Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Sosyal Paylaşım Sitelerinin (Youtube – Facebook – Twitter) Haksız Rekabet Karşısındaki Durumu

Yazan : Doç. Dr. Vural Seven [Yazarla İletişim]

Makale Özeti
http://www.ozekesseven.com/tr/makaleler/vural_seven/Sosyal-Paylasim-Siteleri-Makale.pdf
Yazarın Notu
Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez'e Armağan Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. 16 Özel Sayı 2014, İzmir/ 2015 s. 3343-3350

SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİNİN
(youtube – facebook – twitter)
HAKSIZ REKABET KARŞISINDAKİ DURUMU
Doç. Dr. Vural SEVEN*
GİRİŞ
Sosyal paylaşım sitelerine olan ilgi ve bunların aktif/engelsiz/yasaksız kullanılabilip kullanılamaması genel olarak ülkemiz açısından ve özelde genç nüfusumuz yönünden düşünüldüğünde, kamuoyunda konunun sürekli hak ve özgürlükler boyutu (esasen kamu hukuku yönü) gündeme gelmekte; öte yandan özel hukuk açısından konu incelenip tartışılmamaktadır. Makalede konu özel hukuk yönünden de ele alınarak, yeni bir açılım meydana getirilmesi amaçlanmıştır.

A. GENEL OLARAK REKABET DÜZENLEMELERİ
Rekabet, tamamıyla serbest bırakıldığında dürüstlük kuralları ile bağdaşmayan uygulamalar ortaya çıkabileceğinden, serbest rekabetin bundan zarar görmesi mümkündür. Bu nedenle rekabetin güvence altına alınması için özellikle serbest piyasa ekonomisinin bulunduğu bir sistemde rekabete bazı sınırlamalar getirilmiştir.
Türkiye Ekonomisi serbest piyasa ekonomisi ilkelerine dayanan rekabetçi bir yapı arz etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Yasama erki de bu yapının özelliği gereği Anayasa’sında bazı düzenlemelere yer vermiştir. Bu düzenlemelerin başında “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.’’ düzenlemesini içeren 48’inci madde gelmektedir. Bu hükümde somutlaştığı üzere, herkes dilediği alanda çalışma, özel teşebbüs kurma ve sözleşme hürriyetine sahiptir . Bu hakkın herkese tanınmış olması, piyasa aktörleri olarak özel teşebbüslerin de öngörülmesi çalışma hayatından rekabetçi bir yapının temini amacının güdüldüğü ve buna ilişkin ilkelerin benimsendiği sonucuna varılmaktadır. Aynı düzenlemenin ikinci fıkrasında ise kurulması serbest olan teşebbüslerin gerek hukuki gerek ekonomik gerekse de sosyal bakımından uygun yürütülmesi için gerekli tedbirleri alma görevinin devlete ait olduğu belirtilmiştir. Devlete, Anayasa ile yüklenen bu görevin bir sonucu da tam ve dürüst rekabeti düzenlemek, korumak ve geliştirmektir .
Anayasa m. 48 dışında Anayasa m. 167 de “rekabet” kavramının hukuki dayanağını teşkil etmektedir. Anayasa m. 167’nin kenar başlığı ‘’Piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi’’dir. Bu başlıktan da anlaşılacağı üzere devlet Anayasa m. 48 ile serbest bıraktığı “Çalışma, Özel Teşebbüs Kurma ve Sözleşme Hürriyeti”ni denetlemekle görevlidir. Anayasa m. 167’deki düzenleme şu şekilde kaleme alınmıştır: “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemlerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiilli veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler”. Ayrıca m. 172’ye göre, “Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder.”
Bu düzenlemelere göre tam ve dürüst rekabetin korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilirliği devletin görevi olup hukuki dayanağını Anayasa’dan almaktadır. Yasal sınırlar içinde ve dürüstlük kurallarına uygun rekabetin anayasal ilke olarak kabul edilmesinin sebebi, rakipler arasındaki rekabetin, gerek toplum gerekse de ekonominin gereklerine hizmet edeceği, iş ve işlem kalitesi ile niteliğinin artacağı, bunun sonucunda da yaşam kalitesinin yükseleceği düşüncesidir.
Bu çerçevede hukuk ile ekonomi bilimlerinin iç içe geçtiği rekabet, vazgeçilemeyecek kadar önem arz etmektedir. Ancak önem arz eden rekabet hukuk kurallarının çizdiği çerçeve içinde var olan rekabettir. Rekabetin hukuk kurallarının çizdiği çerçeve dışında devamı halinde hukukun, iktisadın ve sosyal hayatın telafisi güç zararlara uğraması kaçınılmaz olacaktır.
Hukuk, rekabetin korunması, haksız hale gelmemesi ve devamı için gerekli korumayı temin etmeye çalışmıştır.
Türk Hukukunda, haksız şekilde rekabet yasaklanmıştır . İş bu yasaklama Türk Ticaret Kanunu’nda (haksız rekabet) 54 ile 63’üncü maddelerin arasında düzenlenmiştir.
İş bu düzenlemenin gerektiği şekilde uygulanması halinde ortaya daha dürüst bir ticari faaliyetin ortaya çıkacağı muhakkaktır. Rakipler hakkında da cari olan ve iş hayatına dair düzenleme içeren kanun, nizamname, mukavele yahut mesleki adet veya mahalli âdete uyularak faaliyetin devamı halinde rekabet haksız hale gelmeyecek ve sonuçta müşteriler (tüketiciler), rakipler ve ekonomi haksız rekabetin yıkıcı etkilerinden korunmuş olacaktır.

B. SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ ve HAKSIZ REKABET
Türk Ticaret Kanunu'nda ‘’Haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.’’ şeklinde düzenlemeye yer verilerek haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı ortaya konulmuştur. İkinci fıkrada ise ‘’Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya diğer şekillerdeki dürüstlük kurallarına aykırı davranışlar ile ticarî uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükmü yer almaktadır (m. 54) .
Türk Ticaret Kanunu'nda yer alan haksız rekabet hükümlerinin koruma alanı genişletilmiştir. Türk Ticaret Kanunu m. 54/1’de ifade bulan dürüst ve bozulmamış rekabetin korunması genel amacı çerçevesinde korunan kişi ve menfaatler yönünden haksız rekabet hükümleri şu kişi ve menfaatleri koruma amacıyla düzenlenmiştir:
• Rakibi Korumak,
• Müşterileri Korumak,
• Mesleki ve Ekonomik Menfaat ve Birlikleri Korumak,
• Kamunun Menfaatlerini Korumak .
Başka bir ifadeyle, bugün rekabet kurallarının koruma amacı, bireysel yararların ötesinde daha geniş bir çerçeve içinde anlaşılmaktadır. Rakiplerin yanında, rekabetin düzgün işleyişindeki kamu yararı da korunmakta, özellikle müşteriler (tüketiciler) bu kuralların doğrudan doğruya kapsamı içine alınmaktadır. Bu nedenle Türk Ticaret Kanunu’ndaki haksız rekabet kuralları, rekabeti koruyan, özel hukuka ilişkin ekonomi hukuku kuralları niteliğindedir.
Twitter, Youtube ve Facebook ise sosyal paylaşım siteleri olarak tanınmış olsalar bile özünde reklam yapan ticaret şirketleridir. İnternet ve bilişim teknolojisinin verdiği imkânları kullanarak, Türkiye’de yerleşik kullanıcılarına Türk şirketlerinin reklamlarını yapmaktadır. Ancak bu reklamları yaparken, bir Türk reklam şirketinin uyması gereken kurallara uymadan bunu gerçekleştirmektedir. Örneğin, internette reklam yapan Türk reklam şirketleri, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tabi olduğu hâlde, anılan şirketler bu kanun hükümlerine tabi olmadan iş yapmaktadır. Bu durum ise Türk reklam şirketleri bakımından haksız rekabet teşkil etmektedir. Çünkü
Türk Ticaret Kanunu m. 55/1-e’ye göre, “İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur”.
Başka bir ifadeyle, Türk hukukunun ticaret, vergi, ceza ve diğer mevzuat ve kurallarına uyulmadan yurt dışından yayın yapılarak reklam faaliyetinde bulunulması bir haksız rekabet hali olarak karşımıza çıkmaktadır .
Bu durumda bir Türk reklam şirketi, TTK m. 56’da sayılan tespit, men ve ref davalarını açabilir. Bu davaların açılabilmesi için davalı durumunda olacak Twitter, YouTube ve Facebook’un kusurlu olmalarına da ihtiyaç olmadığı gibi ortada bir suçun varlığına da ihtiyaç yoktur. Ayrıca, TTK m. 61/1’e göre, “Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir”. Bu maddenin özelliği şudur:
Normal şartlarda dava sonucunu önceden elde edecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemez iken, haksız rekabet halinde kanun buna izin vermektedir .
Diğer taraftan, TTK m. 56’da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; dava açma hakkına sahiptir. Bu durumda ise TTK m. 58/1 c’nin işletilmesi mümkündür ve 58/4’e göre tedbir alınması mümkündür. Bu madde, “… somut olaya uyan uygulanabilir başka tedbirler alabilir” ifadesiyle mahkemeye çok geniş takdir hakkı verdiğinden bu sitelerin kapatılması da imkân dahilindedir. Çünkü, Mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet sağlayıcı aleyhine de verebilecektir.
Keza, TTK m. 56/3 gereğince, bu davalar, Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar tarafından da açılabilir.
Sosyal paylaşım sitelerinin yurt dışında yerleşik olması, bu şirketlere Türkiye’de dava açılmasına ve Türk Hukukunun uygulanmasına engel de teşkil etmemektedir. Çünkü, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 37’nci maddesine göre. “Haksız rekabetten doğan talepler, haksız rekabet sebebiyle piyasası doğrudan etkilenen ülke hukukuna tabidir.
Haksız rekabet sonucunda zarar görenin münhasıran işletmesine ilişkin menfaatleri ihlal edilmişse, söz konusu işletmenin işyerinin bulunduğu ülke hukuku uygulanır” .
Madde 40’a göre de, “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder”. Bu çerçevede Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 16 uygulama alanı bulur ve “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir”.

SONUÇ :
Sonuç olarak, Türk Ticaret Kanunu’ndaki haksız rekabet kuralları, rekabeti koruyan, özel hukuka ilişkin ekonomi hukuku kuralları niteliğinde olduğundan, yukarıda belirtilen kişi ve kurumlardan her hangi birisinin, Türkiye’de ticaret mahkemesinde açacağı bir haksız rekabet davasında alacağı karar ya da ihtiyati tedbir kararı ile bu şirketlerin faaliyetlerinin durdurulması mümkündür. Bu durdurma kararını veren mahkeme ticaret mahkemesi olacağından, dayanağı anayasa ve yasalar olduğundan özgürlükler kısıtlanıyor diye bir eleştiriye de maruz kalınmayacaktır .
Bu tür sitelerin faaliyetlerinin durdurulması gündeme geldiğinde, diğer ülkelerden gelmesi muhtemel itirazlar kaygı edilmekte, bu yüzden konunun sadece özgürlük boyutu düşünülmekte ve bu bağlamda medyada da çoğu zaman kamu hukukçuları yorum yapmaktadır. Bununla birlikte, aslında konunun (site kapatma/yasaklama mevzuunun) özel hukuk boyutunun da olduğu (zira söz konusu siteler aslında birer reklam yapan ticaret şirketi), bu hususun 1956’dan beri var olan ve İsviçre’den iktibas edilen kanunlarımızdan biri (TTK’nın haksız rekabet hükümleri) marifetiyle gerçekleştirilebileceği göz ardı edilmektedir .
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Sosyal Paylaşım Sitelerinin (Youtube – Facebook – Twitter) Haksız Rekabet Karşısındaki Durumu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Doç. Dr. Vural Seven'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
14-10-2015 - 19:52
(3146 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
2713
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 gün 9 saat 14 dakika 38 saniye önce.
* Ortalama Günde 0,86 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 11393, Kelime Sayısı : 1419, Boyut : 11,13 Kb.
* 1 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1860
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03392911 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.