18-01-2013, 08:21 | #61 |
|
18/13
Kumsalın doğal hukuku… İnsanın yasaları….
Doğa, Kıyı, Çevre, Yasal koruma altında. … Martı da gülüyor, kum zambağı da… Yaşamın anlamı yasalarda tanımlanmamış. |
18-01-2013, 14:44 | #62 |
|
18-2/13
“Yaşamın anlamı”, kişiye yaşamla birlikte verilmemiş; anlamlandırılması kişiye bırakılmıştır.
“Yaşamın anlamı nedir ki?” sorusu –tam şimdi şu anda / son günlerde-; “yaşanmış”a bakarak, “geriye yönelik” bir irade açıklamasına bir belirti, bir yöneliştir. Durup dururken de sorulmuş olsa, “Yaşamın anlamı…”. “Geriye yönelik” bir irade açıklaması; pişmanlık da olabilir, ileriye yönelik bir yol çizmek /bir çıkış bulmak/ bir anlam var edebilmek… Umudu/gayreti de. Ya da “hüküm” kurmaktır yalnızca, temyizi olmayan. Kumsalda “Yaşamın anlamı”; -dâhil oluna bilindiği ölçüde- dalgaların sesi, martının çığlığı, demir alan takanın ardından sallanan elin seslendirdiği “rasgele”dir. |
18-01-2013, 17:22 | #63 |
|
18-3/13
“Yaşamın anlamı nedir ki?” sorusu; bir oyunun içinde –üstelik nicedir- oynandığının, ancak birdenbire, “ben ve öteki(ler)-ben ve dünya – ben ve oyun’un” ayırdına varılmasıdır.
Varılmayabilir, sorulmayabilir de. Oyun devam eder… Oyuna ne zaman, nasıl başlanıldığı bir mola esnasında, ya da şimdi-tam şu anda- kumsalda yürürken geliverir insanın aklına. Ve bir martı seslendirir soruyu: “Yaşamın anlamı nedir ki?” Kendinde var olan “YETKİ” ile Kişi, “Yaşamın anlamı nedir ki?” sorusunun yanıtını bulmayı bir “GÖREV” kabul ederse/etmişse/edecekse… Bu işi vekâleten değil! Ancak asaleten yapabilir. |
18-01-2013, 17:36 | #64 |
|
18-4/13
“Yaşamın anlamı nedir ki?”
Soru; bir “Tespit davası”dır öncelikle. Soru; geçmişin irdelenmesi, geleceğin belirlenmesini de içerdiğinden, bir “Belirsiz alacak ve tespit davası”dır da. Soruyla yeni bir yaşam yaratılması veya mevcut bir yaşamın içeriğinin değiştirilmesi yahut onun ortadan kaldırılması düşünülürse, “İnşaî dava”dır. Sorunun, niteliği itibariyle, bölünebilir olduğu, yaşanmışın ve yaşanılacak olanın birlikte düşünülmesi gerektiği durumlarda, sadece bir kısmı --yaşanmış veya yaşanılması düşlenen—kısmıyla, “Kısmi dava” olarak da görülebilir. Birbirinden bağımsız birden fazla asli taleplerin toplamıdır “Yaşamın anlamı”, denilip, “Davaların yığılması” da düşünülebilir. “Yaşamın anlamı” bağlamında kişi, birden fazla talebini, aralarında aslilik-ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, “Terditli dava” olarak görülmesine karar verebilir. Seçim hakkı her koşulda kendisinde olan kişi, “Seçimlik dava”da karar kılabilir. “Yaşamın anlamı nedir ki?” sorusu bir "farkındalık", bir şeylerin --hiç ya da düşünülmüş olduğu gibi-- olmadığının duyumsanması, duyulan bir noksanlık -az ya da çok --, "yine de" denilmesine yol açan bir "ulaşılamamış" lık tır. |
19-01-2013, 08:39 | #65 |
|
19/13
Yaşamın anlamı
-Ol -malı -mıdır? |
21-01-2013, 11:40 | #66 |
|
21-13
Yaşamın anlamı geçmişte aranılabilir…
Yapılmış olanın sonuçlarına bakarak, yapılmamış olmasını –sonradan/şimdi-düşünmek; yapılmış olanı anlamsız kılmaz! Anlamı olduğu için yapılmış olmalıdır zaten. Anlamı olmadan yapılmış ise, o da şimdiki / bugünkü anlamlandırmadır. Olmuş olanın, şimdi/bugün gözüyle… Yapılmış olan, yapıldığı sırada, kişinin seçeneklerinden birini tercih sonucu ise; o anda o seçim anlamlı gelmiş olabilir. Anlamsız olduğu halde yapılmış da olabilir. Sonradan da anlamsız bulunabilir. Olmuş olanın, şimdi/bugün gözüyle… Yaşamın anlamı; kişiye sıkı sıkıya bağlı anlamlandırmadır. Geçmişe etkisiz, geleceğe etkili. An’da yer alan bir konu… Kanat çırpışıdır kumsalda yaşamın anlamı. |
