.2013 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu iptal kararını okuyan herkes 6360 sayılı yasanın geçici 1.maddesinin 27.fıkrasının neden anayasa’ya aykırı olduğu anlayacaktır.

Anayasa Mahkemesinin konuya bakışını gösteren 29.12.2011 tarih ve 2010/62 E. 2011/175 K. Sayılı benzer kararına bakalım;(RG:19 Mayıs 2012- 28297)
“Devletin kamusal gereksinimlerini karşılaması için egemenlik gücüne dayanarak tek taraflı iradesiyle kişilere yüklediği bir kamu alacağı biçiminde tanımlanan verginin, anayasal sınırlar içinde salınıp toplanması zorunluluğu açıktır.
Anayasa’nın 73. maddesinde, herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının, maliye politikasının sosyal amacı olduğu, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı öngörülerek Anayasa’nın 2. maddesinde nitelikleri belirtilen hukuk devleti ilkesi vergilendirme ilkeleri yönünden somut biçimde dile getirilmiştir.
Bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarını etkileyecek keyfi uygulamalara neden olmaması için, vergilendirmede, vergiyi doğuran olayın ve vergilerin matrah ve oranlarının, yukarı ve aşağı sınırlarının, tarh ve tahakkuklarının, tahsil usullerinin, yaptırımlarının ve zamanaşımı gibi belli başlı temel ögelerinin kanunlarla belirlenmesi gerekir. Ancak, kanun ile her konuyu bütün kapsam ve ayrıntılarıyla düzenlemenin olanaklı bulunmadığı durumlarda çerçevesi çizilerek bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla uygulamaya ilişkin konularda yürütme organına açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelikte düzenleyici idarî işlem yapma yetkisi verilebilir.
İtiraz konusu kuralda, belediye gelirleri arasında yer alan bazı vergilerin maktu tarifelerini, kanunda belirlenen alt ve üst sınırlar arasında kalmak kaydıyla belirleme yetkisi belediye meclislerine verilmiştir. Belediye meclislerine verilen bu yetki, kanun koyucu tarafından vergilemenin temel ögelerinin belirlenerek uygulamaya, tekniğe ve uzmanlığa ilişkin konularda yürütme organına verilen düzenleyici idari işlemlerde bulunma yetkisi ya da kanunla getirilen bir düzenlemeyi açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelikte verilen bir yetki olmayıp doğrudan vergi miktarının belirlenmesine ilişkin bir yetkidir.
Anayasa’nın 73. maddesinin dördüncü fıkrasında, “vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” denilmektedir. Buna göre, Bakanlar Kurulu, yasanın belirttiği alt ve üst sınırlar içinde değişiklik yapabilecek, ancak bu sınırları aşacak biçimde herhangi bir düzenleme getiremeyecektir. Bakanlar Kurulu’na verilen bu yetki istisnai bir yetkidir. Vergilendirmede esas kural, vergilerin kanunla konulup, kaldırılması ve değiştirilmesidir. Dolayısıyla bu konularda yukarı ve aşağı sınırları belirleme yetkisi kanun koyucuya aittir. Bu sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi ise kanunun öngörmesi koşuluyla ancak Bakanlar Kurulu’na verilebilir.
Bu nedenle, belediye meclislerine vergi tarifesini belirleme yetkisi veren kural Anayasa’nın 73. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.” Benzer gerekçeyle 6360 sayılı yasanın geçici 1.maddesinin 27.fıkrasını iptal ettiğini öngörmekteyiz.

Sonuç olarak Anayasa’nın açık hükmü gereğince vergilerle ilgili olarak sadece Bakanlar Kuruluna verilen yetki bile sadece kanunun belirttiği aşağı-yukarı sınırlar içinde değişiklik yapmak iken 6360 sayılı yasa ile Belediye Meclisine vergi koymak veya koymamak konusunda seçim yapma yetkisi verilmesi açıkça Anayasa’ya aykırıdır. Benzer konuda Anayasa Mahkemesince verilmiş iptal kararı ortada iken bu düzenlemenin 6360 sayılı yasada yer alması doğru olmamıştır. Anayasa Mahkemesi kararıyla birlikte “il sınırında büyükşehir Belediye modeli ”nin Anayasaya uygun olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Anayasa Mahkemesi’nin 6360 Sayılı Yasa’ya İlişkin Kararı Üzerine" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
17-10-2017 - 10:14
(2413 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
2756
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 15 dakika 38 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,14 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 11564, Kelime Sayısı : 1397, Boyut : 11,29 Kb.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1986
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03587699 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.