|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
18-06-2004, 11:33 | #1 |
|
Mal Beyanı
Merhaba;
Aşağıda "malbeyanında bulunmamaktan" dolayı verilen bir mahkeme ilam örneği sunuyorum. Ve yorumlarınızı bekliyorum. Biz hayli tartıştık,sizler neler diyeceksiniz merak ediyorum. (mal beyanı dilekçesinde, borçlunun başkaca bir malı olmadığı,ailesiyle kaldığı da beyan edilmiştir) saygılar. ege. --------------------------------------------- gEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Sanık hakkında yapılan icra takibinde ödeme emrinin 03.12.2003 tarihinde sanığa tebliğ edildiği vekilinin 04.12.2003 tarihinde sanığın.............. ilköğretim okulunda öğretmen olarak çalıştığı maaşından başkaca bir gelirinin bulunmadığı bildirilip ayrıca faiz oranına itirazda bulunup mal beyanı dilekçesi verildiği icra dosyasının incelemesinden anlaşılmaktadır. Mal beyanı dilekçesi borcun ne surette ödenebileceğini içermesi gerekmektedir.Sanık vekili sanık adına verdiği malbeyanı dilekçesinde sadece sanığın görev yaptığı okulun adını ve sanığın ünvanını bildirip gelir olarak maaşını bildirmiş,buna rağmen borcun ne surette ödenebileceğini bildirmemiştir. Bu durumda dilekçenin süresinde verilmiş mal beyanı dilekçesi olarak kabulü mümkün olmadığından İİK nın 337/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmiştir. KARAR: 1- sANIĞIN MALBEYANINDA BULUNMAMAK SUÇU SABİT GÖRüLMEKLE....... 10 GÜN HAFİF HAPİS CEZASI İLE CAZALANDIRILMASINA.. ---------------------------------------------------------- |
18-06-2004, 13:38 | #2 |
|
Olayı İcra ve İflas Kanunnun 47. maddesi çerçevesinde değerlendirirsek karar yerinde demek gerekir.
Alıntı: İİK M. 47 ......ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta kanunun “ödeyebileceğini” ifadesini kullanmış olması. Eğer borçlunun ödeme gücü varsa ve buna rağmen bir ödeme teklifi getirmemişse mahkemeye hak vermek gerekir. Eğer borçlu borcunu ödemekten acizse bir ödeme planı sunmasıda beklenemez. Bu durumdada mahkemenin mal beyanında bulunmadı gerekçesi ile ceza vermesi biraz abes kaçıyor. Alman hukukunda icra takibi ve iflas işlemleri biraz daha değişik olduğundan burada herhangi bir karşılaştırma yapmak yersiz olur. Söylenecek tek şey Alman Hukukunda mal beyanı isteminin alacaklılardan gelmesi ve borçlunun mal beyanı formlarını doldurup vermesi. Ve yemin yerine geçen beyanla verdiği bilgilerin doğruluğunu belirtmesi. Mal beyanı isteminde bulunan alacaklının gayesi, borçlunun mal ve mülkünü ve gelirlerini öğrenip, gerekirse bunları haczedip alacağını elde etmektir. Borçlu borcunu nasıl ve hangi şartlarla geri ödeyecek konusu mal beyanını ilgilendirmez. Not:Sayıları Almanca okumamadan olacak İKK Madde 74 yerine 47 yazmışım. Özür dilerim 19.06.2004 Saygılarımla |
18-06-2004, 14:32 | #3 |
|
Sayın Gemici;
üzerinde durduğumuz nokta aynen bu evet. Maaşından başka geliri ve borcu karşılayacak malı olmayan bir insan ; maaşını bu borca karşılık beyan ediyor. Maaşı ile bu borcunu ne surette öedeyebileceğini ayrıca açıklama şansı maaşının 1/4 ü kısmının haczedilmesine ,yada tamamının haczedilmesine muvafakat ettiğini göstermek mi? öte yandan, alacaklı malbeyanı dilekçesinde gösterilen malları yasal çerçeve içinde haczetmeye zaten yetkili. benim sadece bir arabam var, başka ne gelirim nede malım ve param var deseydi boçlu, bu araba ile bu borcu nasıl ödeyeceğini nasıl ayrıca anlatmalı? ve bir diğer konu; borçlu ödeme teklifi ile aynı zamanda ayrıca bir yasal taahhütde bulunmak zorunda mı? örneğin arabamı satıp, ayda şu kadar taksitle şukadar ayda ödeyeceğim dediğinde, alacaklı bunu taahhüt olarak da kabul edebilir, etmediği takdirde alacaklı arabayı hacze geçer. borçlu,ödeme teklifi ile bu borcumu maaşımdan elde ettiğim gelir ile aylık 5.milyon lira olarak ödemek istiyorum deseydi(borç 7 milyar TL imiş) hüküm veren iyi bir mal beyanı dilekçesi sayabilirmiydi? Sayın gemici, Kanunun lafzı ve ruhi yorumu ile sanırım derdimiz.. ben bekliyorum düşünceleriniz teşekkürler. |
18-06-2004, 16:01 | #4 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
1) Mal beyaninda bulunan ögretmen, icraen tahsil edilebilir malvarliginin maasindan ibaret oldugunu beyan etmisdir.
2) Maas üzerinden borcun ne suretle ödenebilecegi hususu beyan olmasa bile yasa ile bellidir.
3) Mal beyaninda bulunmamayi yahut mal varligini eksik beyan edenleri cezalandiran 337/a hükmü dairesinde eksik mal beyani bildirimi yok ise, kararin hatali oldugunu düsünüyorum. Her ne kadar mal beyanina iliskin suçlar, sekli suclardan olsa da bu kadar sig yaklasim hukuk adamligina yakismaz.
Türkiyede avukat olmak çok zor ege.. Kolay gelsin. |
18-06-2004, 17:14 | #5 | |||||||||||||||||||
|
Sanık vekili tarafından bulunulan mal beyanındaki eksikliklerden dolayı sanığa ceza verilememesi gerekiyor. Cezaların şahsiliği prensibi gereği vekilinin beyanından dolayı asil cezalandırılamaz. Bu nedenle sanığın beraatine karar verilmesi gerekir diye düşündüğümden kararın yanlış olduğu kanaatindeyim. |
18-06-2004, 17:33 | #6 |
|
Hangisi kolay?
Türkiyede avukat olmak zor da,şekli suçlara -sığ- yaklaşılmadan da borçlular borcunu ödemiyor Sayın TİKİCİ.
Sayın Ege,aktarılan olayda borçlu ,(İİK'nın 74.maddesinde tarif olunduğu biçimde) kavlince "gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi,mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerinive yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini....bildirme" miştir. Biçimsel suça giden yolda beyan da biçimsel özellikler taşımak durumunda. Örneğin ; beyanın sonuna "dosya borcunu hemen ödeyecek gücüm yoktur " cümlesi eklenseydi, bu ifade ;borcunu ne şekilde ödeyeceğini (ödemeyeceğini) belirtmesi bakımından ceza almasını önlerdi gibime geliyor. Türkiyede hakim olmak da zor azizim. Alacaklı olmak da,haklı olmak da zor. En kolayı borçlu olmak,haksız olmak,yolsuz olmak. Taşları oturtamıyor isek hangi (iyi) şey olmak kolay ki? Kolay gelsin hepimize. |
18-06-2004, 18:54 | #7 | |||||||||||||||||||
|
Burada geçen 'ne surette ödeyebileceği' ifadesini borçlunun 'şuradaki gelir kaynağımın şu kadarını borcuma karşılık vermek suretiyle borcumu ödeyebilirim' şeklinde anlamak çok yanlış olur kanaatimce. Borçlunun bunu beyan etmesine gerek yoktur. Borçlunun mal varlığı değeri varsa alacaklının alacağını bu malvarlığı değeri üzerinden ne şekilde alacağı zaten kanunen bellidir. Kanunen belli olan hususu borçlunun beyan etmesine gerek yoktur. Kanunen bilinenlere beyanında yer vermediğinden bahisle dilekçenin 'mal beyanı niteliğinde olmadığının' kabul edilerek borçlunun cezalandırılması yoluna gidilmesini izah etmek mümkün değildir. Mal varlığı değerinin mevcut olması halinde alacaklının alacağını nasıl tahsil edebileceği (dolayısı ile borçlunun ne surette ödeyeceği) kanunen belli edildiğine göre borçlunun mal varlığı değerini beyan etmekle yetinmesi, aynı zamanda 'ne surette ödeyeceğinin de beyanı' anlamına gelmektedir. Hal böyle iken gereksiz yere, ne surette ödeyeceğini, borçluya söylettirmeye çalışmanın bir anlamı yoktur. O nedenle bu kararın izah edilebilir ve savunulur bir tarafı yoktur. |
19-06-2004, 01:30 | #8 |
|
yorumlarınız için sağolun..
demek ki aklın yolu bir gerçekten ama, bu yolu bulamayanlara adaleti dağıtırken rastlamak çok zor geliyor.. Sn Ali'nin yorumu hakkında kararlar olduğunu okumuştum. Cezların şahsiliği nedeniyle; vekilin beyanından dolayı ceza verilmemesi gerekiyor.Y Yıllar önce ise; vekaletnamesinde malbeyanında bulunmaya yetkisi olmadığı için müvekkili için malbeyanı dilekçesi veren avukatın da bu dilekçesi yok sayılarak cezalandırılıyordu. Daha sonra; vekilin açıkça bu yetkiyi taşımasa bile vekaletnamesine dayanarak malbeyanı dilekçesi vermesi kabul gördü. çelişkiler bitmiyor.. Borca karşılık mal beyanı olarak gösterilen mal varlığından alacaklının bunu nasıl tahsil edeceği kanunen belirlidir. Lafzi yoruma sığınarak ve şekli bir suç olduğunu düşünerek, ayrıca borçlunun borcunu ne surette ödeyeceğini aramak hukuk değildir kanımca. nasrettin hoca fıkralarına dönüşecek beyanlar yazmamız gerekiyor sanırım 10 koyunum var, bahar gelecek,tel çitten geçerken yünleri kalacak onları ip yapıp satacağım borcumu o zaman ödeyeceğim gibi beyanlarda mı bulunacağız .. borcun ne surette ödeneceğini beyan ettirmek, mal beyanını aşmakta ve borçluyu icra memuru önünde "taahhütte" bulunmaya zorlamaktadır.. bir üstte verdiğim örnekde; maaşından başka malı vegliri olmayan öğretmen bunu beyamn ettikten sonra gerçekten de aylık 5 milyon taksitle borcumu ödeyeceğim deseydi, şekli unsuru oluşturmuş olacaktı. ama yine maaşının yasal kıstaslar içinde haczi yapılacaktı. işin acı yada gerçekten "ironik" yanı; hürriyeti bağlayıcı bir ceza verilirken, yargının adalet duygusu.. şekli ama saçma unsurları insan değeri ile karşılaştırdığı için.. sanırım bu yüzden, hakimin takdir yetkisinden çok takdir "yetisine" sahip olmaması, sn Tikici'nin ifadesini haklı hale getiriyor. "Türkiyede avukat olmak zor.." |
19-06-2004, 02:30 | #9 | |||||||||||||||||||
|
İsterseniz kanunun lafzı üzerinde duralım.
Bu hüküm benim kanaatime göre borçlunun lehine yorumlanması gereken bir ifade taşıyor. Şöyleki hüküm borçlunun borcu ne suretle ÖDEYEBİLECEĞİNDEN bahsediyor, ne şekilde ÖDEYECEĞİNDEN değil. Kanun koyucu benim kanaatime göre borçluyu köşeye sıkıştırmak istemiyor, tam tersine ona belirli seçenekler sunma imkanı tanımak istiyor. Buna dayanarak borçlunun belirli seçenekler getirme durumu söz konusu olabilir. Borçlu, borcumu şöyle yada böyle ödemek istiyorum diyebilir. Kanun koyucunun gayesi burada, borçluya alacaklısını veya alacaklılarını tatmin edebilmek için hangi olanakları olduğunu bildirmesini sağlamaktır. Böyle bir seçeneği olmayan, yani borcunu ödemekten aciz olan, borçludan mahkemenin "borcunu nasıl ödeyeceksin, bildir bakalım" demesi abes olur bence, çünkü bir seçenek yok. Bu seçeneksizliğini de borçlu, borcu ödemekten aciz olduğunu belirten mal beyanı ile kanıtlıyor zaten. Kanun "...buna nazaran borcunu ne suretle ÖDEYECEĞİNİ yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir", demiş olsa idi durum daha başka olurdu bence. Çünkü bu tanımlamada bir zorlayıcılık bir taahüt var, "ÖDEYEBİLECEĞİNDEN" olduğu gibi bir seçenek veya seçenekler yok. Bu mantıktan yola çıkarak İİK Madde 74 borçlunun lehine yorumlanması gereken bir hükümdür ve borçlunun lehine olan bir hükme riayetsizlikten borçlunun cezalandırılması yersizdir diye düşünüyorum. Eğer İİK Madde 74 belirttiğim gibi yorumlanmazsa ve mal beyanında bulunan borçlu borcunu nasıl "ödeyebileceğini" belirtmediği için cezalandırılırsa, kanunda bir çelişki var demektir. Diğer taraftan eğer bu hüküm benim anlattığım gibi yorumlanırsa, borçluyu cezalandıran mahkemede ve hakimde bir hata var demektir. "Mal beyanının" ve "borcun nasıl geriye ödeneceği" konusunun birbirinden bağımsız iki konu olduğunu belirtmekte bilmem fayda varmı? Sayın Ege, tam bunları yazarkan son mesajınızı gördüm, yazdıklarımı "sil yeni baştan" yapmamak için yazdıklarınızı görmedim kabul ediyorum. saygılarımla |
19-06-2004, 08:39 | #10 |
|
Mal beyaninda bulunmak zorunlulugunun temelinde alacakli ile borclu arasindaki borc iliskisi yatar.
Bilindigi gibi borc iliskisi yasadan yahut sözlesmeden kaynaklanir. Ve mutlaka para ve teminat borclarinda mal beyani söz konusu edilir. Baska bir ifade ile borcun konusu paradir. Her ne kadar mal beyaninda bulunma yükümlülügü bir davranis, yerine getirme yükümlülügü ise de, yükümlülüge neden temel olgu ekonomiktir. Mal beyaninda bulunmama sekli sucunun kaldirilarak, hapsen tazyik tercih edilmelidir düsüncesindeyim. Amac mal beyaninda bulunmayi saglamak ise, hapsen tazyik suretiyle bunun saglanmasi mümkündür. Borcunu ödemeyen kisi ile parasal iliskiye giren alacaklinin borc doguran islem sirasinda daha dikkatli olmasi gerekmez mi? |
25-06-2004, 13:26 | #11 | |||||||||||||||||||
|
Artık bu tartışmalara gerek kalmayacak. Zira mal beyanında bulunmayanlara hapis cezası verilmesi uygulamasının kaldırılması planlanıyor.
|
18-07-2004, 18:07 | #12 |
|
Daha önce aktardığım kanun değişliklerini öngören tasarının görüşülmesi sırasında verilen önergelerle değişlik yapılarak mal beyanında bulunmayanlara hapis cezası verilmesine son veren hüküm tasarıdan çıkarılmış ve tasarı bu şekliyle yasalaşmıştır. Bu nedenle mal beyanında bulunmayalara verilen hapis cezası uygulaması devam edecektir.
|
06-09-2004, 23:52 | #13 |
|
Mal beyanında bulunmamayı yaptırım altına alan 337. madde düzenlemesiin kaldırılmaması kanaatimce isabetli olmuştur. Yoksa elimizdeki önemli kozu da yitirmiş olacağız. Üzerine hiç bir mal varlığı olmayan ama istediğinde veya zorlandığında borcunu kapatabilecek kudrete sahip olan borçlular üzerinde güzel bir baskı aracıdır bu yol...Bence isabetli olmuştur.
konuya gelince, yargıtay kararlarına göre, bir şahsın devlet memuru olması mal beyanında bulunma yükümünü kaldırmaz. Yine bir yargıtay kararına göre, m.74 teki düzenleme cebri icranın etkin bir şekilde yürütülmesine ilişkin kamu otoritesidir. Bu beyanda bulunmayan kişi ise bu oyoriteye ters düştüğünden cezalandırlmaktadır. m.74, borçluya yasal bir yükümlülük getirmekte bu yükümlülüğe uyulmaması durumunda, ceza öngörmektedir. Sayın ege' nin belirtmiş olduğu durumda ise kanaatimce sadece mal beyanı olarak devlet memuru maaşının olduğu belirtilmiş ve gerçekten başka mal varlığı da yoksa, maaşın haciz oranı yasal olarak belirlendiği için borcunu ne surette ödeyebileceğini ayriyeten belirtilmesi gerekmemektedir, çünkü bunun ötesinde yasal bir düzenleme borçlunun mezkur iradesini açıklamaktadır. ancak başka mal varlığı varsa, hakikate aykırı beyanda bulunmak olur ki bu durum 337. maddenin kapsamı dışına çıkar. Diğer bir ihtimalde ise eğer maaş ile birlikte başka menkul veya g.menkul mallar da beyana eklenmişse,yargıtay kararlarında da sıkça belirtldiği üzere, belirtilen malların değerleri mercii tarafından araştırılmalı ve bu inceleme sonucuna göre borca yetecek değerde olduğu kanaati hasıl olursa, mal beyanının usule uygun olduğu kabul edilerek beraat kararı verilmelidir. Ancak yapılan inceleme sonucunda borca yetmeyecek değerde olduğu kanaati hasıl olursa bu takdirde brçlunun m74 gereği borcunu ne surette ödeyebilceğini belirtmesi kanunun emredici hükmü gereğidir. Çünkü m.74' te "veya" bağlacı değil " ve " bağlacı kullanarak devamla "borcunu ne surette ödeyebileceği" hükmüne yer vermiştir. Bu nedenle borca yetmeyecek surette mal beyanında bulunan borçlu hakkında UUMBB nedeni ile 337.madde ile cezalandırması kanaatimce doğru olacaktır. Bu gibi sonuçlarla karşılaşmamak amacıyla, mal beyanı dilekçesine, yerine getirilemeyeceği bilinse dahi atiye ilişkin bir ödeme planı sunulmasında fayda vardır. Çünkü m74 düzenlemesi şekli bir düzenlemedir. Diğer yandan akla şu gelecektir. Borçlunun mal beyanında sunduğu ödeme planı, İİK' da düzenlenen tam bir taahhüt değildir. Çünkü Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, taahhüdün icra memurunun huzurunda borçlunun borcun tamamını taahhüt ettiği tarihteki ferileri ile kesin surette hesaplanmalı ve ödeyeceğini, hukuki ve cezai sorumluluklarını anladığını belirtmeli, gerekli ihtarat yapılmalı, alacaklının da bu taahhüdü kabul ettiğini beyan ederek bir tutanak halinde imzalanmalıdır. Bunlardan biri eksik olursa Taahüdü ihlal de oluşmaz.. Hasılı durum böyle arkadaşlar...Katkıda bulunabilmişsem ne mutlu.. saygılar... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Bir Delinin Mal Beyanı | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 7 | 31-10-2012 06:39 |
mal beyanı şikayeti | katrin | Meslektaşların Soruları | 12 | 05-05-2007 20:42 |
Avukatın Yalan Beyanı | Ameno | Hukuk Soruları Arşivi | 8 | 28-04-2004 15:39 |
Mal Beyanı | YEŞİL | Meslektaşların Soruları | 1 | 29-03-2002 23:42 |
Mal Beyanı | dilfuze | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 02-03-2002 11:02 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |