Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2019/387 Esas,2020/420k. İçtihat

Üyemizin Özeti
Haklı sebebin kusura dayalı olması gerekmiyor ise de ortaklık ilişkisinin devamının çekilmez hale gelmesine tek başına kendi kusuru ile sebep olan ortağın haklı sebeple çıkma davası açması dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceğinden yada haklı sebeple çıkma davasının açan ortak tek başına kusurlu değil ise daha fazla kusurlu olmaması aksi halde ortaklık ilişkisinin devamına katlanması gerektiği kabul edilen bir uygulamadır.
(Karar Tarihi : 30/09/2020)
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı ---- ile birlikte davalı--- konumunda olduğunu, davalı şirketin 16/01/2014 tarihinde kurulduğunu, şirket yetkilisi ve şirketin temsilcisi olarak ortaklardan ---- belirlendiğini, şirketi temsilen tüm imza yetkisinin ortak --- verildiğini, geçen süre içinde şirketin amaçlarına uygun olarak değişik ilçelerde kat karşılığı inşaatlar yapıldığını ve inşaatların tapularının şirketin malvarlığına kazandırıldığını, bu yapılan işlere rağmen bugüne kadar herhangi bir kar dağıtımı yapılmadığı gibi bu konuda herhangi bir çalışma yapılmadığını, şirket adına kayıtlı 2 adet dükkan ve 2 adet daire bulunduğunu, kar ile ilgili talep olduğunda şirket yetkilisi tarafından şirket adına kayıtlı olan malvarlığının satılması durumunda ancak şirket borçlarının kapanabileceğinin bildirildiğini, ancak müvekkilinin yaptığı araştırmalar neticesinde şirketin bu kadar borcunun olmadığını,dava dışı şirket ortağı ve şirket yetkilisinin kanun dışı ve tutarsız söylemleri neticesinde müvekkilinin ortağı bulunduğu şirkete manevi açıdan uzaklaştığından bu davayı açtıklarını beyanla,öncelikle davalı şirket yetkilisi ortağının yetkilerinin kısıtlanmasına, yine şirket yetkilisi ortağın davalı şirket adına kayıtlı taşınmazları ve menkul malların devrini önlemek amacıyla bunlar üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına,taşınır ve taşınmazlar üzerine İhtiyati Tedbir konularak gerekli tedbirlerin alınmasına veya şirkete dava süre boyunca kayyum atanmasına, yine kanunun "Her ortak haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir." hükmü uyarınca ortaklıktan çıkmasına, yine kanunun "ortak şirketten ayrıldığı takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini isteme hakkına haizdir." hükmü uyarınca paylarının gerçek değerinin ödenmesine, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde Türk Ticaret Kanunun 643 ve 644.maddeleri ile ilgili olarak şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; bu tür davalarda şirketin diğer ortağına da davanın yönlendirilmesi gerekirken eksik taraf teşkil edildiğinden öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının mevcut durumu bilmesine rağmen sırf şirketin aktif varlıklarını belirterek mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, müvekkili şirketin aktifleri yanında pasiflerinin de mevcut olduğunu, kar devir durumunu bilen davacının zaten müvekkili şirketten temettü ayrılması veya kar dağıtımı talebinin de olmadığını, davacı tarafça şirketin ortaklar kuruluna karşı kar dağıtımına ilişkin olarak sözlü ve yazılı beyanda da bulunulmadığını, davacı şirketin borçlarından sıyrılıp mevcut aktif taşınmazları üzerinden tedbir yolu ile şirketi işleyemez hale getirip diğer şirket ortağından aslında maddi çıkar elde etme amacı olduğunu beyanla şirketin mal varlığı ve aktifleri üzerinde konulmuş olan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, haksız ve mesnetsiz açılan davanın esastan reddi ile yargılama gideri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirketin sicil kayıtları, şirketin ticari defter ve kayıtları, banka hesapları, yapım işlerine ilişkin belgeler, şirket ana sözleşmesi, tapu mal varlığı sorgulama bilgileri, takip dosyası, bilanço ve beyannameleri celp ve ibraz edilmiş, şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi heyeti vasıtasıyla inceleme yapılmıştır.
Dava; şirket ortaklığından çıkma ve kar payı, olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi isteminden ibarettir.
Bilirkişi incelemesine göre; şirketin 2014 - 2019 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu anlaşılmıştır. Şirketin iki ortaklı olduğu, %50 hisseli ortaklar davacı ... ve dava dışı-------olduğu, ortaklardan---------- şirketi münferiden temsile yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Şirketin ticari kayıtlarında yapılan incelemede; şirketin ------yıllarında zarar ettiği, 2017 yılı ve devamında kara geçtiği, 2017 yılında elde edilen karın ve 2018 yılında elde edilen karın dağıtılmamış karlar hesabında bekletildiği ve kar dağıtımının henüz yapılmadığı tespit edilmiştir. Davalı şirketin ana sözleşmesinde yapılan incelemede; sermayesinin 400.000,00 TL. olduğu, 800 paya ayrıldığı, davacı ve dava dışı ortağın %50'şer hissedar oldukları, şirketin net dönem karının yapılmış her çeşit masrafın çıkarılmasından sonra kalan miktar olarak belirlendiği, net dönem karından her yıl %5 genel kanunin yedek akçe ayrılacağı, kalan miktarın genel kurul kararı ile pay sahiplerine kar payı olarak dağıtılacağı, kar payının, esas sermaye payının itibari değerine, yerine getirilen ek ödeme yükümlülüğünün tutarı eklenmek suretiyle oluşacak toplam miktarına oranla hesaplanacağı, genel kanuni yedek akçenin ödenmiş sermayenin %20'sine ulaşıncaya kadar ayrılacağı, bu miktarın azalması halinde yeniden genel kanuni yedek akçe ayrılmaya devam olunacağı, genel kanuni yedek akçe ile ana sözleşme hükümlerine göre ayrılması gereken miktar net dönem karından ayrılmadıkça pay sahiplerine kar dağıtılmayacağı şeklinde düzenleme olduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ------ incelemesinde üzerine kayıtlı 3 adet taşınmaz bulunduğu, şirketin inşaatını tamamlayabilmek için çektiğini iddia ettiği kredi hesabının incelenmesinde ----- 250.000,00 TL. tutarlı kredi çekilmiş olduğu anlaşılmıştır. Yine davalı şirket tarafından şirket aleyhine yapılan İstanbul Anadolu -----.İcra müdürlüğündeki dosyaya İstanbul Anadolu-----.Tüketici mahkemesinin temyiz edilen ilamı nedeniyle icranın geri bırakılması için ------ tutarlı teminat mektubunun sunulduğu anlaşılmıştır. Davalı şirketin ortaklar hesabının incelenmesinde ----. borçlu gözüktüğü, dava dışı------- gözüktüğü, yine dava dışı-------- gözüktüğü tespit edilmiştir.
TTK.'nun 638.maddesine göre; davacının davalı şirket ortaklığından çıkma talebinin kabul edilebilmesi için haklı bir sebebin var olması gerektiği, bu konuda yasada açık bir düzenleme olmamakla birlikte TBK. nun ve TBK. nun çeşitli hükümlerinde hangi hallerin haklı sebep olabileceğinin sayıldığı, buna göre genel kabul gören sebeplerin; ortaklık ilişkisinin çekilmez hale getiren ve dürüstlük kuralına göre ortaklık ilişkisinin sürdürülmesinin şirket ortağından beklenemeyeceği hallerin haklı sebep kabul edilebileceği, haklı sebebin ortaklık ilişkisinin devamını olanaksız kılan bir durum olması sebebiyle ortakların görev ve yükümlülüklerinden de kaynaklanabileceği gibi ortakların birbirleriyle olan kişisel ilişkisinden de kaynaklanabileceği, haklı sebebin var olup olmadığı değerlendirilirken somut olayın özelliklerinin dikkate alınması ve ortaya konulan haklı sebebin nesnel ve objektif ölçülere uygun olması gerekmektedir. Haklı sebebin kusura dayalı olması gerekmiyor ise de ortaklık ilişkisinin devamının çekilmez hale gelmesine tek başına kendi kusuru ile sebep olan ortağın haklı sebeple çıkma davası açması dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceğinden yada haklı sebeple çıkma davasının açan ortak tek başına kusurlu değil ise daha fazla kusurlu olmaması aksi halde ortaklık ilişkisinin devamına katlanması gerektiği kabul edilen bir uygulamadır.
Davacı tarafından ileri sürülen olgulara ilişkin deliller bilirkişi tarafından incelenmiştir. Dosya kapsamında yer alan belgeler incelendiğinde; her ne kadar davacı kar payı dağıtılmadığından bahisle ortaklıktan çıkmayı talep etmiş olsa da ana sözleşmenin incelenmesinde ve yukarıda açıklanan sözleşme hükümlerine göre ayrılması gereken yedek akçeler nazara alındığında şirket tarafından yukarıda açıklanan işlemlerin kanuna ve ana sözleşmeye aykırılık taşımadığı, yedek akçeler ayrılmadıkça kar dağıtımına karar verilemeyeceği, davalı şirketin dava dışı diğer ortak tarafından kötü yönetildiğine ilişkin somut deliller sunulmadığı, şirketin mal varlığı, faaliyet alanı ve borçları nazara alındığında bu aşamada kar payı dağıtılmamasının ana sözleşme ve kanuna aykırılık teşkil etmediği, sadece kar payı dağıtılmamasının doğrudan şirketten çıkmak için haklı neden oluşturmayacağı, şirketin fesih ve tasfiyesini gerektiren bir durum tespit edilemediği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının ortaklıktan çıkma ve kar payı, olmadığı taktirde fesih tasfiye taleplerinin yasal şartları oluşmadığından reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar harcına karşılık peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine ------- uyarınca taktir olunan 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ticaret Kanunu (Yeni) MADDE 636 :(1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer:

a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.

b) Genel kurul kararı ile.

c) İflasın açılması ile.

d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.

(2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.

(3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.

(4) Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.

(5) Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Sinan ÖZTÜRK
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 06-02-2023

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02437496 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.