Üyemizin Notu:
Maddenin birinci fıkrası ile, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu gereğince kurulan iş mahkemelerinin Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edileceği ve maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davaların, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunacağı hükme bağlanmaktadır.
Kural olarak usul hükümleri derhal yürürlüğe girer. Ancak Kanunla getirilen “dava şartı olarak arabuluculuğa” ilişkin hükümlerin derhal yürürlüğe girecek olması, yargı mercilerinin elinde derdest olan dosyaların arabulucuya başvuru zorunluluğu sebebiyle iade edilmesini gündeme getirecek olup bu durumun uygulamada oluşturacağı sıkıntılar ve gecikmeler dikkate alınarak ikinci fıkra sevk edilmektedir. Buna göre Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrası uyarınca başka mahkemelerin görev alanına girmekteyken Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dahil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilemeyecek; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunacaktır. Örneğin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun hizmet sözleşmelerine ilişkin hükümlerine istinaden asliye hukuk mahkemelerinde açılan davalar, bu fıkra uyarınca ilgili mahkemelerce sonuçlandırılacaktır.
Maddenin dördüncü fıkrası uyarınca ilk derece mahkemeleri tarafından Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabi olacaktır. Bilindiği gibi 20 Temmuz 2016 tarihinde bölge adliye mahkemeleri tüm yurtta faaliyete geçmiş ve istinaf kanun yoluna ilişkin mevzuat hükümleri uygulanmaya başlamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen ilk derece mahkemesi kararları, doğrudan temyize tabi olarak Yargıtaya gönderilecektir. Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden sonra verilen ilk derece mahkemesi kararları ise önce istinaf kanun yolunda bölge adliye mahkemelerince incelenecek ve bölge adliye mahkemelerince karara bağlanan bu dosyalardan temyiz yolu açık olanlar Yargıtay incelemesine tabi tutulacaktır. Bu kapsamda örneğin işe iade davaları istinaf ve temyiz yoluna tabi olan davalardandır. Dolayısıyla bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra ilk derece mahkemelerince işe iade talebi konusunda verilen kararlar hem istinaf hem de temyiz kanun yoluna tabidir. Ancak Kanun ile, işe iade davaları bakımından temyiz yolu kapatılmış olup bu davaların istinaf kanun yolunda kesinleşmeleri öngörüldüğünden bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra ve fakat Kanunun yürürlüğe girmesinden önce ilk derece mahkemeleri tarafından işe iade talepleri konusunda verilen kararların hangi aşamada kesinleşeceği sorunu ortaya çıkmaktadır. Düzenleme ile, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra ve fakat Kanunun yürürlüğe girmesinden önce ilk derece mahkemeleri tarafından işe iade talepleri konusunda verilen kararların istinaf ve temyiz yoluna tabi olduğu açıkça belirtilmekte; Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilk derece mahkemelerince işe iade talepleri konusunda verilen kararların ise istinaf kanun yolunda kesinleşeceği ve artık temyiz yolunun kapatıldığı hükme bağlanmaktadır. Bu düzenleme, Kanunun “Temyiz edilemeyen kararlar” başlıklı 8 inci maddesinde sayılan diğer kararlar bakımından da geçerli olacaktır.
|