22-01-2013, 09:23 | #67 | |||||||||||||||||||||||
|
Sizin yetkinizi kullanarak görevinizi asaleten yapmanızı da büyük bir zevkle izliyorum. Teşekkür ederim. |
22-01-2013, 10:01 | #68 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
" Yaşamın anlamıyla ilgili kesinlikle bilebileceğin tek şey,yaşamının anlamıyla ilgili hiçbir şeyi kesinlikle bilemeyeceğindir" - Sokrat. Dostum,çağdaş Sokrat'a saygı ve sevgilerimle |
22-01-2013, 10:16 | #69 |
|
Merhaba, bir uğradım..:)))
Bir yerlerde okudum, insan beyni, düşüncesi kargaşa içinde olmalıymış.Pek çok şeyi aynı anda, peşi sıra ama çeşitlilikle düşünebilmesi normalmiş.
Ancak tek bir konu üzerinde düşünmek delilik belirtisi imiş. Yani normal olan kaos, kimsenin size gül bahçesi vadetmemesi..)) Yaşamın anlamı düşünmek ve hissetmektir. İster kullanırsın, ister kendine saklarsın, ister paylaşırsın. Yaşamın anlamı hayal etmek de olabilir. Sadece olanı değil, olmayanı düşlemek.. Hiç görmediğin bir şeyi hayal edebilir misin? Okumadığın, duymadığın? Ne bileyim ben? |
22-01-2013, 10:17 | #70 |
|
22-13
Yaşamın anlamı gelecekte de aranılabilir…
An zamanda, kişi, “görebildiği ileride” anlamlı bir şeyler yapmayı da düşünebilir. Bu düşüncesi, geçmişte ve / veya halde yaptıklarının “anlamsız” olduğu anlamına gelmeyeceği gibi, düşündüklerinin yaşamını anlamlı kılabileceği demek de değildir. Soru yinelenir… “Yaşamın anlamı nedir ki?” Isıtan kış güneşidir kumsalda anlamı yaşamın. |
22-01-2013, 10:29 | #71 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Biliyordum... Biliyordum..! Sizden duyunca da emin oldum Sayın Bozoğlu, Her zaman beklerim. |
23-01-2013, 16:58 | #72 |
|
Kişi, kendisi, kendi yaşamı ve yaşamının anlamı hakkında tam olarak anlamadığı bir şey(ler) olduğunu anladığında (o an zamanda), “Yaşamın anlamı nedir ki” diye soruverir.
Anlamadığını anladığında… Sorar kişi yaşamın anlamını: Nedir ki? |
24-01-2013, 08:50 | #73 | |||||||||||||||||||||||
|
Geri dönmek bizi yine kalabalığa karıştırır. Kalabalık, yaşamın anlamını sormaz. Kalabalık huzurludur. |
24-01-2013, 09:15 | #74 | |||||||||||||||||||||||
|
Sanki aynı anda "nergis koklamış" gibi..)) |
24-01-2013, 15:06 | #75 |
|
Kişi, kendisi, kendi yaşamı ve yaşamının anlamı hakkında tam olarak anlamadığı bir şey(ler)i anladığında … Kendini, dünyasını ve dünyayı değiştirebilir.
Isıtılan sudaki ilk kabarcıktır anlamı yaşamın kişinin o an. |
24-01-2013, 18:47 | #76 |
|
Kişi, öteki kişi(ler) ile -Kalabalık arasında- iken oluştuğunu düşünse de yaşamın anlamını, köşe başında bekleyen yalnızlığı ile ve o yalnızlığı içinde bulabilir ancak anlamını yaşamın.
Kalabalık arasındaki yalnızlığında nedir ki yaşamın anlamı? |
27-01-2013, 16:11 | #77 |
|
Gördün mü, görmeyeli ne kadar oldu…
|
29-01-2013, 09:22 | #78 |
|
Olan her şey yalnızca oluyor. Zaten olmuştu da / olacakta. Duyumsamak, doğrusu; duyumsamanın doğurduğu tepkidir yaşamın anlamı. Yanlışın doğru, doğrunun yanlış olduğunu düşünebilmektir.
Yaşamın amacı bir yere varmak değil! Yaşamın amacı bir yere varmak… Yaşamın amacı bir yer…Yaşamın amacı bir… Yaşamın amacı: Yaşamaktır, yaşamın amacı; varırken / vardığında / o yerde… O’nunla olmak / olabilmek ihtimalidir. O’nun da o anda kendisiyle olduğunu ummak, başkasıyla olduğunu / olabileceğini de göze almaktır, yaşanılan süreçte yaşamın anlamı. |
08-02-2013, 09:36 | #79 | |||||||||||||||||||||||
|
Yaşamın anlamını "O"na yüklemek ise çok doğru. Yaşamın anlamını ona yüklemek demek, yaşamın anlamını "BEN" e yüklemek demektir. "O" karşı cinstir. Karşı cins sevilmelidir ki üreme olsun. "Ben" üreyince ölümsüz olduğunu sanır. Kendinden bir parça yaşıyor sanır. Üremek ölüme karşı tek silahtır. İnsanlık birazcık daha ilerlediğinde yaşamın anlamını "BİZ"e yükleyecek. Ama yetmeyecek... İnsanlık daha da ilerlediğinde yaşamın anlamını zamirlere yüklemekten vazgeçecek; fiillere yükleyecek. İnsanlık yeterince olgunlaştığında cümlenin anlamı sonundaki noktada toplanacak. Cümlenin noktası yaşamın sonudur. Her şey zıttıyla var olur. Yaşamın anlamı ölümdedir. Yaşamın değerini ölüm olmasaydı bilmezdik. Ölüm varken başka anlam olmaz. Böylelikle yine başa başa dönüyoruz: Ölüm korkusuyla yine "O"na sarılıyoruz. Saygılarımla |
15-03-2013, 21:34 | #80 |
|
Heeyyyy Nerelerdesiniz?
Kumsala baktığında insan, hayatın kendi çevresinde dönmediğini anlıyor..Resimde bir figürden başkası değilsin. Bir kum tanesinden daha değerli değilsin. Kumsala baktığında insan var olduğu ve dahil olduğu için değerli olduğunu anlıyor.
Kumsala otur ve denize, gökyüzüne bak..Ölümsüzlük hiç de uzak değil..))) Kumsala selamlarımla |
08-04-2013, 13:12 | #81 |
|
"Baktım, bakıyorsun" ... Söyle o halde, "ne kadar oldu, olmayalı?"
|
13-05-2013, 16:31 | #82 |
|
Kumsalın güzelliklerinden biri; dalganın gelip çekilmesiyle oluşan kaymaksız yoğurt görüntüsü..
Ayak parmaklarınızı sıkarak yoğurduğunuz kumsal ve yeni gelen dalga ile hiçbir şey olmamış gibi pürüzsüz ortalık.. İz bırakmak mümkün değil. Bakıyor bakmıyor, bakıyor bakmıyor..)) |
14-05-2013, 07:51 | #83 | |||||||||||||||||||||||
|
Papatya falının ritmi. Ön cam sileceğinin ritmi. Koridordaki ayak seslerinin ritmi. Saat sarkacının ritmi. Kimine göre andante, kimine göre allegro. Bana göre ise moderato cantabile... |
14-05-2013, 08:06 | #84 |
|
Kumsal, kumgiller familyasının sınırsız soyu gibi... maşallah. - Buranın yerlisi misin sevgili Kum? - Yok abi, aşağı Kumsaldanım. Dedemgiller Okyanus göçmeni... Birinci Dünya Tusunami gazisi de derler! Haa unutmadan "Hacı Kum" yeni lakabı olur. ** Kum-Kum, Kum-Sal Kum-Sal, Kum-Sal Sal-Kum, Sal-Kum Sal-Sal, Kum-Kum *** Neyse ben Adliye'ye gideyim. |
13-08-2013, 13:54 | #85 |
|
Martı sesleri nerede duyulur? Kumsala yakın yerlerde mi, insanın azaldığı kentlerde mi? Ya hem insan hem de kumsal varsa, üstelik martılar da seslerini ulaştırmışsa kente deniz de olmak zorunda mı?
Bütün bunlar varken, kalabalıkken her yer kumsaldaki kum taneleri misali ya sen yoksan? Yalnızlık, insanın kendi sesini mi unutmasıydı; yoksa kumsalda olup bitenler arasında martı seslerini duyamayacak kadar sağırlaşması mıydı? Yine mi gitme vakti.. Bir başka kumsala sahip, bir başka denizin evladı, bir başka martıların olduğu, bir başka kente... |
17-08-2013, 14:50 | #86 |
|
Kumsalda olmak; bitti sanıldığında başlayan bir yolculuktur.
|
06-10-2013, 06:29 | #87 |
|
Sabah yağmuruyla kumsalda, gelivermez mi aklına o soru !
" Neden hiç bir şey olmayacağına bir şey var? ". |
09-10-2013, 21:30 | #88 | |||||||||||||||||||||||
|
Higgs bozonunun varlığını kanıtlamaya yönelik bu deneyler bilimin geleceği açısından kritik öneme sahip.Evrendeki anti-maddenin neden bütünüyle yok olduğu bilinmiyormuş. Madde ve anti-madde bütünüyle simetrik olmalı ve aynı şekilde davranmalıymış ama aynı şekilde davranmıyorlarmış.Varlık nedenimizin en büyük sorusu, “Evrende neden anti-madde bulunmadığı” imiş. Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) projesinin başındaki Dr. Lyndon Evans, kendisiyle yapılan bir söyleşide demiş ki: “Yaptığımız deneylerde madde ve anti-madde arasında mükemmel bir simetri olduğunu görüyoruz. Anti-madde yaptığımızda aynı oranda madde yapıyoruz. Eğer bu Büyük Patlama (Big-Bang) anında da böyle olsaydı madde ve anti-madde birbirini yok edecekti ve evrende ışık dışında hiçbir şey olmayacaktı. Gerçek dünya koşullarında anti-madde, madde ile temasa geçerse yok olur ve kozmik mikrodalga zeminini oluşturan bir ışık üretir. Evrenin yalnızca bu ışıktan oluştuğunu düşünebilir misiniz? Bizim burada olmamızın nedeni madde ve anti-madde arasında simetrinin bozulmuş olması. Yani en başta anti-maddeden daha fazla madde vardı. Artan maddeden oluştuk”. Artan maddeden oluşanın insanlar ve evren olduğunu da açıklamış Dr. Evans. “Biz” demiş, “mükemmel bir simetri olmamasının sonucuyuz. Madde, anti-maddeden daha fazla olduğu için bütün anti-madde yok oldu ve geriye biraz madde kaldı. Yok olan anti-madde şimdi kozmik mikrodalga zeminini oluşturan ışığa dönüşürken arta kalan madde ise yıldızlar, galaksiler, biz ve evrenimiz oldu”. “Varlığımızın” bozulan bir simetriye bağlı olduğunu vurgulayan Dr. Evans, “Yalnızca yaşamdan söz etmiyorum. Yıldızlar, galaksiler gibi kütlesi olan her şeyden söz ediyorum. Evrenimizde bir noktada her şeyin bir kum taneciğinden daha küçük olduğunu düşünmek akıl almaz ama deneysel gerçekler önümüzde ve artık çürütülemez” demiş. Tıklayınız: http://www.turkhukuksitesi.com/showt...t=26580&page=3 Bakınız: 67 nolu mesaj |
10-10-2013, 06:14 | #89 |
|
Merhaba
Merhaba dostum!
Sesinizi duymak ne güzel! Evet, işte tam da bu nedenle... “mükemmel bir simetri olmamasının sonucuyuz. Madde, anti-maddeden daha fazla olduğu için bütün anti-madde yok oldu ve geriye biraz madde kaldı. Yok olan anti-madde şimdi kozmik mikrodalga zeminini oluşturan ışığa dönüşürken arta kalan madde ise yıldızlar, galaksiler, biz ve evrenimiz oldu”. İSE... İşi bir faile mi yüklemeli, yoksa sonucun nedenleri üzerinde mi düşünmeliyiz? Sevgiler. |
10-10-2013, 08:21 | #90 | |||||||||||||||||||||||
|
Bilmiyorum. Bilsem de ekonomik nedenlerle söylemem. Bu soruya her insan kendi ihtiyacı açısından yararlı olacak cevabı kendisi vermelidir. Ekonominin ilk kuralı "İnsan ihtiyaçları sınırsızdır." Saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
'Vekalet Süresi Kaç Yıl' ve Düşündürdükleri | Gemici | Hukuk Sohbetleri | 6 | 26-04-2006 09:14 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |