Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale İnternet Bankacılığı Dolandırıcılıklarında Bankaların Hukuki Sorumluluğu

Yazan : Efekan Kaptan [Yazarla İletişim]

Yazarın Notu
İzmir Barosu İnternet ve Bilişim Komisyonu Bülteni 2. sayısında yayınlanmıştır.

İNTERNET BANKACILIĞI DOLANDIRICILIKLARINDA
BANKALARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU


GİRİŞ:
Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde internet kullanımı atılım yapmıştır. Bunun sonucu olarak da internet hemen herkesin evinin içerisine girmiştir. Böylece internetin bir mahsulü olan internet bankacılığı konusunda da insanlar kullanım alışkanlığı kazanmıştır. Bugün bankalarla da işi o olup, o meşhur reklamın söylediği gibi “banka şubelerini hiç sevmem.” sloganını en az bir kere söyleyebilmiş olan ortalama düzeyde her internet kullanıcısının elinde artık bir müşteri numarası ve bir veya birkaç giriş şifresi var. Bu müşteri numarası ve giriş şifresi kullanıcı için adeta büyük bir nimet sağlıyor. Bu vesileyle kullanıcı saatler alacak işlemlerini çok kısa bir süre içerisinde kendi başına halledebiliyor. Kullanıcının yapabileceği işlemler çeşitli: yatırım hesaplarını yönetmek, borsa işlemlerini yapmak, döviz alıp satmak, havale yapmak hatta kredi kullanmak...
Çeşitli numara kombinasyonlarını kullanarak bu kadar çok işlem yapmak belki eleştirilebilir, fakat eleştiriden öte asıl olan şey devlet hizmetlerinin ve yargısal faaliyetlerin bile artık bir şifreyle kontrol edilebildiği ülkemizde bankacılık işlemleri için bankaların ne kadar güvenlik önlemi aldıkları, dolandırıcıların bu önlemleri ne derecede ortadan kaldırabildikleri ve yargı organlarının önlem duvarı aşıldıktan sonra önlerine gelen meselelerde ne derece adil olabildikleridir.
BANKALARIN ALDIKLARI BAZI ÖNLEMLER:
Bankalara internet üzerinden bankacılık işlemi yapmak istediğinizi belirttiğinizde yine her bankacılık işlemindeki gibi önünüze standart sözleşmelerden konuluyor ve bu sözleşmeyi imzalamanız isteniyor. İmza prosedürü (!) tamamlandıktan sonra size posta yoluyla banka personelinin dahi bilmediği ve banka bilgisayarınca çeşitli programlamalar kullanılarak hazırlanan tek kullanımlık bir şifre gönderiliyor. Bazı bankalarca bu tek kullanımlık şifreyle beraber size bir şifre listesi de yollanıyor. Buna iTAN1 deniyor. Bu gönderilen listenin içerisinde sırayla çeşitli şifreler var ve işlem yapmak istediğiniz zaman sistem sıra numarasını verdiği şifreyi kodlamanızı istiyor. Örneğin 21 nolu şifreyi girin deniyor ve ancak bu şifre girildiği zaman sistem işlemi yapmanıza izin veriyor. Ancak son zamanlarda bu uygulamadan uzaklaşılarak önceden tanımlamış olduğunuz cep telefonlarına tek kullanımlık şifrelerin yollanması vasıtasıyla işlem yapmaya izin veren sistemler kullanılıyor. Buna göre işlem yapmak istediğinizde cep telefonunuza bir mesaj geliyor ve bu mesajdaki şifreyi yazarak işlemi yapabiliyorsunuz. Buna da mTAN2 adı veriliyor.
Yine bankalar tek kullanımlık şifre yaratıcı şifrematikler “OPT” (one-time-password) kullanarak işlem yapmanıza izin veren sistemleri de kullanabiliyor. Bu istenen şifreler için belirli sayıda ki genelde 3 yanlış giriş hakkı tanınıyor. Bu sayı aşıldığı anda sistem kilitleniyor. Bankalar bu şifrelerin girilebilmesi için ise sanal klavye uygulamasını hayat geçirmiş durumda böylece internet korsanlarınca çok bilinen ve aşağıda da değineceğim keylogger yönteminin bertaraf edilebilmesi amaçlanıyor.
Bankalar IP tanımlaması ile statik IP kullanıcıları için de bir güvenlik opsiyonu sunmakta. Buna göre sadece belirli bir IP numarası ile sisteme giriş yapabiliyor, ancak bu IP numaralı bilgisayardan işlemlerinizi gerçekleştirebiliyorsunuz.
Bankalarca alınmış olan diğer bir önlem ise bilgilerinizin gizliliği için internet üzerinden şifrelenmiş, güvenli iletişimi sağlayan protokolleri kullanmaktır. Örneğin yaygın web tarayıcılar için desteklenen SSL (secure sockets layer) protokolü bunlardan bir tanesi ve bankalarca en sık tercih edilenidir. Bu protokoller gönderilen bilginin şifrelenmesini ve yalnızca doğru alıcının esas bilgiye ulaşabilmesini sağlıyor. Böylece dolandırıcıların “man in the middle” yöntemi de bu protokolle kırılmaya çalışılıyor.

DOLANDIRICILARIN KULLANDIKLARI BAZI YÖNTEMLER:
Bankaların müşterileri için sunmuş olduğu güvenlik önlemleri çeşitlidir. Ancak hırsıza kilit dayanmaz misali dolandırıcılar bu güvenlik önlemlerini aşmak için çeşitli yöntemler kullanıyor ve çokça da bu konuda muvaffak oluyorlar. Bu yöntemler daha çok bilgisayar korsanlığına dayanan ileri derecede bilgisayar ve network bilgisine sahip kişilerce bulunuyor ve uygulanıyor. Bilinen yöntemlerin bazıları kısaca şunlardır:
1. PHISING YÖNTEMİ
Bu yöntemde dolandırıcılar bankacılık işlemleri yapacağınız internet sayfasının bir örneğini oluşturmak suretiyle bankacılık işlemi yaptığını sanan müşterileri adeta “fishing” kelimesinden türetilen yöntemle “avlamaktadır”. Bankayla ilgili bir işlem yaptığını sanan müşteri aslında kendi bilgisayar ekranına bilgisayar korsanlarınca bir şekilde çıkmasını sağladığı sahte web sayfasına bilgilerini yazmakta ve bu bilgiler yazıldığı anda bilgisayar korsanının eline geçmektedir. Müşterileri kandırmak için özellikle müşterilerin ileti adreslerine sanki ilgili banka tarafından gönderiliyormuşçasına bir ileti gönderilmektedir ve örneğin içerisinde müşterinin bilgi güncellemesi yapması gerektiği bu sebeple kişisel bilgilerini girmesinin zorunlu olduğu mesajı verilmektedir. Müşteri ileti içerindeki linke tıkladığında bankanın gerçek internet sitesinden ayırt etmenin güç olduğu bir web sayfasına yönlendirilip bilgilerini giriyor. Bu ileti yoluyla “oltaya gelen” müşteri artık kişisel bilgilerini kaptırmış oluyor.
2. KEYLOGGER ve SCREENLOGGER YÖNTEMİ
İnternet korsanları bu yöntemde klavyeye basılan tuşları ve ekran görüntülerini kopyalayabilen bir programı bilgisayar içerisine bir şekilde enjekte etmekte ve bu programlar tuttuğu kayıtları bilgisayar korsanına göndermektedir. Kullanıcının bilgisayarına kurmak için indirdiği veya değişik data transfer araçlarıyla aldığı programlarla beraber gelebilen bu programlar ayrıca müstakbel kurbanın bilgisayarındaki açıklar vasıtasıyla da ana kullanıcı yetkilerine sahip olabilen bilgisayar korsanının yazılımı yüklemsi suretiyle gelebiliyor. Bankacılık işlemi yapmak için kişisel bilgilerini ve şifrelerini giren kullanıcının bilgileri bu programlar vasıtasıyla kaydediliyor ve daha çok ileti yoluyla bilgisayar korsanının ileti adresine gönderilerek bilgilerin eline geçmesi sağlanıyor. Bu aşamadan sonra bankacılık işlemleri için kullandığınız bilgiler bilgisayar korsanının siz gibiymiş gibi işlem yapmasına olanak verecek şekilde amade olmaktadır.
3. 419 YÖNTEMİ
Dolandırıcılar bu yöntemde kendilerini üst düzey bir kimseymiş gibi tanıtmakta ve bu yolla kurbanın parasını ele geçirmeyi amaçlamaktadır. Bu yöntem basında da sıkça yankı bulmuştur. Özetle dolandırıcılar şu şekilde hareket etmektedir: Genelde bilgisayar vasıtasıyla müstakbel kurbana bir ileti yollanır. İletide, dolandırıcı öncelikle kendisini Nijerya prensi gibi tanıtmaktır. Sonrasında ise başının dertte olduğunu, ailesinin kendisinden haberi olmadığını, kurbanın ileti adresini rastgele bulduğunu, eğer kendisine başının dertten kurtulması için gerekli olan kefalet miktarı aşağı yukarı 1.000 $ gibi bir meblağı gönderirse müteşekkir kalacağını, ülkesine döner dönmez 1.000$’a karşılık 1.000.000 $ gibi bir serveti göndereceğini söylemektedir.
Bu yöntem birçok kullanıcı üzerinde tutmuştur. Aslında bilişimle uzaktan yakından alakası olmayan bu yöntem bize dolandırıcıların ne kadar ilginç yöntemleri kullanabildiklerini ve dolandırılan kimselerin de çok manidar bir şekilde nasıl dolandırılabildiklerini göstermektedir. Dolandırıcılar o anda tabiri caizse ne kadar kurnazsa, yumuşak karnından yakalanmış olan dolandırılan kimse de bir o kadar inanmaya meyilli konumdadır.
Son olarak yöntemin adının neden 419 olduğu merak konusu olmuştur. Nijerya kaynaklı olarak sıkça işlenen bu suç için Nijerya’da özel bir düzenleme yapılmıştır. Suç, Nijerya Ceza Kanununda hileli mal edinme başlığı altında 419ncu bölümde yer almaktadır. Bu sebeple 419’un suiistimali olarak sıkça adlandırıldığı için yönteme bu isim verilmiştir. 3

4. KARMA BİR YÖNTEM
Bankalar internet üzerinden dolandırıcılıkların önüne geçebilmek için web sitelerinde yukarıda bahsedilen güvenlik önlemlerini bir kül halinde almaktadır. Böyle olunca da dolandırıcılar için sadece bir yöntemi kullanmak yetersiz kalmaktadır. Geçtiğimiz günlerde sıkça karşılaşılabilen bir olay tam da bu başlık için ideal olabilecek durumdadır. Bahsi geçen olayda bankacılık işlemini internetten gerçekleştirebilmek için öncelikle bir müşteri numarası ve bankaca gönderilmiş olan şifre bilgisi bunlar girildikten sonra ise yeni çıkan ekranda bankadan alınmış harf de içeren bir parola ve “mTAN” adını verdiğimiz o anda bankaya tanımlı olan cep telefonuna gönderilen şifreyi doğru girmek gerekiyor. İnternet korsanı bu güvenlik önlemlerini kırabilmek için öncelikle kullanıcıya içerisinde keylogger programı ve sanal klavye kullanılması durumunda yine aynı bilgileri çalabilmek için screenlogger programı yüklüyor. Bu yüklemeyi kullanıcıya ileti atarak yapıyor. İletiyi alan kullanıcı içeriği açmak için tıkladığı anda bunlar sistemine yüklenmiş oluyor. Ardından bilgisayar korsanı tarafından ele geçirilmesi gerekli olan şey, cep telefonuna banka tarafından gönderilmiş olan şifre yani “mTAN”. Bunun için Phising Yöntemi diye anılan sahte bir internet sayfası tasarlıyor. Kullanıcı bankacılık işlemi yapmak için internet sayfasını açtığı anda korsanın yaptığı internet sayfası pop-up olarak açılıyor. Ekranda beliren yazıda özetle bankanın güvenlik için yeni bir uygulamaya geçtiği, güvenliği sağlamak için telefon numarası ve telefonun İMEİ kodunun ekrana yazılması sonrasında ise telefona gönderilen mesaj ekindeki uygulamanın telefona yüklenmesi gerektiği söyleniyor. Kullanıcı korsan tarafından söylenenleri harfi harfine uyguladıktan sonra ise sistem şöyle çalışıyor. Telefona gelen “mTAN” içeren mesaj o anda korsanın programda tanımladığı ve bulunmamak için yabancı bir GSM şirketine ait telefon numarasına mesaj olarak gönderiliyor. Artık korsan “mTAN”a da sahip olmuş oluyor ve bankacılık işlemini sanki gerçek kullanıcıymış gibi yapmasına hiçbir engel kalmıyor. Yani hırsızımız yeni kilidi de böylece açmış oluyor…

YARGITAYIN KONUYLA İLGİLİ KARARLARI:
Yargıtay ilgili hukuk dairesinin karşılaştığı olaylarla ilgili bakış açısı bankalar aleyhine zamanla sertleşmiştir. Özellikle son zamanlarda bankalar aleyhine açılan davalar bazı istisnalar hariç kazanılabilmektedir. Tüketicinin korunmaya muhtaç oluşunun günümüzde daha da anlaşılması muhtemeldir ki buna etken olmuştur. O halde Yargıtay kararlarını tarihe göre tasnif etmek daha doğru olacaktır.
2003 Yılı
Yargıtay kararında 4banka işlem şifresinin koruma yükümlülüğü ve bu şifrenin korunmaması sebebiyle bir zararın ortaya çıkması durumunda bankanın sorumlu tutulamayacağına ilişkin karar vermiştir. Yargıtay’ın kararının gerekçesine de müşteri ve banka arasında yapılmış olan sözleşmenin 4ncü maddesini esas almıştır. Söz konusu maddeye göre müşterinin şifresini özenle saklanmaması sebebiyle ortaya çıkan zarardan müşterinin sorumlu olacağı hükmü yer almaktadır.


2005 Yılı
Yargıtay kararında5 müşterinin şifre muhafazasındaki özensizliği sebebiyle müşterinin sorumlu olduğunu söylemiştir. Aynı yıl verilmiş olan yine bir kararda6davacı müşterinin şifresini iyi koruyamaması sebebiyle kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddi gereği savunulmuştur.
2006 Yılı
Yargıtay kararında 7 banka müşterisinin hesabında bulunan paranın, müşteri haberi olmadan bilgisayar korsanlığı yoluyla başka hesaba aktarılmasının önlenmesi konusunda ek güvenlik tedbirleri almayan bankanın hafif kusurundan dahi sorumlu olacağı, çünkü bankaların bir güven kurumu olduğu dikkate alınarak müşteri zararının banka tarafından karşılanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
2009 Yılı
Yargıtay’ın yerel mahkemeyi onamış olduğu kararında8 davacı müşterinin internet aracılığıyla işlem miktarını 2000 YTL ile sınırlandırdığını, bankanın işlemi öğrendikten sonra hesabı bloke etmediği, bu nedenle oluşan zarardan sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davayı kabul etmiştir. Davada davalı banka davacının şifresinin özenle korumadığını ve şifrelerin tamamını davacının muhasebecisinin bildiğini bu sebeplerle sözleşmeye uygun davranmadığını ileri sürmüştür. Yargıtay davalının itirazlarını dikkate almamıştır. Şifre özen yükümlülüğü burada Yargıtay’ca dar yorumlanmıştır.
2010 Yılı
Yargıtay’ın müşterinin lehine verdiği kararın9da tabiri caizse müşteri çıkarının gözetilmesinin tavan yaptığı karar olarak kabul edilebilir. Davaya konu işlemle davacı hesabından uyuşmazlık konusu paranın dava dışı kimliği belirsiz kimselere yollandığı konusunun çekişmesiz olduğu, davalı banka tarafından hesapta bulunan paranın güvenliğinin tam olarak sağlanamadığı, kötü niyetli kişilerin işlemlerine karşı korunamadığı, bu kişilerin eylem ve işlemlerine karşı koruyacak etkili bir mekanizmayı, güvenlik önlemlerini geliştirmediği, bu önlemleri kullanmayı müşterileri için zorunlu hale getirmediği bu sebeplerle de çekilen paradan bankanın sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca Yargıtay konuyu bir adım ileri taşımış ve bankaların kendilerine yatırılan paraların mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlü olduğunu savunmuştur. Yargıtay’a göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir, usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. O halde paranın hesabından çekilmesi halinde müşterinin sorumluluğundan söz edilemeyecektir.
2011 Yılı
Verilen bir karara10 göre davacı müşteri ile banka arasında bireysel bankacılık sözleşmesi mevcuttur. Davacının kimsenin bilmemesi gereken ve korumakla yükümlü olduğu şifre, parola gibi kişisel bilgilerini koruyamadığı, bu konuda özen yükümlülüğünü ihmal ettiği sabit olmadığı sürece davacı müşteri bankada bulunan paranın internet bankacılığı yoluyla başka hesaba aktarılmasından dolayı sorumlu tutulamaz denmiştir.
30.10.2009 tarihinde İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen ve onanmış karara göre bir güven müessesi olan bankanın güvenlik tedbirlerini kullanıcı inisiyatifine bırakmadan zorunlu hale getirmesi gerektiği ve zararın tamamından davalı bankanın sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Aynı yıl verilen bir başka karar11da da davalı bankanın şifre ve parolanın davacı kusuru ile ele geçirildiğinin kanıtlaması gerektiği, bunu kanıtlayamadığı için davanın kabulü gerektiği savunulmuştur. Anılan kararda karşı oy mevcuttur. Karşı oy yazısına göre yerel mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, davaya konu zararlı sonucun davacının bilgisayarından üçüncü kişilerce elde edilen kişisel bilgiler kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği, tacir olan ve basiretli davranmak zorunluluğunda bulunan davacının, davalı banka ile arasındaki sözleşme hükümlerine de aykırı biçimde, kendi egemenlik alanındaki bilgisayarlarında kayıtlı kişisel verilerini korumakta gerekli özeni göstermediği gibi sözleşmenin tarafı davalı bankanın sunduğu güvenlik önlemlerinden hiçbirine de itibar etmediği, bu suretle kişisel bilgilerinin kötü niyetli kişilerin eline geçmesi ve bu bilgiler kullanılarak sisteme girilmek suretiyle gerçekleşen zararın oluşmasında davacının bu tutumunun da etkili olduğu, bir başka söyleyişle, zararlı sonucun ortaya çıkmasında davacının müterafik kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Genel Olarak
Yargı bankaların güvenlik önlemlerinin ne düzeyde olduğunu da dikkate alarak karar vermektedir. Ancak özellikle son Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere yargının en çok dikkat ettiği unsur şifrenin korunmasında kullanıcının gösterdiği özendir. İlk başta Yargıtay sürekli bu yükümlülüğe aykırılık dolayısıyla aleyhe kararlar vermiştir. Ancak zamanla muhtemeldir ki korsanların ne derece zekice yöntemler bulabildiği görülmüş ve kullanıcıların mağdur olmaması açısından kullanıcılar lehine kararlar vermektedir. Hatta usulsüz tevdi sözleşmelerine atıf yaparak kullanıcılar lehine bir adım ileri gitmiştir. Bankalar aleyhine verilen bu kararlardan da yararlanıp yargıyı da dolandırıcılıklarına alet etmeye başlayan korsanların türemesiyle birlikte, yargı kararlarını daha temkinli vermeye başlamış gibi görünüyor. Özellikle son yıllarda şifrenin korunmasındaki kullanıcının gösterdiği özen ilk yıllara nazaran daha yumuşak bir zeminde incelenmektedir. Ancak burada bile şifre koruma özeni fazlasıyla dikkate alınmaktadır. Bu açıdan bakıldığında yargı için terazinin esaslı noktasını şifreler oluşturmaktadır.

SONUÇ:
Günümüzde etkin bir kullanıma sahip olan internet bankacılığı kullanıcılar açısından büyük riskler barındırmaktadır. Korsanlar çeşitli yöntemlerle ele geçirdikleri şifreleri kullanarak bir çok kullanıcıyı mağdur etmiştir. Özellikle Türkiye’deki bankalar bu mağduriyetlerin önüne geçebilmek için dünya standartlarında koruma önlemleri almaktadır. Ancak gerek korsanların bu konudaki yaratıcı buluşları gerek değişen, gelişen teknoloji sayesinde sürekli yenilenen bilişim ortamı, bankaların almış olduğu bu önlemleri geçersiz bir hale sokabilmektedir. Burada ortaya çıkan uyuşmazlıklarda da Türk Mahkemeleri devreye girmektedir.
Bankaları nitelikli tacir12 olarak düşünebiliriz. Nihayetinde Türk Ticaret Kanunun 12/1-8 nci maddesinde doğrudan bankacılığı ticari işler çerçevesinde saymıştır. Bu sebeple bankalar birer tacirdir. Bunun yanında bankaların kendisine has 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu vardır. Bu kanunun finansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanmasına, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışması, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacı taşımaktadır. Bankalar, kuruluş aşamasından başlayarak tasfiye aşamasına kadar hemen hemen tüm iş ve işlemlerinde Türk Ticaret Kanunu’ndaki tacir kavramından biraz farklı konumdadır. Bu sebeple de nitelikli bir yapısı vardır. Ayrıca büyük sermayeli, güçlü konuma sahip kuruluşlardır. Büyük şirketlerin yanı sıra genelde de karşılarında zayıf tüketiciler yer almaktadır.
Tüketicilerin korunmasının gerekliliği Anayasanın 172nci maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır. O halde Tüketici hakları anayasal bir haktır. Bu sebepledir ki 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanuna göre tüketiciler pozitif bir ayrımcılık elde etmiştir demek çok da yanlış olmaz.
Nitelikli bir tacir karşısında, korunmaya muhtaç tüketicilerin bulunması yargı kararlarında da dikkate alınmalıdır. Özellikle internet bankacılığı işlemlerinde her türlü güvenlik tedbirini dünya standartlarında alabilecek olan bir kurumun karşısında, bilgi ve tecrübesi daha sınırlı olan kandırılmaya açık tüketicilerin korunması adalet terazisinde de yargıçların kefeye koyarken dikkate alması gereken bir husustur. Bu bakımdan internet üzeri dolandırıcılıklarda da tabiri caizse yargılama aşamasında tüketicinin maça önde başlaması gerekmektedir.

1 http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=8792&page= 2
2 http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=8792&page= 2
3 http://en.wikipedia.org/wiki/Advance-fee_frau d ; http://www.met.police.uk/fraudalert/419.ht m
4 T.C. Yargıtay 11.HD 12.9.2003 2003/8230 E. – 2003/7705 K.
5 T.C Yargıtay 11.HD 28.02.2005 2004/5101 E. - 2005/1751 K.
6 .T.C Yargıtay 19. HD 31.05.2005 2004/10991 E. – 2005/6080 K.
7 T.C Yargıtay 11. HD 22.6.2006 2005/4748 E. – 2006/7341 K.
8 T.C. Yargıtay 19. HD 12.2.2009 2008/9596 E.- 2009/980 K.
9 T.C Yargıtay 11. HD 25.10.2010 2009/4609 E. – 2010/10691 K
10 T.C. Yargıtay 19. HD 23.02.2011 2011/481 E. – 2011/2326 K.
11 T.C Yargıtay 11. HD 3.3.2011 2009/8730 E. – 2011/2237 K.
12 Yazarın notu : Bankaların tacir olmasının yanında nitelikli tacir kavramını kullanmamın sebebi özellikle kendilerine has bir Bankacılık Kanunu olması ve kanunun amaçları içerisinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması gibi bir olguya yer verilmiş olması ile sermaye açısından rekabet edilemeyecek düzeyde ve çok güçlü ekonomik konumda olmalarıdır. Çeşitli yargı kararlarında da bankalar birer güven müessesi olarak vurgulanmıştır. Karşı işlem yaptığınız bir mobilyacı tacirden mobilya aldığınızda mobilyanın ayıplı çıkabileceği, verdiğiniz ücretin ederini karşılamayabileceği
hatta mobilyacıyı bir daha oralarda göremeyebileceğiniz hususları aklınıza gelebilir. Ancak para yatırdığınız bir bankanın bir daha paranızı iade etmeyeceği ya da bir dahaki gelişinizde orada olmayacağı gibi ihtimaller aklınızdan geçmeyecektir.

Ayrıca bankacılık kanunda sözünü ettiği tasarruf sahipleri daha çok güçsüz konumda olan ve tabiri caizse ellerini bankalara açmış kimseleri ifade etmektedir. Yasa koyucu da bunu fark etmiş ve kanunda onları koruyucu yönde bir düzenleme yapmıştır. Diğer tacirlerin muhataplarını korumak için yasa koyucunun böyle bir çabasının olmadığı açıktır.

Bankalar kredi kullandırıp, kullandırmama konusunda dahi takdir hakkına sahiptir. O halde bir ticari işletmenin batması ya da yeniden var olması bankaların elindedir demek yanlış olmayacaktır.

Bunun yanı sıra bankaların ekonomideki rolleri de diğer tacirlerden kendilerini farklı kılabilecek düzeyde önemlidir. Kanıt olarak özellikle Lehman Brothers isimli yatırım bankasının 15 Eylül 2008 tarihindeki iflası neticesinde adeta bir domino etkisi yaratarak Amerika’da ortaya çıkan ve tüm dünyayı
sallayan ekonomik krizin baş aktörlerinden olmasını gösterebiliriz. Bir gazetenin de çok iyi bir şekilde vurguladığı gibi bir bankanın batışının bedelini tüm dünya birlikte ödedi, borsalarda milyarlarca dolar buharlaştı, milyonlarca kişi işsiz kaldı, binlerce işyeri iflas bayrağı çekti. O halde ekonomi
çarkı için bu derece önemli bir yeri olan bankaların, ticari iş ve işlemlerini ifa ederken diğer tacirlerden çok daha basiretli davranması gerektiği açıktır.

İşte tüm bu sebeplerle bankalar daha farklı bir konumda yani nitelikli bir haldedir. Daha açık anlatımla nitelikli birer tacirdir.
-------------------------------------------------------
© 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu koruması altındadır. Her hakkı saklıdır.
EFEKAN KAPTAN
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"İnternet Bankacılığı Dolandırıcılıklarında Bankaların Hukuki Sorumluluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Efekan Kaptan'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
03-03-2012 - 12:56
(4468 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 3 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 3 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
8170
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 23 saat 36 dakika 7 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,83 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 22509, Kelime Sayısı : 2808, Boyut : 21,98 Kb.
* 3 kez yazdırıldı.
* 3 kez indirildi.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1440
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,08522105 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.