Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15.Hukuk Dairesi 2017/1386 Esas 2017/1531 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Kira sözleşmesi 01.01.2007 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli olup, 5 yıllık sözleşme süresi 01.01.2012 tarihinde bitmiştir. Bu tarihten itibaren birer yıl uzayan on yıllık dönem 01.01.2022 tarihidir. Bu tarihi izleyen uzama yılı 01.01.2022-01.01.2023 dönemidir. Uzayan dönemin bitim tarihi olan 01.01.2023 tarihinden üç ay öncesi fesih ihbarını tebliğ ettirip dönem sonu itibariyle sözleşmenin feshedilmesi gerekir. Davacı 21.09.2016 tebliğ tarihli noter ihtarı ile sözleşmeyi 01.01.2017 dönemi için feshettiğini bildirmiş ise de fesih ihbarının 10 yıllık süre dolmadan keşide edildiği anlaşılmaktadır. Fesih ihbarı uzayan on yıllık süre dolmadan düzenlendiğinden 31.01.2017 tarihinde açılan dava süresinde değildir.
(Karar Tarihi : 26.10.2017)
Sulh Hukuk Mahkemesince, yukarıda tarih ve numarası yazılı kiralananın tahliyesi davasında verilen karara ilişkin, davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yolu başvurusu isteminde bulunulmuş olmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı vekili dava dilekçesinde; malikler P____ Y ____ ve N ____ Ç ____'na vekaleten kendi adına asalaten İ ____ K ____ ile davalı arasında 01.01.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi imzalandığını, kiraya verenin vefat ettiğini, malikler ve mirasçıların vekili olarak davayı açtığını, davalının mecuru eczane olarak kiraladığını, sözleşmenin 01.01.2017 tarihi itibariyle kira sözleşmesinin 10 yılını doldurduğunu, 10 yıllık sürenin bittiği 01.01.2017 tarihi itibarı ile kira akdinin yenilenmeyeceği 21.09.2016 tebliğ tarihli ihtarname ile kiracıya bildirildiğini, ancak davalının ihtara rağmen mecurda kiracılığını sürdürdüğünü, kira akdinin feshine ve mecurun tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 01.01.2007 başlangıç tarihli 5 yıllık kira kontratı ile GMK Bulvarı 118 numaralı dükkanı eczane olarak işlettiğini, davacı tarafın 16.09.2016 tarihinde ihtar çekmek suretiyle taşınmazı 10 yıl süre dolduğundan bahisle tahliye edilmesini istediğini, ancak 10 yıllık uzama süresi sonunda bu sürenin bitiminden 3 ay önce bildirimde bulunmak koşulu ile sözleşmeyi sona erdirme hakkı olduğunu, müvekkiline ait sözleşmenin 01.01.2007 başlangıç tarihli 5 yıl süreli olduğunu, ilk 5 yıllık sözleşme süresinin 01.01.2012 yılında dolduğunu ve bu tarihten itibaren 10 yıllık uzama süresinin nazara alınması gerektiğini, davacı tarafın 01.01.2022 yılından evvel 3 ay önce bildirimde bulunmak suretiyle sözleşmeyi fesih hakkına sahip olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf edilmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde, kira sözleşmesinin 01.01.2007 başlangıç tarihli olması nedeni ile 10 yıllık sürenin 2017 yılında dolduğunu, kira sözleşmesinin 5 yıl süreli olmasının sözleşmenin 1'er yıl süreli ile uzadığından artık önemi kalmadığını, fesih hakkı saklı tutularak 3 ay önceden ihtar gönderildiğini, TBK'nun 347.maddesi gereğince tahliye kararı verilmesi gerektiğini belirterek istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur.

6098 sayılı TBK'nun 347. Maddesinin 1. Fıkrasının son cümlesinde "Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir."

6101 sayılı TBK'nun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki kanunun geçmişe etkili olmama kuralını düzenleyen 1. Maddesindeki son cümlesinde "TBK'nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir." yine aynı kanunun Geçici 2. Maddesinde "Bu kanunun 1. Maddesinin son cümlesi hükmü bir defaya mahsus olmak üzere bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce TBK'nun 347. Maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde öngörülen kira sözleşmelerinde on yıllık uzama süresi dolmamış olmakla birlikte geri kalan süre beş yıldan daha kısa olanlar hakkında, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş, on yıllık uzama süresi dolmuş olanlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl sonra uygulama" hükümlerine yer verilmiştir.

Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 01.01.2007 başlangıç tarihli, 5 yıl süreli, eczane niteliğindeki kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralananın niteliğine göre kiralanan 6098 sayılı TBK Konut ve Çatılı işyeri kira hükümlerine tabi olup taraflar arasında yapılan kira sözleşmesi belirli süreli olarak yapılmıştır. Davacı kiraya verenler vekili tarafından Ankara 1. Noterliğinden keşide edilen 16.09.2016 tarih ve 7004 nolu ihtar ile TBK'nun 347. Maddesi gereği 31.12.2016 tarihi itibarı ile sözleşme sonunda tahliye edilmesini aksi halde tahliye davası açılacağı ihtaren davalı kiracıya bildirilmiştir. Kiralanan taşınmaz tahliye edilmeyince 31.01.2017 tarihinde açtığı iş bu dava ile kiralananın TBK'nun 347. Maddesine göre tahliyesini istemiştir. TBK'nun 347. Maddesine göre, tahliye kararı verilebilmesi için sözleşme süresinin bitmesi, TBK 347/1 Maddesine göre birer yıl uzayan dönemin on yıl olması ve on yıllık uzama süresi sonunda bu süreyi izleyen uzama yılının bitiminden en az üç ay öncesinde bildirimde bulunması koşuluyla kiraya veren tarafından hiçbir sebep gösterilmeksizin sözleşmeye son verilebilir. Kira sözleşmesi 01.01.2007 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli olup, 5 yıllık sözleşme süresi 01.01.2012 tarihinde bitmiştir. Bu tarihten itibaren birer yıl uzayan on yıllık dönem 01.01.2022 tarihidir. Bu tarihi izleyen uzama yılı 01.01.2022-01.01.2023 dönemidir. Uzayan dönemin bitim tarihi olan 01.01.2023 tarihinden üç ay öncesi fesih ihbarını tebliğ ettirip dönem sonu itibariyle sözleşmenin feshedilmesi gerekir. Davacı 21.09.2016 tebliğ tarihli noter ihtarı ile sözleşmeyi 01.01.2017 dönemi için feshettiğini bildirmiş ise de fesih ihbarının 10 yıllık süre dolmadan keşide edildiği anlaşılmaktadır. Fesih ihbarı uzayan on yıllık süre dolmadan düzenlendiğinden 31.01.2017 tarihinde açılan dava süresinde değildir. Mahkemece süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığından bu nedenle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu isteminin esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Dosya kapsamına, toplanan delillere, Ankara 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/177 Esas 2017/890 Sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirme bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK 353/1.b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,

Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 31,40 TL esastan ret harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,

HMK 27. Maddesi gereğince tarafların dinlenme hakkı nedeniyle ve 04/08/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı Yasanın 27. Maddesi ile HMK'nun 302. Maddesine eklenen 5.fıkrası uyarınca hükmün ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,

Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile 26.10.2017 tarihinde kesin olarak karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 347 :Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.

Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.

Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir.

* 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un Geçici 2. maddesi gereğince; "Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir" hükmü bir defaya mahsus olmak üzere, 6101 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce Türk Borçlar Kanununun 347. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde öngörülen kira sözleşmelerinden on yıllık uzama süresi dolmamış olmakla birlikte geri kalan süre beş yıldan daha kısa olanlar hakkında, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl; on yıllık uzama süresi dolmuş olanlar hakkında da yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl sonra uygulanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 20-04-2024

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03234291 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.