Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Avrupa Mahkemesi: “işyerinde Dinini Açıklama Korunmuştur, Ancak Başkalarının Haklarına Karşı Dengeli Olunmalıdır.”

Yazan : Ali Nezhet Bozlu [Yazarla İletişim]
Avukat

Avrupa Mahkemesi:
“İşyerinde dinini açıklama korunmuştur, ancak başkalarının haklarına karşı dengeli olunmalıdır.”

15 Ocak 2013 günü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Eweida ve Diğerleri – Birleşik Krallık (başvuru numaraları 48420/10, 59842/10, 51671/10 and 36516/10) davalarında nihai olmayan kararını verdi:

Bayan Eweida ile ilgili olarak, beşe iki oyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9. maddesinin (din özgürlüğü) ihlal edildiğine,

Bayan Chaplin ve Bay McFarlane ile ilgili olarak, oybirliğiyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9. maddesinin tek başına veya 14. madde (ayrımcılık yasağı) ile bağlantılı olarak ihlal edilmediğine,

Bayan Ladele ile ilgili olarak, beşe iki oyla, 14. maddenin 9. madde ile bağlantılı olarak ihlal edilmediğine.

Dört başvurucunun tümü Hristiyandırlar. British Airways çalışanı Bayan Eweida ve geriatri hemşiresi Bayan Chaplin, işyerindeyken boyunlarına Hristiyan haçlarını görünebilir şekilde takmalarının işverenleri tarafından kısıtlandığından yakınmışlardır. Doğum, ölüm ve evlilik kayıt memuru Bayan Ladele ve ilişki danışmanı Bay McFarlane, dini inançları gereği görevlerini homoseksüelliğe gözyumma olarak gördüklerini, bu yüzden görevlerini yerine getirmedikleri için işten çıkarılmalarının ise haksız olduğundan yakınmışlardır.

Mahkeme Birleşik Krallık'ta dini giyim ve sembollerin işyerinde giyilmesini düzenleyen açık bir yasal düzenlemenin olmamasını din açıklama özgürlüğünün başlıbaşına bir ihlali olarak gözönünde tutmamıştır.

Bayan Eweida'nın davasında Mahkeme terazinin bir kefesinde, Bayan Eweida'nın kendi dini inancını açıklama özgürlüğü arzusu olduğunu gözönünde tutmuştur. Terazinin diğer kefesi ise işverenin belirli bir kurumsal imajı yansıtma arzusudur. Bu amaç şüphesiz meşruyken, yerel mahkemeler bu amaca fazla ağırlık vermişlerdir.

Bayan Chaplin ile ilgili olarak, onun Hristiyan inancını haçını işyerinde görünebilir bir şekilde taşımak suretiyle ilan etmesine izin verilmesi ve katlanılması önemlidir ve terazide ağır gelmektedir. Ancak, hastane koğuşunun sağlık ve güvenliğinin korunması için haçı çıkarmasının istemi özü gereği Bayan Eweida'nın saygınlığına dair uygulamadan daha önemlidir ve hastane idarecileri klinik güvenliğini hakkında karar vermek için uygun konumdadırlar.

Bayan Ladele ve Bay McFarlane davalarında, ulusal mahkemelerin, işverenlerin disiplin soruşturması kararlarını onaylamakla adil bir denge kurmakta başarısız olduğu söylenemez. Her bir davada işveren hizmet kullanıcılarına karşı ayrımcılık karşıtı bir politika takip etmişlerdir ve Sözleşme'nin de koruması altında olan cinsel yönelim hakkı temelinde ayrımcılık yapılmamıştır.


Başlıca Olaylar

Başvurucular Nadia Ewedia, Shirley Chaplin, Lilian Ladele ve Gary McFarlane İngiliz vatandaşıdırlar ve sırasıyla 1951, 1955, 1960 ve 1961 doğumludurlar. Sırasıyla Twickenham, Exeter, Londra ve Bristol'de yaşamaktadırlar.

Chaplin ve Eweida

Her iki başvurucu da görünebilir bir şekilde haç taşımanın imanlarının tezahürünün önemli bir parçası olduğuna inanmaktadır.

Bayan Eweida 1999'dan bu yana British Airways'te part-time check-in elemanı olarak çalışmaktadır ve bir üniforma giymesi zorunludur. British Airways üniforma düzenlemesine göre kadınların görünebilir bir takı olmaksızın bir yüksek boyunlu gömlek ve bir kravat giymesi zorunludur. Personelin dini nedenlerle takmak zorunda oldukları herhangi bir şey üniforma tarafından örtülmeli, eğer bu mümkün değilse izin alınmalıdır. Bayan Eweida 2006 Mayıs'ına kadar bir zincir kolye ucundaki küçük bir gümüş haçı üniformasının altında gizleyerek giymiştir. Daha sonra, inancına bağlılığın bir işareti olarak haçı açıkça giymeye karar vermiştir. 2006 Eylül'ünde üniforma giymeksizin veya müşterilerle ilişkisi olmaksızın yürüteceği idari bir işi reddetmiştir. Nihayet Şubat 2007'de, şirketin haç ve Davud yıldızına izin vermeyi de kapsayan, dini ve hayırseverlik sembollerine izin verme şeklindeki politika değişikliği ile işe dönmüştür.

Bayan Chaplin, Nisan 1989'dan Temmuz 2010'a kadar Royal Devon ve Exeter NHS Foundation Trust tarafından nitelikli hemşire olarak istihdam edilmiştir. Dava konusu olaylar geriatri koğuşunda çalışırken ortaya çıkmıştır. Haziran 2007'de V-yaka uniformaların hastaneye girmesiyle Bayan Chaplin'in müdürü boynundaki zincirin ucundaki İsa figürlü haçı çıkarmasını istemiştir. Bayan Chaplin'in İsa figürlü haçı giymeye devam etmek için izin isteme arayışı, bir hastanın onu çekerek yaralanmaya sebep olabileceği, veya örneğin, bir açık yaraya temas edebileceği gerekçeleriyle reddedilmiştir. Kasım 2009'da hemşirelikle ilgisiz geçici bir pozisyona geçirilmiş, 2010 Temmuz'unda pozisyonu son bulmuştur.

Her iki başvurucu da İş Mahkemesinde dava açarak özellikle de dini temelde ayrımcılığa uğratıldıklarını iddia etmişlerdir. Mahkeme Bayan Eweida'nın davasını, görünebilir şekilde haç takmanın Hristiyan inancı gereği olmadığı fakat başvurucunun şahsi bir tercihi olduğu ve British Airways'in üniforma politikasının Hristiyanları genel bir zarar verdiği iddiasını ispat edemediği gerekçeleriyle reddetmiştir. Temyiz Mahkemesine başvurusu da aynı şekilde reddedilmiştir ve Yüksek Mahkeme Mayıs 2010'da temyiz istemini reddetmiştir. Bayan Chaplin'in davası da 2010 Mayıs'ında reddedilmiştir, Mahkeme hastanenin tutumunun sağlık ve güvenlik temelinde olduğunu ve başvurucuyu diğerleri karşısında dezavantajlı konuma sokan bir delil olmadığına hükmetmiştir. Bayan Eweida'nın davasında Temyiz Mahkemesi'nin verdiği karar karşısında, Bayan Chaplin temyizin başarı ümidi taşımadığına dair tavsiye almıştır.

Ladele ve McFarlane

Hem Bayan Ladele ve hem de Bay McFarlane, homoseksüel ilişkilerin Tanrı'nın yasalarına aykırı ve homoseksüelliğe gözyuman herhangi bir şeyin kendi inançlarıyla uyumsuz olduğuna inanan Hristiyanlardır.

Bayan Ladele London Borough of Islington'da 1992'den 2009'a kadar kayıt memuru olarak istihdam edilmiştir. Aralık 2005'te Medeni Birliktelik Yasası'nın yürürlüğe girmesiyle işvereni tarafından bundan böyle homoseksüel çiftler arasındaki medeni birliktelik törenlerinde görev yapması gerektiği bildirilmiştir. Bayan Ladele bir birliktelik sözleşmesini imzalamayı reddedince, 3 Mayıs 2007 tarihinde aleyhine, medeni birliktelik törenlerine görevi gereği katılmaz ise Islington Konseyi'nin eşitlik ve çeşitlilik politikasını ihlal edeceği ve sözleşmesinin sona erdirilebileceği kararıyla sonuçlanan bir disiplin soruşturması başlatılmıştır.

Bay McFarlane ise Relate'de (Relate güvenli seks terapisi ve ilişki danışmanlığı hizmeti veren ulusal bir organizasyondur) Danışman olarak 2003 Mayıs'ından 2008 Mart'ına kadar çalışmıştır. 2007 yılında cinsel fonksiyon bozukluğu ile ilgilenen ve çiftlerin seksüel aktivitelerini genel ilişkiyi geliştirmekle ilgilenen bir alan olan psiko seksüel terapi alanında lisansüstü diplomaya başlamıştır. 2007 sonunda Bay McFarlane'nin amirleri ve diğer terapistler, onun dini inançları ile eşcinsel çiftler arasındaki çalışmalarından duydukları endişeleri dile getirirler. 2008 Ocak'ında disiplin soruşturması başlatılır. Mart 2008'de Bay McFarlane, uymakla yükümlü olduğu İlişkisi Olanlara Eşit Fırsat Politikaları ve eşcinsel çiftlere karşı hiçbir artniyet gütmeden danışmanlık yapma kurallarını ağır bir şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle görevden alınır. İtirazı reddedilir.

Her iki başvurucu dini ayrımcılık yapıldığı gerekçesiyle İş Mahkemesi önünde dava yürütmüşlerdir. Bay McFarlane adaletsiz ve haksız bir şekilde işten çıkarıldığını da ileriye sürmüştür. Her iki dava da, işverenlerinin hem görevlerini yürütmeyi istemeleri bakımından ve hem de kendi temel prensipleriyle, ki bu prensipler 2007 (Cinsel Yönelim) Eşitlik Yasası Düzenlemeleri'nin de gereğidir, çelişen görüşleri reddetme bakımından yetkili oldukları gerekçesiyle reddedilmiştir. Nihayet Mart 2010'da Bayan Ladele'nin Temyiz Mahkemesi'ne başvuru reddedilmiş ve Nisan 2010'da Bay McFarlane'nin Temyiz Mahkemesi'ne başvurusu, dava Bayan Ladele'nin davasından mantık olarak ayrılamayacağından ve gerçekçi bir yarar sağlamayacağından reddedilmiştir.

Mahkeme önündeki süreç

Dört başvurucu da yerel yasanın dinlerini açıklama özgürlüğünü korumada yeterli olmadığından şikayet etmişlerdir. Bayan Eweida, Bayan Chaplin ve Bay McFarlane tek başına veya 14. madde (ayrımcılık yasağı) ile bağlantılı olarak 9. maddeye (din özgürlüğü) dayanırken; Bayan Ladele sadece 9. madde ile bağlantılı olarak 14. maddeye bakımından şikayetçi olmuştur.

Başvurular Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, sırasıyla, 10 Ağustos, 29 Eylül, 27 Ağustos ve 24 Haziran 2010 tarihlerinde sunulmuştur. Mahkeme dört başvuruyu da 12 Nisan 2011 tarihinde Birleşik Krallık Hükümeti'ne bildirmiş ve her iki taraftan da görüşlerini bildirmelerini istemiştir.

Mahkeme davaya üçüncü kişileri davaya ve yazılı görüşlerini sunmaya davet etme yetkisini kullanarak (Sözleşme'nin 36 § 2 ve Mahkeme İçtüzüğü 44 § 3 maddeleri) şu kişileri davet etmiştir: Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu; Ulusal Laik Topluluk; Dr. Jan Camogursky ve İttifak Savunma Fonu; Piskopos Michael Nazir-Ali; The Premier Christian Media Trust; Chester ve Blackburn Piskoposları; Associazone "Giuseppi Dossetti: i Valori"; Avrupa'daki Hristiyanlara Karşı Ayrımcılığa Gözlem ve Hoşgörüsüzlük; Liberty; Clapham Enstitüsü ve KLM; Hukuk ve Adalet İçin Avrupa Merkezi; Clifton Lordu Carey ve the Fédération Internationale des ligues des Droits de l’Homme (FIDH, ICJ, ILGA-Europe).

Mahkeme Kararı

Mahkeme din özgürlüğünün, inananların kimliklerinin önemli bir parçası olarak ve çoğulcu, demokratik bir toplumun temellerinden biri olarak, önemini vurgular. Sözleşme'nin din özgürlüğüne ilişkin 9. maddesi, herkesin işyeri de dahil, dini inancını açıklama özgürlüğünü içerir. Ancak bireyin dini gerekleri uygulamasının diğerlerinin haklarını etkilediği yerde, bazı kısıtlamalar getirilebilir. İlk etapta bunun gerekliliğine karar vermek Sözleşmeci Tarafların yetkileri dahilindedir. Mahkeme'nin görevi ulusal düzeydeki önlemlerin ilkelere uygun olup olmadığı ve çeşitli yarışan haklar ve menfaatler arasında adil bir denge kurup kurmadığını incelemektir.

Bayan Ewedia ve Bayan Chaplin

Mahkeme, işyerinde görünür şekilde haç takmalarına izin verilmemekle her iki kadının da dinlerini açıklama özgürlüğüne müdahale edildiğini gözlemlemiştir. Bayan Eweida ile ilgili olarak özel bir şirkette çalıştığı ve bundan dolayı müdahale doğrudan Devlet'ten gelmediğinden, Mahkeme, yerel yasal düzenlemelerin başvurucunun dinini açıklama özgürlüğünü yeterli bir şekilde koruyup korumadığını incelemiştir. Birleşik Krallık, sözleşmeci birçok Devlet gibi, işyerinde dini giysiler ve semboller giyilmesini düzenleyen özel bir düzenlemeye sahip değildir. Ancak British Airways'in üniforma düzenlemesinin meşruluğu ve önlemlerin orantılılığının yerel mahkemeler tarafından detaylı olarak incelendiği açıktır. Bu nedenle, Birleşik Krallık yasalarında bu alanda açıkça bir koruma eksikliği, başlıbaşına, Bayan Eweida'nın dinini açıklama özgürlüğünün ihlal edildiği anlamına gelmez. Bununla birlikte, Mahkeme, başvurucunun davasında, terazinin bir tarafında başvurucunun dini inancını açıklama ve diğerlerine bu inancını duyurabilme arzusu ile terazinin diğer tarafında başvurucunun işvereninin belirli bir kurumsal imajı koruma arzusu (bu amacın olurluğunun meşruluğu önemsenmeksizin) arasında adil bir denge kuramadığı sonucuna varmıştır. Aslında diğer BA çalışanlarına daha önceden türban, hicab gibi dini kıyafet parçalarını giymeleri hususunda BA'nın marka ve imajı üzerinde herhangi bir olumsuz etki yapmaksızın giyme izni verilmişti. Ayrıca, gerçekte şirketin uniforma düzenlemesinde dini sembolik takıların görünür bir şekilde giyilmesine izin verme değişikliği, önceki yasağın kritik öneme sahip olmadığını göstermiştir. Bu yüzden yerel otoriteler Bayan Eweida'nın dinini açıklama hakkını yeterince korumada başarısız olmuş, 9. madde ihlal edilmiştir. Başvurucunun 9. madde ile bağlantılı olarak 14. maddeye dair şikayetini ayrıca inceleme gereği yoktur.

Diğer yandan bir hastane koğuşunda sağlık ve güvenliği koruma adına Bayan Chaplin'in haçını çıkarmasının istenmesi, özü gereği çok daha büyük öneme sahiptir. Üstelik, hastane yöneticileri klinik güvenlik konusunda karar alma meselesinde bir mahkemeden, özellikle de delilleri doğrudan değerlendiremeyecek olan uluslar arası bir mahkemeden daha iyi bir konuma sahiptirler. Bu nedenle Mahkeme, Bayan Chaplin'in haçının çıkarması gerekliliğinin oransız olmadığına ve başvurucunun dinini açıklama özgürlüğüne yapılan bu müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olduğuna karar vermiştir. Bu nedenle Bayan Chaplin ile ilgili olarak 9. madde ihlal edilmemiştir. Bu davada 14. madde ile ilgili bir ihlal temeli de tespit edilememiştir.

Bayan Ladele ve Bay McFarlane

Mahkeme gözönünde bulundurulacak en önemli faktörün - fırsat eşitliği sağlamak ve çalışanlardan ayrımcılık yapmadan hareket etmelerini istemek konusunda - başvurucunun işvereninin Sözleşme tarafından da korunan aynı cinsten çiftler gibi diğerlerinin haklarını da güvenceye alma meşru hedefine dair politikalarının olduğunu düşünmektedir. Bilhasa önceki davalarda, Mahkeme, cinsel temeldeki muamele farklılıklarının özellikle ciddi gerekçeler gerektirdiğini ve aynı cinsiyetten çiftlerin farklı cinsiyetten çiftlerle yasal olarak tanınma ve ilişkilerinin korunması bakımından benzer durumda olduklarını kararlaştırmıştı.

Bu yüzden işverenin diğerlerinin haklarını koruma hakkı ile başvurucunun dinini ilan etme özgürlüğü arasında adil bir denge kurma konusunda geniş bir takdir hakkı bulunmaktadır. Mahkeme adil bir denge kurulduğu ve bu yüzden Bayan Adele ile ilgili 9. madde ile bağlantılı olarak 14. maddenin ihlal edilmediğine; Bay McFarlane ile ilgili olarak tek başına veya 14. madde ile bağlantılı olarak 9. maddenin ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Diğer dine bağlı işten çıkarma davaları

Larissis ve Diğerleri - Yunanistan (Başvuru Numaraları: 23372/94; 26377/94; 26378/94) 24.02.1998

Hava kuvvetleri memuru ve Pentekostal Kilisesi takipçisi olan üç başvurucu, kendi astları olan üç havacıyı da kapsayan bir dizi insanı kendi inançlarına geçirmeye çalışma faaliyetlerinden sonra, Yunan mahkemeleri tarafından misyonerlik nedeniyle suçlu bulunmuşlardır. Mahkeme başvurucuların hava kuvvetleri hizmetindeki personele dini propaganda yapmalarına karşı alınan önlemin 9. maddeyi (düşünce, vicdan ve din hürriyeti) ihlal etmediğine karar vermiştir. Mahkeme, Devlet'in, kıdemli personel tarafından usulsüz baskı altına alınan genç havacıları koruma altına almasının gerekli olduğuna karar vermiştir. Başvurucuların ikisi hakkında sivillere ilişkin misyonerlikten dolayı alınan önlemin ise, siviller üst baskısı altında olmadıkları ve havacılar gibi kısıtlılıkları olmadığı için 9. maddeyi ihlal ettiğine karar verilmiştir.

Dahlab - İsviçre (Başvuru No. 42393/98) Kabul edilemezlik kararı 15.02.2001

Bir ilkokul öğretmeni olan başvurucu Müslüman olmuş, idarecilerin, 1997'de Federal Mahkeme tarafından da onaylanan, başörtüsü ile öğretim yapılmasını yasaklama kararından yakınmıştır. Başvurucu daha önce okulda herhangi bir rahatsızlık vermeden başörtüsü giymişti.

Başvuru açıkça dayanaktan yoksun bulunmuştur. Önlem, özellikle Bayan Dahlab'ın Devlet'in temsilcisi olarak sorumlu olduğu çocukların dört ve sekiz yaşında olması ve bu yaştaki çocukların daha büyük öğrencilerden daha kolay etkilenir olması nedeniyle gerekçeden yoksun değildir.


Obst ve Schüth - Almanya (Başvuru Numaraları: 1620/03 ve 425/03) 23.09.2010

Başvuru kilise çalışanlarının zina nedeniyle işten çıkarılmalarına ilişkindir.

Bay Obst'un davasında 8. maddenin ihlal edilmediğine (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) karar verilmiştir. Bay Schüth'ün davasında ise, Alman İş Mahkemesi'nin Kilise işvereni ile Bay Schüth'ün hakları arasında Sözleşme'ye uygun bir denge kuramadığından dolayı 8. maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir.


Siebenhaar - Almanya (Başvuru No. 18136/02) 03.02.2011

Bir Katolik olan başvurucu bir Protestan kilisesinde çocuk bakım görevlisi ve daha sonra anaokulu yöneticisi olarak istihdam edilmekteydi. Başvurucu, 1999'dan itibaren, diğer bir dini topluluğun (Evrensel Kilise/İnsanlık Kardeşliği) üyesi olarak aktivite göstermesi ve bu topluluğun ilköğretim faaliyetlerinde yer almayı teklif etmesi nedeniyle Alman İş Mahkemeleri tarafından da onaylanan işten çıkarılmasından şikayetçi olmuştur.

Mahkeme 9. maddenin ihlal edilmediğine karar vermiştir. İş mahkemeleri çıkarlar arasında tam bir denge kurmuştur. İş mahkemelerinin, Kilise'nin itibarını korumak için işten çıkarmanın gerekliği olduğu ve başvurucunun Evrensel Kilise ile faaliyetlerine dair sözleşme imzalarken bu durumun Protestan Kilisesi'ndeki kendi işiyle uyumsuz olduğunun farkında olması gerektiğine ilişkin gerekçeleri, Mahkeme tarafından da makul bulunmuştur.

Fernandez Martinez - İspanya (Başvuru No. 56030/07) 15.05.2012 – Büyük Daire'ye havale 24.09.2012

Başvurucu kendi pozisyonunu “evli rahip” olarak kamuoyuna açıkladıktan sonra, Katolik dini ve ahlakı öğretmenliği yenileme istemi reddedilmiştir.

Mahkeme 8. maddenin ihlal edilmediğine karar vermiştir. Red kararı din özgürlüğü kapsamındadır ve çeşitli özel menfaatler arasında adil bir denge kurulmuştur. 24 Eylül 2012 tarihinde başvurucunun istemiyle dava Büyük Daire'ye gönderilmiştir. Büyük Daire önündeki duruşma 30 Ocak 2013 tarihinde yapılacaktır.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Avrupa Mahkemesi: “işyerinde Dinini Açıklama Korunmuştur, Ancak Başkalarının Haklarına Karşı Dengeli Olunmalıdır.”" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Ali Nezhet Bozlu'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
25-01-2013 - 14:52
(4140 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
2871
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 gün 5 saat 19 dakika 42 saniye önce.
* Ortalama Günde 0,69 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 17477, Kelime Sayısı : 2116, Boyut : 17,07 Kb.
* 5 kez yazdırıldı.
* 3 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1573
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,06842494 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.