Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
23.08. Takı Konusunda Önemli İçtihat Değişikliği - Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Haber Ekleyin

Yazan : Av. İbrahim Cem GÖKDUMAN, Tarih : Dün 19:59
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım.

Müvekkilin kardeşi tarafından banka kredisi çekilmiş ve kredi borcu ödenmemiştir. Bunun neticesinde 2016 yılında banka tarafından icra takibine başlanmış, icra takibi devam ederken banka ile varlık yönetim şirketi arasında temlik işlemleri gerçekleştirilmiştir.

Müvekkilin kardeşi, 2014 yılında henüz borç doğmadan önce taşınmaz üzerindeki hissesini ablasına devretmiş, akabinde 2016 yılında (borcun doğumundan sonra) müvekkilim ablasına devredilen hisseleri satın almıştır. Müvekkilin kardeşi ile ablası arasında yapılan hisse devir işlemi para borcundan kaynaklıdır ve mutat dışı ödemedir. Müvekkilim ise ablasına nakden ödeme gerçekleştirerek bu hisseleri satın almıştır.

2024 yılına gelindiğinde varlık yönetim şirketi tarafından BK 19'a dayalı muvazaa davası açılarak tarafların kardeş olduğu, yapılan devir işlemlerinde belirtilen bedel ile rayiç değer arasında fahiş fark olduğu iddia edilmiştir.

Bilindiği üzere Türkiye'de taşınmaz satışı gerçekleştirilirken Emlak İstimlak Değerinde belirlenen bedel üzerinden satış işlemleri gerçekleştirilmektedir. Bu durum çoğunlukla satış esnasında istenilen harç ve verginin yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

Konu ile ilgili içtihatları araştırdığımda ise para borcuna karşılık yapılan taşınmaz satışının mutat dışı ödeme sayıldığı ve tasarrufun iptali davasına konu olabileceği, muvazaaya dayanılarak açılan davalarda satış aşamasında gösterilen bedel ile rayiç değer arasında fahiş fark olması halinde ya da yapılan işlemin ivazsız yani bağışlama şeklinde olması halinde üçüncü kişilerin iyi niyetli olup olmadığına bakılmaksızın işlemin batıl sayılacağı belirtilmektedir.

Bu konuda merak ettiğim birkaç husus bulunmakta. Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.

1- Müvekkil tarafından dava dilekçesi ve tensip zaptı kendisine tebliğ edilmeden bu taşınmazın bir başka üçüncü kişiye satılması halinde yapılan bu işlem de batıl olur mu?

2- Sırf tapu devri esnasında satış bedelinin düşük gösterilmesi muvazaa iddiasının kabulü için yeterli midir?

3- Davalıların mutat dışı ödeme hususunda savunma yapması tasarrufun iptaline sebebiyet verir mi?

4- Bu gibi durumlarda izlenilmesi gereken hukuki yol nedir?

Müvekkilim dava konusu taşınmazı rayiç bedelini ödeyerek satın almıştır. Kendisi iyi niyetlidir. Ancak tapu devrinde satış bedeli düşük gösterilmiştir. Müvekkilim ablası da dava konusu taşınmazı banka borçlusu kardeşinin kendisine bir takım borçları olması nedeniyle almıştır. Yine bu işlemde de tapudaki satış bedeli düşük gösterilmiştir.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :27, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 18-10-2024 14:20
Merhaba meslektaşlarım,
Tüketici Hakem Heyeti tüketiciye X miktarda bir para ödenmesine karar vermiştir. Karşı taraf Tüketici Hakem Heyeti Kararına İtiraz Davası açmıştır.Duruşma açılıp açılmayacağı henüz belirli değildir.
-İtirazın reddedilmesi kararın onanması halinde nisbi vekalet ücretine mi hükmedilmektedir?X miktarı kadar vekalet ücretine mi hükmediliyor.Yoksa X miktarının %16sına mı?
-Ayrıca asgari ücret tarifesine baktığımda en az almamız gereken ücretin X miktarının 5.000,00 TL kadar üzerinde olduğunu görmekteyim. Bu durumda müvekkil adayı ile nasıl anlaşma sağlanmalıdır? Sonuçta bizde asgari ücret tarifesine göre makbuz kesmek zorundayız.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :319, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukatoki, Tarih : 18-10-2024 11:41
İyi günler meslektaşlarım.
Başka bir davada dava şartı arabuluculuk sürecini neredeyse kaçıracak olmam sebebiyle bu sefer 10 yıllık uzamanın bitiminden bir iki ay önceden arabuluculuğu halledeyim dedim ve arabulucluk başvurusu yaparak bu süreci sonuçlandırdım. Bazı meslektaşlar arabuluculuk başvurusunu dava açma zamanı(yani tahliye zamanı) gelmeden açmışsan dava şartı yokluğundan davanın reddedileceğini söyledi.Net bir bilgiye erişemedim. Bu hususta görüşlerinize ihtiyacım var.Tekrardan arabuluculuk sürecine başvrumama gerek var mı yoksa dava süresi gelmeden önce açtığım ve sonlanmış olan arabuluculuk yeterli olacak mıdır? Yardımcı olabilirseniz çok memnun olurum.
İyi çalışmalar dilerim.
Saygılarımla.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :282, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : imsel, Tarih : 18-10-2024 08:51
iyi günler melektaşlarım.
2023 te erkek kadını öldürüp sonra kendini öldürüyor.ölüm belgesinde ikisinin de ölüm saati 02.00 yazılmış.2 çocuk var.dayı vasi olmuş.şimdi mirasçılık belgesi isteyeceğiz.ölüm saatleri aynı olduğundan nasıl yapmamız gerek? teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :292, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.tugcekk, Tarih : 17-10-2024 18:23
Değerli meslektaşlarım,

önüme gelen bir olayda izlemem gereken usul konusunda fikirlerinize ihtiyaç duymaktayım. Yabancı uyruklu bir müvekkilim eşi ve çocukları ile Türkiye'de yasadışı olarak bulunduğu sürede sahte kimlik ile bir çocuk dünyaya getiriyor ve çocuğu hastanede bırakarak ailece kaçmak zorunda kalıyorlar. Biyolojik aile o andan itibaren çocuğu bulmaya çalışsa da çocuğun izine yeni ulaşmış bulunuyoruz.

Çocuğun evlatlık verilmiş olduğunu düşünüyoruz. Aile çocuğu yanlarına almak, bu mümkün değilse en azından kişisel ilişki kurabilme niyetinde. Fakat ailenin yurt dışında bulunması ve çocuklarını görmek için vize almaları gerekmesi kişisel ilişki kurulmasını anlamsız kılıyor. Evlatlık ilişkisinin sınırlı hallerde ortadan kaldırılabileceğini biliyorum, fakat mahkemelerin benzer vakalarda evlat edinilen çocuğun biyolojik aileye verilmesi gerektiği yönünde verdiği kararlar da var. Bu noktada çocuğun biyolojik aileye geri döndürülmesi hususunda nasıl bir yol izlenmeli?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :330, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Yusuf K., Tarih : 16-10-2024 22:18
Merhaba,

Müvekkilim talep ettiği hizmet karşılığında kendi üzerine düşeni yapmış ve karşı tarafa önden parasını göndermiş. Ancak parayı başka birisinin hesabı üzerinden göndermiş. Daha sonra karşı taraf üzerine düşeni yapmamış. Şimdi biz ödediğimiz paranın karşılığında takip başlatacağız ancak alacaklı taraf olarak banka dekontunda adı geçen sözleşmeyle ilgisi olmayan 3. kişiyi mi yoksa müvekkili mi eklemeliyim? Ya da her ikisini mi eklemem gerekiyor? Bu konuda görüşlerinizi bekliyorum, iyi çalışmalar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :451, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 16-10-2024 00:00
Merhaba meslektaşlarım,
Bankanın borcu karşılayacak ipotekler bulunmakta iken borçludan ödeme taahhüdü alması, borçlunun durumu olmaması sebebiyle ödeme gününde borcunu ödeyememesi halinde bankanın ipoteğin satışını istemeden taahhüdü ihlal şikayetinde bulunması yasal mıdır?
-Kötü niyetli değil midir? Dosyada tahsil edilebilecek bir malvarlığı bulunurken taahhüt alınıp ipoteğin tutulması? Bu durumda borçlu ipoteğin satışını talep edebilmekte midir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :634, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AvZeynep066, Tarih : 14-10-2024 17:22
Merhabalar
Bir müvekkilin aracını oğluna kısa süreliğine ödünç vermesi ve oğlunun aracı iade etmeyip farklı bir şehre kaçırması sonucu, müvekkil baba Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunuyor. Savcılık Altsoy-üstsoy arasında güveni kötüye kullanma suçunu şahsi cezasızlık sebebi olarak nitelendirip kovuşturmaya yer olmadığına karar veriyor. Bunun yanında araç için yakalama kararı çıkartıyor. Araç aylar sonra başka şehirde karşı yanın adresinde bulunup yakalanıyor ve müvekkile teslim ediliyor. Bu olayda araçtan mahrum kaldığı ve uğradığı zararlar için karşı yana tazminat/ araç kirası alacağı davası açılabilir mi? Ecrimisil şeklinde mi yoksa araçtan mahrumiyet kaynaklı belirsiz alacak davası olarak mı açılmalıdır? Nasıl bir yol izlenebileceğine dair bilgisi olan var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :927, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : imsel, Tarih : 12-10-2024 16:31
merhabalar meslektaşlarım,
Tahliye talepli icra takibini yetkili kiralanan taşınmazın bulunduğu yerdeki icra dairesi başlattık.Borçluya verilen 30 günlük süre doldu. Ancak kira alacağı, Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesine göre kiralayanın ikamet ettiği yerde ödenmesi gereken bir borç türü olması nedeniyle kiralayanın ikamet ettiği yerdeki icra dairesi de yetkili olması nedeniyle bu sefer tahliye davasını alacaklının (kiralayan) ikametgahı icra mahkemesinde açabilir miyiz?
yoksa borçlunun (taşınmazın) bulunduğu yerde tahliye davasını açmak (devam) zorunlu mu? tecrübe eden meslektaşım var mıdır?
ayrıca açılacak tahliye dasında arabuluculuk yok değil mi?
teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1151, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 10-10-2024 13:59
Merhaba meslektaşlarım,
Valiliğe yapılan fuzuli işgal başvurusu sonucunda kişiler konuttan çıkartıldıktan sonra ayrıca fuzuli işgal için sulh hukukta dava da açmaya gerek var mıdır?
-Şartlar uygun olarak yapılan başvuruya rağmen uygulamada işgalcilerin çıkartılmama durumu var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1265, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Toy Avukat, Tarih : 10-10-2024 11:07
Meslektaşlarım öncelikle hepinize kolay gelsin, meslekte yeni olduğum için yanlış adım atmamak adına sizlere danışmak istedim. Müvekkilin annesi ve babasından kalan taşınmazlar için ortaklığın giderilmesi davası açacağız. Her iki davada da mirasçılar ve dolayısıyla davalılar aynı. Taşınmazlar da aynı yerde bulunuyor. Arabuluculuk başvurusu yaparken ve dava açarken hem anne hem de babadan kalan taşınmazlar için ayrı ayrı mı başvuru yapmalıyım, hepsi için tek bir arabuluculuk başvurusu ve sonrasında dava açma imkanımız var mıdır? Şimdiden teşekkür ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1298, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 10-10-2024 01:39
Danıştayda esastan havale için bekleme durumunda olan dosya için davacı vekili tarafından talebin doğru anlaşılmadığı yönünde beyanda bulunarak dilekçe reddi talep etmek mümkün müdür? Veya talebimizden kısmi vazgeçmede bulunmak mümkün müdür?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1328, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Safter, Tarih : 10-10-2024 00:14
lojistik firması, taşıma şirketinden 6 tır ile hizmet almak üzere anlaşıyor. Ancak şuan sadece 4 tır ile hizmet alımına devam etmek istediklerini belirtmiş olup diğer 2 tırdan hizmet almak istemiyorlar. bedelin de bu oranda indirilmesini talep ediyorlar. sözleşmede değişen iş koşullarına göre taşımanın yapılacağı ve yazılı olarak bildirimin yapılması üzerine yeni koşulların yürürlüğe gireceği yazıyor. Bu durumu taşıma şirketinin uyma zorunluluğu var mıdır. esaslı değişiklik olmaz mı. taşıma şirketi nasıl bir yol izleyebilir.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1390, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : JuniorLawyer, Tarih : 09-10-2024 14:12
merhaba,

müvekkil 2021 yılında evleniyor. davalı eşin, evlilik öncesi babasından miras olarak kalan evinde bir süre oturduktan sonra bu ev satılıp, buradan gelen parayla başka bir ile yerleşiyorlar. müvekkilin beyanına göre, bu evin satımı öncesi tadilatı ve yeni taşındıkları yerde alacakları yer için müvekkil toplam 6 bin dolar para harcamış. müvekkilin harcadığı bu paraya ilişkin kendi beyanı dışında hiçbir delil yok.

dava dilekçemizde müvekkilin bunlar için 6 bin dolar harcadığını belirterek 200 lira üzerinden katılma alacağı talebinde bulunduk. mahkeme henüz dilekçeler teatisi tamamlanmadan bizden her bir alacak kalemini açıklamamızı istedi. 200 lira üzerinden katılma alacağı talebimizi yeniledik. müvekkil, yeni taşındıkları ilde yapılan dairenin davalı eş üzerine olduğunu söylese de mahkemece yapılan taşınmaz sorgusunda davalı eş adına herhangi bir taşınmaz çıkmadı.

şu an cevaba cevap dilekçesi aşamasındayız. hal böyle iken bu noktadan sonra harca esas değeri hangi değer üzerinden göstermek doğru olur ? yine 200 lira üzerinden gösterip katılma alacağı talebinde bulunmak, bilirkişi hesaplaması sonrası ıslah/talep arttırımda bulunmak yeterli olur mu ? cevaba cevap dilekçesinde harca esas değeri 6 bin dolar üzerinden değiştirirsem, ilerleyen safhalarda ıslah/talep arttırım yönünden sorun yaşar mıyım ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1434, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.CengizEge, Tarih : 08-10-2024 14:27
Merhaba,

Çalışmakta olduğum şirketteki tek avukatım ve benden başka hukuk işlerini takibe yetkili personel yok.

Süresi içerisinde ikame ettiğim karşılıksız çek konulu icra ceza mahkemesinde görülen davanın son ve 4. celsesinde migren hastalığım sebebiyle (yaklaşık 1 gün sürdü) karar duruşmasını mazeretsiz olarak kaçırdım ve haliyle de hakim İİK hükmünü uygulayarak şikayetin düşmesine karar verdi.

Aynı günün akşamında bir hastaneden o gün için iş göremezlik raporu aldım ve dosyaya sundum fakat eski hale getirme veya yargılamanın yenilenmesini elbette mevcut durumda talep edemiyorum.

İstinaf etmem halinde eski hale getirme usulünün uygulanıp uygulanamayacağı hakkında herhangi bir bilgiye rastlayamadım. Genelde karşılaştığım kararlar bu konu özelinde değil maalesef.

Burada elbette hata benim. Farklı taraflardan bakıldığında hakimin yaptığında da usulen herhangi bir sorun zaten yok fakat kanun maddesinin uygulanması ile ilgili olarak hukuki dinlenilme, adil yargılanma ve temsil edilme hakkının ihlal edildiğini düşünüyorum.

Tavsiye ve önerilere açığım sevgili meslektaşlar/üstatlar.

Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1499, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.BuğraHazarKESER, Tarih : 06-10-2024 22:30
Merhaba sayın meslektaşlarım,

Müvekkilin aracına bisiklet ile çarparak hasar veren küçüğe karşı dava açacağız.

Ev başkanı sorumluluğu olduğundan aile mahkemesinde açacağız, davalı olarak yalnızca babanın bilgileri var elimizde dilekçenin davalı kısmı nasıl olmalı ?

Hasar, değer kaybı ve ikame araç bedelleri için ayrı ayrı talepte bulunacağız hasara ilişkin fatura mevcut. Belirsiz alacak olarak mı açmamız gerekiyor ? Diğer kalemler bilirkişi raporu ile belirlenecek.

Uyap üzerinde hangi dava türünü seçeceğiz?


Şimdiden yanıtlarınız için teşekkür ederim..
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1655, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Suedaoncl, Tarih : 06-10-2024 13:39
Merhabalar meslektaşlarım, hukuki bir sorum olacaktı
müvekkil bir tarla kiralıyor 49 senelik sözleşmenin üstünden 17 sene geçiyor ve kiraya veren ölüyor. Mirasçıları başka kişilere kiraya veriyor bu durum için 3091 sayılı kanuna dayanarak kaymakamlıktan men talebinde bulunduk ancak reddedildi
İdare mahkemesinde dava açsak, taşınmazın el birliği mülkiyetinde olması kaymakamlık kararının haklı olası sebebiyle reddedilir mi ?
müvekkilime mirasçıları tarafından herhangi bir fesih beyanında bulunulmamış tbk uyarınca sözleşme hala devam etmekte aslında
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1681, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 05-10-2024 21:08
Merhaba meslektaşlarım,
Danıştayda açılan yürütmenin durdurulması istemli idari işlemin iptali ve idari işleme dayanak olan yönetmeliğinde iptali talepli dava da Mahkemece''iptali istenilen maddelere yönelik davanın ehliyet yönünden reddine, dava konusu işlemin ise iptaline'' şeklinde karar verilmesi durumunda karşı vekalet ücretleri ne şekilde çıkmaktadır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1800, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Suedaoncl, Tarih : 05-10-2024 16:47
Merhabalar meslektaşlarım, müvekkilim noterde 49 senelik tarla kiralaması yapıyor yaklaşık 17 senedir müvekkil zilyet . Kiraya veren kişi ölüyor ve mirasçıları tarlayı başka kişilere kiraya veriyor. Kaymakamlığa 3091 sayılı kanuna dayanarak müdahalenin meni için başvurduk ancak talebimiz reddedildi. Gerekçe ise taşınmazların el birliği mülkiyetinde olduğu ve paydaşların , taşınmazların hangi kısımlarını kullandıklarını gösterir resmi bir belge olmadığı için tmk kapsamında uyuşmazlığın hakim tarafından giderilmesi sebebiyle müdahalenin meni talebinin reddine şeklinde
Öncelikle bu karara karşı idare mahkemesinde dava açmamın kararın iptali yönünde bir faydası olur mu zira müvekkilimin kira sözleşmesi mirasçılar tarafından feshedilmedi ve tarlanın kiraya verildiği kişiler de mirasçılar değil
Şimdiden teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1541, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ŞELALE, Tarih : 05-10-2024 16:38
Merhaba, Müvekkilin benden önceki avukatı takipten sonra asliye ticaret mahkemesinde kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davası açmış ek olarak da müvekkilin fazla ödemelerini istemiş. Bilirkişi raporunda alacaklı çıktık. Dosyada alacaktan kaynaklı tefrik talebim var. Ancak son duruşmada davacının dosyada görevsizlikle ilgili beyanı olmadığı için görevli saydı. Talep arttırımı için ıslah talebime karşılık 1 haftalık süre verdi. Islah ile miktarımı düşük tutup sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı dava mı açmalıyım yoksa bedeli ıslah ile bilirkişi raporundaki bedele mi yükseltmeliyim ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1782, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05341196 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.