Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Tacirler Arasında Muayene Yükümlülüğü Ve Ayıp İhbarı

Yazan : Av.Gökmen Keskinsoy [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
Borçlar Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve TTK'da düzenlenen muayene ve ayıp ihbarı hükümleri arasındaki ayrım ve tacirlerin tabi olduğu süreler çalışamanın konusunu oluşturmaktadır.

TACİRLER ARASINDA MUAYENE YÜKÜMLÜLÜĞÜ VE AYIP İHBARI
Hukukumuzda sözleşme ilişkisi temel olarak temel olarak Borçlar Kanununda düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra kural olarak ilişkinin taraflarının niteliğine göre Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ya da Türk Ticaret Kanununun da uygulanması gündeme gelmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanunun muayene ve ihbar yükümlülüğünü düzenleyen 198. maddesi aşağıdaki gibidir:
4 - KEŞİF VE MUAYENE VE BAYİE İHBAR
a) UMUMİYET İTİBARİYLE
MADDE 198 - Müşteri kabz ettiği mebiin halini örf ve âdete göre imkân hasıl olur olmaz muayene etmek borcu ile mükellef olup mebi de bayiin tekeffül altında olan bir ayıp gördüğü zaman bunu derhal bayie ihbar etmesi lâzım gelir.
Bunu ihmal ettiği halde mebii kabul etmiş sayılır. Meğerki mebide âdi bir muayene ile meydana çıkarılamıyacak bir ayıp bulunsun.
Bu kabilden bir ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal bayie ihbar edilmelidir. Aksi takdirde, mebi bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunur.
Görüldüğü gibi alınan malın muayenesi alıcı için bir yükümlülüktür.Gizli ayıp olması halinde de derhal satıcıya bu durum bildirilmelidir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun aynı konuyu düzenleyen ilgili maddesi:
AYIPLI MAL VE HİZMETLER
MADDE 4.- Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaadedilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddî, hukukî veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.
Satın alınan malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde; tüketici, malı teslim aldığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde bu malları satıcı firmaya geri vererek değiştirilmesini veya ödediği bedelin iadesini veya ayıbın neden olduğu değer kaybının bedelden indirimini ya da ücretsiz olarak tamirini talep edebilir. Tüketici bu taleplerden herhangi birisini tercihte serbesttir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Ayıplı maldan ve/veya ayıplı malın neden olduğu her türlü zarardan dolayı tüketiciye karşı satıcı, bayi, acenta, imalatçı-üretici ve ithalatçı, müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Satılan malın ayıbı gizli nitelikte ise veya ayıp tüketiciden hile ile gizlenmişse, satıcı 15 gün içerisinde kendisine başvurulmadığını ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
Satıcı daha uzun bir süre için garanti vermemiş ise, ayıplı maldan ve ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı açılacak davalar, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak satıcı, satılan malın ayıbını tüketiciden hile ile gizlemiş ise, 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.
Ayıplı hizmetler hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır. Ayıplı hizmetin yeniden görülmesi imkansızlaşmışsa veya amaca aykırı sonuçlar doğuracak nitelikte ise, bedel iadesinde tüketicinin ayıplı hizmetten sağladığı fayda kadar indirim yapılır.
Ayıplı olduğu bilinerek satın alınan mal ve hizmetler hakkında yukarıdaki hükümler uygulanmaz.
Satışa sunulacak kullanılmış, tamir edilmiş veya ayıplı mal üzerine veya ambalajına, imalatçı veya satıcı tarafından alıcının kolaylıkla okuyabileceği şekilde "Özürlüdür" ibaresini içeren bir etiket konulması zorunludur. Bu durum, tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde de gösterilir. Yalnızca ayıplı mal satan veya işyerinin bir kat ya da reyon gibi bir bölümünü sürekli olarak ayıplı mal satışına tahsis etmiş olan satıcılara yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.
AYIPLI MAL
MADDE 4.- (Değişik madde ve başlığı: 4822 - 6.3.2003 / m.4 - Yürürlük m.38) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.
Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.
İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. (Değişik 3. fıkra: 5582 - 21.2.2007 / m.22) İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlıdır. Konut finansmanı kuruluşları tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre verilen kredilerin devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz.
Ayıplı malın neden olduğu zararlardan sorumluluğa ilişkin hükümler dışında, ayıplı olduğu bilinerek satın alınan mallar hakkında yukarıdaki hükümler uygulanmaz.
Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, imalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde "özürlüdür" ibaresini içeren bir etiket konulması zorunludur. Yalnızca ayıplı mal satılan veya bir kat ya da reyon gibi bir bölümü sürekli olarak ayıplı mal satışına, tüketicinin bilebileceği şekilde tahsis edilmiş yerlerde bu etiketin konulma zorunluluğu yoktur. Malın ayıplı olduğu hususu, tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde gösterilir.
Güvenli olmayan mallar, piyasaya özürlüdür etiketiyle dahi arz edilemez. Bu ürünlere, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun hükümleri uygulanır.
Bu hükümler, mal satışına ilişkin her türlü tüketici işleminde de uygulanır.
TKHK özel kanun olduğundan bir konu hakkında hüküm olmadığında genel kanun olan Borçlar Kanunu uygulanır
Yargıtay 13. H.D.E. 20.06.2005 tarih ve 2005/5982 K. 2005/10357 sayı kararında özetle:
“4077 sayılı kanunun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre alıcı malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlü ise de gizli ayıbın ne kadar sürede ihbar edileceğine dair yasada bir hüküm yoktur. Öyle olunca TKHK.nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanacaktır. Gizli ayıpların hangi sürede satıcıya ihbar edileceğine dair, TKHK’da bir hüküm bulunmadığına göre, BK.nun bu konudaki 198/son maddesi hükmü uygulanacaktır. BK.nun 198/son maddesi gereğince "Bu kabilden bir ayıp sonradan meydana çıkarsa, derhal satıcıya ihbar edilmelidir. Aksi takdirde satılan, bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunur."demektedir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunun ayıplı mal alındığındaki durumla ilgili maddesi aşağıdaki gibidir:
5. TİCARİ SATIŞ VE TRAMPA
MADDE 25 - Aşağıdaki hususi hükümler mahfuz kalmak şartiyle, tacirler arasındaki ticari satış ve trampalarda dahi Borçlar Kanunu'nun satış ve trampa hakkındaki hükümleri tatbik olunur:
1. Mukavelenin mahiyetine, tarafların maksadına veya emtianın cinsine göre satış mukavelesinin kısım kısım icrası kabil veya bu şartların mevcut olmamasına rağmen alıcı kısmen yapılan teslimi, ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin kabul etmişse, mukavelenin yerine getirilmemesi yüzünden alıcının haiz olduğu haklar yalnız teslim edilmemiş olan kısım hakkında kullanılabilir.
2. Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın satışına izin verilmesini mahkemeden istiyebilir. Mahkeme, satışın açık artırma yoliyle veya bu işe memur edilen bir kimse marifetiyle yapılmasına karar verir. Satıcı talebederse satışa memur edilen kimse, satışa çıkarılacak emtianın vasıflarını bir ekspere tesbit ettirir. Satış masrafları satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas hakkı mahfuz kalmak şartiyle, satıcı tarafından alıcı namına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere tevdi olunur ve keyfiyet hemen alıcıya bildirilir.
3. Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkca belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde Borçlar Kanunu'nun 198 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları tatbik olunur.
4. Borçlar Kanunu'nun 207 nci maddesindeki müruruzaman müddeti tüccarlar arasındaki ticari satışlarda altı aydır. Şu kadar ki; bu müddet azaltılabilir.
5. Sif satış ve diğer deniz aşırı satışlar hakkındaki hususi hükümler mahfuzdur.
Türk Ticaret Kanunu muayene yükümlülüğü sonrası ayıp ihbarı için 20. maddesi ile şekil şartı getirmiştir.
“Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadiyle yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır.” kuralını getirmiştir.
Yargıtay 07.04.2009 tarih 19 H.D E. 2008/6736 K. 2009/2806 sayılı kararında özetle:
“Uyuşmazlık, gizli ayıplı mal satımı iddiasından kaynaklanmaktadır. Davacı vekili dilekçesinde malın teslim alım tarihinden itibaren 10 gün sonra ayıbın açığa çıktığını belirtmiş, ancak dava tarihine kadar davalıya usulüne uygun biçimde ayıp ihbarında bulunduğuna ilişkin belgeyi dosyaya sunmamıştır. Bu durumda ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun biçimde yapılmadığı gözden kaçırılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir” demektedir (Kazancı İçtihat Programı)
İhbar mükellefiyeti elbette ki süresi içinde yapıldığında geçerlidir. Yargıtay 19. H.D.13.11.2007 tarih ve E. 2007/6360 K. 2007/9987 sayılı kararında özetle “Alıcının, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanabilmesi için, TTK 'nın 25. ve BK'nın 198. maddelerinde düzenlenen açık ve gizli ayıplar için öngörülen yasal sürelere uyması şarttır. Davacı, malların garanti belgesiz olduğunu öğrendiği halde ayıp ihbarını belirtilen sürelerden sonra yaptığına göre, ihbarın süresinde yapıldığı kabul edilemez.” demektedir. (Kazancı İçtihat Programı)
Bu aşağıdaki kararlarda görüldüğü üzere tacirler arasındaki satımlarda ayıp gizli dahi olsa TTK m.25/3 gereğince 8 günlük muayene yükümlülüğü nedeni ile bu süre içinde muayene yapılmaması nedeni ile kanunun aradığı şart gerçekleşmemiş olacaktır.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/1281
K. 2009/10242
T. 5.11.2009
• AYIBA KARŞI TEKEFFÜL ( Ayıpların Açık veya Gizli Ayıp Niteliğinde Olup Olmadığı ve TTK’nun 25/3. Md. Öngörülen Ayıp İhbar Süreleri İçerisinde Ayıp İhbarında Bulunulup Bulunulmadığı Hususları Üzerinde Durulması Gerektiği )
• AÇIK VEYA GİZLİ AYIP ( Ayıba Karşı Tekeffül Hükümlerine Dayalı Dava - Ayıpların Açık veya Gizli Ayıp Niteliğinde Olup Olmadığı ve TTK’nun 25/3. Md. Öngörülen Ayıp İhbar Süreleri İçerisinde Ayıp İhbarında Bulunulup Bulunulmadığı Hususları Üzerinde Durulması Gerektiği )
• ARACIN AYIPLI OLMASI ( Dava Konusu Aracın Karıştığı Herhangi Bir Kazaya Rastlanmadığı Bildirilmiş İse de Dosya İçerisinde Bulunan Delil Tespit Raporunda Aracın Darbe Gördüğü - Yeterli Araştırma ve İnceleme Yapıldıktan Sonra Karar Verilmesi Gerektiği )
818/m.207
6762/m.25
ÖZET : Dava ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak açılmıştır. Dava konusu aracın boya ve kaportasının ayıplı olduğu yerel mahkeme gerekçesinde belirtilmiş ise de, bu ayıpların açık veya gizli ayıp niteliğinde olup olmadığı ve TTK.nun 25/3.maddesinde öngörülen ayıp ihbar süreleri içerisinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususları üzerinde durulup tartışılmamıştır. Öte yandan ilgili trafik müdürlüğünün cevap yazısında dava konusu aracın karıştığı herhangi bir kazaya rastlanmadığı bildirilmiş ise de, dosya içerisinde bulunan delil tespit raporunda aracın darbe gördüğü açıklanmıştır. Bu durumda mahkemece belirtilen bu yönler üzerinde durulup tartışılarak yeterli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra deliller hep birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan F. Otomotiv Sanayi A.Ş'nin ürettiği aracı 24.11.2005 tarihinde T. Oto Pazarlama Tic. A.Ş'den satın aldığını, araçta 15.06.2006 tarihinde mahkeme aracılığıyla yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda aracın kaporta ve boyasında gizli ayıp bulunduğunun belirlendiğini ileri sürerek aracın ayıpsız yenisiyle değiştirilmesine, bu mümkün görülmediği takdirde araç için ödenilen bedelin satın alma tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı F. Otomotiv A.Ş vekili malın ayıplı olması durumunda yalnızca satıcının sorumlu olduğunu, husumetlerinin bulunmadığını, davacının ayıp ihbarında bulunmadığını, araçta imalat hatasının olmadığını, davanın BK.nun 207.maddesi atfıyla TTK.nun 25/4.maddesi uyarınca 6 aylık sürede açılmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı T. Oto Pazarlama Tic. A.Ş davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda araçta boya ve kaporta ayıplarının bulunduğu, araçtaki ayıpların aracın kullanımına engel olmayan nitelikte ayıplar olduğu, ancak tespit edilen hususların satış anında mı yoksa sonradan mı meydana geldiğinin belirlenemediği, bu ayıpların aracın yenisi ile değiştirilmesini gerektirecek nitelikte olmadığı, davacının ancak bedelden tenkis isteyebileceği bu miktarın ise 4.948.00 YTL olduğu, bu bedelin ise keşifte hesaplanan hususların satım akdinin kurulduğu tarihte mevcut olduğunun ispatlanması halinde tenkis edilebileceği, aracın garanti süresinin dolmaması sebebiyle ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı ve zamanaşımı hususunun BK.nun 207.maddesi gereğince değerlendirilmediği, Emniyet Müdürlüğünün cevabına göre aracın karıştığı herhangi bir kazaya rastlanmadığının bildirildiği gerekçesiyle davanın 4.948.00 YTL olarak kısmen kabulüne, alacağa 10.08.2006 dava tarihinden itibaren reeskont faizi yürütülmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak açılmıştır. Dava konusu aracın boya ve kaportasının ayıplı olduğu yerel mahkeme gerekçesinde belirtilmiş ise de, bu ayıpların açık veya gizli ayıp niteliğinde olup olmadığı ve TTK.nun 25/3.maddesinde öngörülen ayıp ihbar süreleri içerisinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususları üzerinde durulup tartışılmamıştır. Öte yandan ilgili trafik müdürlüğünün cevap yazısında dava konusu aracın karıştığı herhangi bir kazaya rastlanmadığı bildirilmiş ise de, dosya içerisinde bulunan delil tespit raporunda aracın darbe gördüğü açıklanmıştır. Bu durumda mahkemece belirtilen bu yönler üzerinde durulup tartışılarak yeterli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra deliller hep birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. (Kazancı İçtihat Programı)
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/3204
K. 2007/9530
T. 5.11.2007
• ARACIN AYIPSIZ MİSLİ İLE DEĞİŞTİRİLMESİ İSTEMİ ( Araçtaki Boyanın Kalınlığının Aletle Ölçülerek Tespitinin Mümkün Olduğu - Davacı Tacir Olup TTK’nın Md. 25/3’deki Süreler İçerisinde Gerekli İnceleme ve Muayeneleri Yaptırması ve Varsa Ayıp İhbarında Bulunması Gerektiği )
• AYIPLI ARAÇ ( Boya İle İlgili Ayıp Nedeniyle Aracın Ayıpsız Misliyle Değiştirilmesi Mümkün Olmadığı Takdirde Tazminat İstemi - Davacı Tacir Olup TTK’nın Md. 25/3’deki Süreler İçerisinde Gerekli İnceleme ve Muayeneleri Yaptırması ve Varsa Ayıp İhbarında Bulunması Gerektiği )
• TAZMİNAT DAVASI ( Boya İle İlgili Ayıp Nedeniyle Aracın Ayıpsız Misliyle Değiştirilmesi Mümkün Olmadığı Takdirde Tazminat İstemi - Davacı Tacir Olup TTK’nın Md. 25/3’deki Süreler İçerisinde Gerekli İnceleme ve Muayeneleri Yaptırması ve Varsa Ayıp İhbarında Bulunması Gerektiği )
6762/m.25
ÖZET : Dava, davacı yanca sıfır kilometre olarak alınan araçta bulunduğu iddia edilen boya ile ilgili ayıp nedeniyle aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi, bu mümkün olmadığı takdirde tazminata hükmedilmesi isteminden kaynaklanmaktadır. Dava konusu araçtaki boyanın kalınlığının aletle ölçülerek tespiti mümkündür. Davacı tacir olup, TTK’nun 25/3. maddesindeki süreler içerisinde gerekli inceleme ve muayeneleri yaptırıp, varsa ayıp ihbarında bulunması gerekirdi.
DAVA :Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR avacı vekili, müvekkilinin davalıdan sıfır kilometre araç satın aldığını, ancak aracın komple boyanmış olduğunu, müvekkilinin davalıdan aracın ayıpsız olan yenisiyle değiştirilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde araçtaki değer kaybı kadar fiyatta indirim yapılması isteğinin davalı yanca kabul edilmediğini, müvekkilinin en az 5.000.000.000 TL. zarara uğradığını belirterek öncelikle aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesine, bu mümkün olmadığı takdirde müvekkilinin uğradığı 5.000.000.000 TL. maddi zararın %54 oranında ticari reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu aracın standart boya kalınlığının 90-300 mikron arasında değişmekte olduğunu, müvekkilince yapılan incelemede dava konusu araçtaki boya kalınlığının 170-210 mikron arasında değiştiğini, tespit dosyasındaki değerlendirmeleri kabul etmediklerini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının aracı bir süre kullandıktan sonra üçüncü kişiye satıp zilyetliğini devrettiği, bu durumda bedelde tenzilat yapılmasının hakkaniyete uygun olacağı gerekçeleriyle davanın 3.940.00. YTL için kısmen kabulüne, alacağa dava tarihinden itibaren %54’ü geçmeyecek oranda reeskont faizi yürütülmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, davacı yanca sıfır kilometre olarak alınan araçta bulunduğu iddia edilen boya ile ilgili ayıp nedeniyle aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi, bu mümkün olmadığı takdirde tazminata hükmedilmesi isteminden kaynaklanmaktadır. Dava konusu araçtaki boyanın kalınlığının aletle ölçülerek tespiti mümkündür. Davacı tacir olup, TTK’nun 25/3. maddesindeki süreler içerisinde gerekli inceleme ve muayeneleri yaptırıp, varsa ayıp ihbarında bulunması gerekirdi. Esasen F. Otomotiv A.Ş. yetkililerince düzenlenen ekspertiz raporunda da boya kalınlığının standartlara uygun olduğu belirtilmiştir. Öte yandan, davacının satın aldığı tarihten itibaren uzunca bir süre elinde bulundurduğu bu araçla kaza yapma ihtimalinin bulunduğu da davalı tarafça savunulmuştur. Mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılmadan eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (Kazancı İçtihat Programı)
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/19-291
K. 2007/288
T. 23.5.2007
• MENFİ TESPİT DAVASI ( Tacirler Arasında Ayıplı Mal Satışı - Yerel Mahkemenin Bozma Kararında İstenen Şekilde Ayıp İhbarı Olup Olmadığını Tartıştığı/Karar Eylemli Uyma Olduğundan Direnme Kararı Olarak Kabul Edilemeyeceği )
• AYIP İHBARI ( Tarafları Tacir Olan Ayıplı Mal Satışına Dayanan Menfi Tespit Davası - Yerel Mahkemenin Bozma Kararında İstenen Şekilde Ayıp İhbarı Olup Olmadığını Tartıştığı/Kararın Eylemli Uyma Olduğunun Kabul Edileceği )
• EYLEMLİ UYMA KARARI ( Menfi Tespit Davası - Yerel Mahkemenin Bozma Kararında İstenen Şekilde Ayıp İhbarı Olup Olmadığını Tartıştığı/Karar Eylemli Uyma Olduğundan Direnme Kararı Olarak Kabul Edilemeyeceği )
• DİRENME KARARI ( Menfi Tespit Davası - Yerel Mahkemenin Bozma Kararında İstenen Şekilde Ayıp İhbarı Olup Olmadığını Tartıştığı/Kararın Direnme Değil Eylemli Uyma Kararı Olduğu )
6762/m.25
1086/m.439
ÖZET :Aktin Feshi ve Menfi Tespit davasında; uyuşmazlığın satıcının ayıplı mal satışına karşı tekeffülünden kaynaklandığı, taraflar tacir olduklarından mahkemece öncelikle TTK. uyarınca öngörülen sürelerde ayıp ihbarı bulunup bulunmadığı üzerinde durulup sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği, gerekçesiyle hükmünün bozulmasına karar verilmiş, karar düzeltme talebi reddedilmiştir. Yerel mahkemece; ayıp ihbarının yazılı veya sözlü yapılabileceği, önemli olan hususun karşı tarafa ulaşması olduğu, somut olayın özelliğine göre, sözlü ihbarın yerinde ve iadelerin dönüşü nazara alındığında süresinde olduğu gerekçesiyle eski karada ısrar edilmesine ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yerel mahkeme; Özel Daire bozma kararında istenen şekilde süresinde ayıp ihbarı olup olmadığını tartışarak hüküm kurmuştur. Bu hal Yargıtay bozma kararına eylemli uyma niteliğinde olup, kurulan bu yeni hükmün incelenmesi için dosyanın Dairesine gönderilmesi gerekir.
DAVA :Taraflar arasındaki "Aktin Feshi ve Menfi Tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.2.2005 gün ve 2004/403 E. 2005/48 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 14.3.2006 gün ve 2005/4783 E. 2006/2562 K. sayılı ilamı ile;
( ... Dava, taraflar arasındaki satışın ayıplı olduğu iddiasına dayalı akdin feshi ve verilmiş olan çeklerden dolayı borçsuzluğun tespiti istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davalı satıcının davacı bayisine sattığı jenaratörlerin garanti belgelerinin bulunmamasının hukuki ayıp teşkil ettiği, bu bağlamda davacı alıcının sözleşmenin 17. maddesine uygun olarak sözleşmeyi feshinde haklı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık satıcının ayıplı mal satışına karşı tekeffülü hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Taraflar tacirdir. Bu durumda mahkemece öncelikle TTK.nun 25/3. maddesinde öngörülen sürelerde ayıp ihbarı bulunup bulunmadığı üzerinde durulup sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken bu yön üzerinde durulup tartışılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR ava; ayıp iddiasına dayalı satış akdinin feshi ve mal bedeline karşılık verilen çekler nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı satıcının davacı bayisine sattığı jeneratörlerin garanti belgesi bulunmamasının hukuki ayıp teşkil ettiği, bu bağlamda davacı alıcının sözleşmeyi feshinin haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Özel Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda;
Uyuşmazlığın satıcının ayıplı mal satışına karşı tekeffülünden kaynaklandığı, taraflar tacir olduklarından mahkemece öncelikle TTK.nun 25/3. maddesinde öngörülen sürelerde ayıp ihbarı bulunup bulunmadığı üzerinde durulup sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği, bu yön üzerinde durulup tartışılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle hükmünün bozulmasına karar verilmiş, karar düzeltme talebi reddedilmiştir.
Yerel mahkemece; ayıp ihbarının yazılı veya sözlü yapılabileceği, önemli olan hususun karşı tarafa ulaşması olduğu, somut olayın özelliğine göre, sözlü ihbarın yerinde ve iadelerin dönüşü nazara alındığında süresinde olduğu gerekçesiyle eski karada ısrar edilmesine ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, yerel mahkeme; Özel Daire bozma kararında istenen şekilde süresinde ayıp ihbarı olup olmadığını tartışarak hüküm kurmuştur. Bu hal Yargıtay bozma kararına eylemli uyma niteliğinde olup, kurulan bu yeni hükmün incelenmesi için dosyanın Dairesine gönderilmesi gerekir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece kurulan yeni hükme yönelik davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 19.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 23.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
TTK m.20 “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lâzımdır.” Hükmü tacirler arasında katı kuralların uygulanmasına sebebiyet vermektedir.Bu nedenle ticari iş niteliğindeki tüm satım sözleşmelerinde 8 gün içinde alınan malların muayenesi gerekmektedir.Muayene halinde anlaşılabilecek ayıpların gizli ayıp olması kabul edilemeyecektir.
Yukarıda kararlarda da geçen sıfır km olarak alınmış aracın tacir tarafından örneğin bir şirket tarafından alınmış olması halinde 8 gün içinde muayene ettirilmesi gerekmektedir.Yine örneğin aracın sonradan boyalı olduğu anlaşıldığında da bu ihbarın noter marifeti ile ya da iadeli taahhütlü mektupla satıcıya bildirmesi gerekmektedir.Bu şekil şartının satıcının ihbarı kabul etmesi halinde aranmaması gerekmektedir.Zira bu şartın geçerlilik şartı değil de ispat amaçlı bir şekil şartı olduğunu kabul etmek gerekmektedir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Tacirler Arasında Muayene Yükümlülüğü Ve Ayıp İhbarı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.Gökmen Keskinsoy'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
25-09-2010 - 05:59
(4993 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 5 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 5 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
37081
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 gün 18 saat 23 dakika 56 saniye önce.
* Ortalama Günde 7,43 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 31509, Kelime Sayısı : 3472, Boyut : 30,77 Kb.
* 6 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 2 kez indirildi.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1258
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,08273911 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.