11-08-2006, 09:24 | #1 |
|
Milletvekili Seçilme Yeterliliği Yeterli mi?
B. Milletvekili seçilme yeterliliği
AY md 76.– "Otuz yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir. (Değişik : 27.12.2002 - 4777/1 md.) En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar, kamu hizmetinden yasaklılar, taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar; zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler. Hâkimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı Kuvvetler mensupları, görevlerinden çekilmedikçe, aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler." Görüldüğü gibi anayasamız milletvekili seçilebilmek için tek bir eğitim ölçütü koymuş; ilkokul mezunu olmak. Bu durum beni oldukça düşündürüyor açıkcası. Benim vekilim olabilecek,ülkeyi yönetecek insanlar anayasa nedir, yasa nasıl yapılır, Anayasa Mahkemesi'nin konumu nedir,Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan hakları nelerdir bu tür temel bilgilere sahip olmalılar bence. Sadece Hukuk okumuş olanlar milletvekili olsun demek tabii ki doğru değil, adaleti sağlamayı kendime meslek edinmişken böyle bir eşitsizliği savunmam mümkün değil zaten. Ancak en azından artık milletvekili olmak için yüksek okul şartı aranması gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizde eğitim durumuna baktığımız zaman yüksekokul mezunlarının ülke nüfusuna oranı % 29.8,lise mezunu %31.4,ortaokul %10.7,ilkokul % 18.6,okul bitirmemiş %4.4,yüksek lisans doktora mezunları ise %5.Şimdi bu verileri incelediğimizde ülkemizde en yüksek oran yüksekokul mezunu+yüksek lisans doktora mezunları %34.8 bu azımsanacak bir oran değil. İlkokulda sadece okuma-yazma, sayılar gigi temel bilgiler öğretiliyor. Oysa ki günümüzde yapılan en acımasız savaşlardan tutun da( İsrail-Lübnan orantılı kuvvet kullanma hakkı!) en doğal müdahelelere kadar (Türkiye'nin GKRC'yi tanımaması) her şey hukuka dayandırılıyor. Bu sorun nasıl aşılabilir,nasıl bir düzenleme yapılabilir, diğer ülkelerde milletvekili seçilmek için eğitim şartı nedir bilmiyorum ama ilkokul mezunluğu şartı benim gözüme çok yetersiz gözüküyor... |
11-08-2006, 16:49 | #2 |
|
Bildiğim kadarı ile, şuan mecliste bulunan vekillerin hepsi üniversite mezunu, ancak bu durum benide rahatsız ediyor...
Mesela benim büronun arka sokağında, kırtasiyecilikle uğraşan, Musa Bey var, ortaokuldan terk, Türk siyasetini, Türk Toplumunu çok iyi biliyor, çok dürüst ve mert biri... Keşke milletvekili olsaydı!!! Vekiller toplumun aynasıdır, bunların içinde, fakirlikten gelende olmalı, gecekondududa büyüyende, bunların içinde okuyamamanın acısını yüreğinde hisseden vekilde olmalı... Sonuç sizin istediğiniz gibi, tüm vekillerimiz üniversite mezunu ama ben hala mutlu değilim! |
14-08-2006, 10:23 | #3 |
|
sayın selimbalku özür dilerim ancak yanlış biliyorsunuz
meclisimizde üniversite mezunu olmayan bir çok vekil var bence anaysamızın bu maddesindeki en büyük kusurlardan birisi budur. her vekil adayına üniversite bitirme zorunluluğu getirilmelidir. ve bir eksiklikte şu sıralar çok tartışılan seçilme yaşı. 30 yaş olan sınır bence hemen 25e belkide daha aşağılara çekilmelidir... |
14-08-2006, 10:54 | #4 |
|
www.tbmm.gov.tr adresine göre bu dönem milletvekillerinin büyük çoğunluğu üniversite mezunu, üniversite mezunu olmayanlarınsa şirket yöneticiliği gibi ünvanları var.
Sayın selimbalku'nun yazdıklarını çok iyi anlıyorum, ancak artık ülke yönetiminin uzmanlık gerektiren bir meslek olduğunu düşünüyorum. Kıbrıs konusunda bir karar verilecekse, sınır ötesi operasyona karar verilecekse, yabancılara mülk satılacakasa bu konuların tarihteki yerini ya da diğer ülkelerdeki uygulamalarını bilen kişilerin buna karar vermesi gerekmez mi? Avukatlık,hakimlik,savcılık da çok yüce meslekler, adalet gibi büyük bir değer hakimlere, savcılara, avukatlara emanet ediliyor.Bu meslekleri ifa edenler toplumun çeşitli tabakalarından gelmiş olabilir, yokluğu bilen kişiler olabilir, okumanın zorluğunu bilen kişiler olabilir hatta böyle olması adaletin sağlanması açısından daha faydalı olur. Ancak yine de hakim,savcı, avukat olacaklara hukuk fakültesi bitirme zorunluluğu getirilmişitr. Neden? Bu mesleğin özel bilgi gerektirmesi, bu bilgiler olmadan mesleğin amacının gerçekleşmesinin mümkün olmaması nedeniyle. Yasaların uygulayıcıları avukatlar,hakimler,savcılar için bile üniversite bitirme şartı aranırken, bu yasaları oluşturanlar için sadece ilkokul bitirme şartı aranması biraz çelişkili değil mi? |
14-08-2006, 11:51 | #5 |
|
tamemen katılıyorum.
devlet yönetimi, kanun yapımı vs. işleri yapmak gerçekten büyük bilgi birikimi ister. |
14-08-2006, 12:21 | #6 |
|
Milletvekillerinin sadece yüksekokul bitirenler arasından seçilmesi bence doğru bir yaklaşım değil. Sayın Balkunun belirttiği gibi üniversite okumayıp da okuyanlardan daha iyi bilgi sahibi olanlar, yöneticilik yeteneği çok daha iyi olanlar var. Kaldı ki millet, vekilini kendi kriterlerine göre belirlemelidir. Bu nedenle seçilme şartlarının minimum düzeyde tutulması demokrasiye daha uygun bir yaklaşım olur bence.
Devlet politikalarının belirlenmesinde bürokratların sahip olduğu etki dikkate alındığında "akraba, eş-dost bürokratların" yerine daha nitelikli bürokratların göreve getirilmesi için özel şartlar getirilse daha iyi olur. Sonuç olarak millet, vekilini seçerken geniş bir alanda hareket edebilmelidir. Vekil ise görevini yaparken en etkili kişilerle çalışmalıdır. Kaldı ki mevcut sistem içerisinde genel başkanın etkin rolü düşünüldüğünde milletvekillerinin sahip olduğu özelliklerin pek bir değeri yok. Seçilme şartlarından önce başka konulara çözüm bulunması ilk adım için daha uygun olsa gerek. Bu arada seçilme yaşının 25e indirilmesi için çalışmalar var. Önümüzdeki seçime kadar yasal düzenlemelerin bitirilmesi amaçlanıyor. |
14-08-2006, 13:15 | #7 |
|
@enginozogul
"Kaldı ki mevcut sistem içerisinde genel başkanın etkin rolü düşünüldüğünde milletvekillerinin sahip olduğu özelliklerin pek bir değeri yok. Seçilme şartlarından önce başka konulara çözüm bulunması ilk adım için daha uygun olsa gerek" % 100 katılıyorum Kimin ne oldugu değil nasıl hareket ettiği önemli . |
14-08-2006, 15:51 | #8 |
|
Akıl Yaşta Değil Baştadır.
Bence bizleri temsil edenlerin yaşı değil, çalışmaları önemli. Yeterlilik sahibi olmaları gerekir. Mülkün temelini oluşturan adalet için yasalar yapanların yaptıkları işin ciddiyetinde olmaları gerekir. Milletvekilliği sadece elini kaldırıp indiren biri olmamalı, ayrıca vekillerin toplumun eğilimlerini, örf adatlerini ahlaki değerlerini iyi bilmeleri gerekir.
Seçilme yaşının düşürülmesi sadece şekli bir değişiklik olur, önemli olan seçilenin yaşı değil, kalitesidir. |
15-08-2006, 02:04 | #9 |
|
Avrupa’da ‘seçme ve seçilme hakkı’ üzerindeki tartışmaların en hızlı dönemi 18.ci yüzyıldın sonu ve 20.ci yüzyılın başlarına rastlar.Genel seçme ve seçilme hakkının elde edilmesini, işçi sınıfının politika sahnesinde boy göstermesinin bir başlangıcı veya sonucu olarak görmek mümkündür desem abartma olmaz gibime geliyor.
Günümüzden 2500 sene öncesine gidersek, dünyanın en eski demokrasilerinden sayılan Yunan Şehirlerin’de kölelerin ve kadınların seçme ve seçilme haklarının olmadığını görürüz. Çağımızda bile seçme ve seçilme hakkından yoksun birçok gruplar var. Belirli gruplara seçme ve seçilme hakkının verilmeyişinin iki gerekçesi var genelde; 1. Bu kişiler eğitimsizliklerinden dolayı mantıklı bir politik düşünce üretemezler, 2. Özellikle yabancılara memleket problemlerini ilgilendiren konularda güvenilmez. Bir devletin toprakları üzerinde yaşayan geniş tabakalara seçme ve seçilme hakkının verilmesi, o devletin demokratikleşmesi ile orantılı olarak gelişmiştir. Vatandaşlık bağı, Soyluluk, Yaşlı veya genç olmak, mal mülk sahibi olmak, ödenen vergi miktarı, alınan eğitim belirli gruplara seçme ve seçilme hakkının verilmesinde rol oynayan etkenlerdir. Dünyanın birçok ülkesi kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermiş durumdadır. Buna rağmen kadınların bu haklardan yoksun olduğu ülkeler halen vardır. Bunların en başında Suudi Arabistan geliyor. Lübnan’da sınırlı bir hak var. Seçilmek için kadının belirli bir eğitim seviyesinde olması gerekiyor. Avusturya, Almanya ve İsviçre’de seçme ve seçilme hakkı: Avusturya: Avusturyada seçme hakkı olanın seçilme hakkıda var, genel seçme ve seçilme hakkı için kişinin 19 yaşını doldurması gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı için 35. yaşın doldurulması seçilme koşulu olarak aranıyor. Almanya: Alman Anayasasına göre Devletin Egemenliğinin Kaynağı Halk’tır. Halk bu hakkını seçtiği yasama organı vasıtasıyla, yürütme ve yargı organları vasıtasıyla kullanır. Seçme ve seçilme yaşı yasal ergenlik yaşı olan 18 dir. Hessen Eyaleti seçilmek için 21 yaş koşulunu istiyor. Cumhurbaşkanı olarak seçilmek için 40 yaş koşulu var. İsviçre:İsviçre’de erkekler için genel seçme ve seçilme hakkı 1848 senesinden beri var. Seçmenin ve seçilenin 18 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı 1971 senesinde verildi. Türkiye: 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasasısının 76. cı Maddesi 30 yaşını dolduran her Türkün milletvekili seçilebileçeğini belirtiyor. Aynı Madde milletvekili seçilemiyeceklerin bir listesini veriyor. Listenin en başında "En az ilkokul mezunu olmayanlar" var. 1924 ve 1961 Anayasaları "Türkçe okuyup yazmak bilmeyenler milletvekili seçilemezler" hükmüne yer veriyordu. 'Türkçe bilmek' koşulunun yerine 'En az ilkoul mezunu olmak' koşulunu getirmek bir ilerleme mi, yoksa bir gerileme mi? Sonuç: ■ Anayasa’mızın getirdiği kısıtlamayı, görebildiğim kadarı ile, diğer hiç bir ülkenin anayasası getirmiyor, ■ İlkokulu bitirmiş olma koşulu, ilkokulu olmayan kırsal bölgelerden gelen ve ilkokula gitme şansı bile olmayan kişiler bakımından bir eşitsizliğe yol açıyor. Bu ayırımcılık en fazla kadınlar için söz konusu, çünkü kırsal bölgelerden gelenlerin çoğu okul yüzü bile görmemiştir. ■ Aslında 'İlokulu bitirmeyen milletvekili olamaz' demek bile bir ayırımcılık ve eşitsizliktir. ■ Milletvekilinin görevi meclise gidip kanun metni hazırlamak değildir. Bu türden metinler genelde bakanlık bürokratları tarafından hazırlanır. ■ Milletvekillerinin çoğunun yaptığı veya yapması gereken geldiği bölgenin problemlerini, dertlerini meclise taşıyıp çözüm yolları aramaktır. Örneğin fındık üreticisi. Problemlerin içinden gelen onları bizzat yaşamış olan kişi, gerektiğinde daha faydalı çözümler getirebilir. ■ Problemlerin çözümünde, konumuzu göz önünde bulundurursak, kanun yapımında kanun yapma tekniğindeki teorik bilgi kadar, problemlere vakıf olmak’ta önemlidir. ■ Meclis uzmanlaşsın düşüncesi çoğunlukla belirli bir zümrenin veya sınıfın hakimiyetine götürür ve demokrasinin sonudur. Saygılarımla |
15-08-2006, 12:20 | #10 |
|
peki ilkokul kıstasını bir ayrımcılık olarak kabul ettiğimizi varsayalım.peki bu durumda hangi kriterlerde insanlar m.vekili olacak.
-ufak bir öğrenim şartını bile arka plana alırsak kimler vekil olacak ülkemize? -anayasamızın getirdiği kısıtlama diyorsunuz. -unutmayınız ki Türkiye'de yaşıyorsunuz. -mevzu bahis olan diğer ülkelerde okur-yazar oranı %100. ya ülkemizde? -antepten bir aşiret resisinin sırf parası ve bir tebaası var diye m.vekili seçilmesini sağlamak uygun mudur? eğer m.vekilleri yüksekokul mezunları arasından seçilirse emin olun ki kararlar daha sağlıklı alınacaktır. |
15-08-2006, 17:27 | #11 |
|
Vekillik ilişkisi güven ilişkisidir. Kimin kimi vekil tayin edeceğine başkaları karar verirse demokrasiden sapma olur. Seçenekler mümkün olduğu ölçüde geniş tutulmalıdır. Seçme hakkına sahip olan vatandaş aşiret resini vekil olarak görmek istiyorsa onu seçer. Bir başkasının tercihini doğru ya da yanlış diye değerlendirmek hiç doğru değil. Asgari şartlar milletvekilinin tüm ülke vatandaşını temsil etmesi nedeniyle tabii ki gereklidir ama şartlar çoğaltılmamalıdır. Yüksekokul mezunu ilkokul-lise mezunundan daha sağlıklı karar verir demek hiç de gerçekçi değil.
|
15-08-2006, 18:35 | #12 |
|
Unutmayın ki vekil bulunduğu bölgenin değil tüm ülkenin temsilcisi oluyor.
O yüzden seilecek kişi sadece bulunduğu bölgede deil ülke genelinde en azından genel-geçer bir deneyim, bilgi kapasitesine sahip olmalıdır. Ayrıca yüksekokul mezunu; ilkokul-lise <en azından ilkokul> mezunundan (istisnalar hariç) daha sağlıklı kararlar verir. Bence bu yadsınamaz bir gerçektir... |
15-08-2006, 19:37 | #13 |
|
Anayasamızda milletvekili seçilmek için aranan şartlar bence doğrudur. Çünkü sonuçta milletvekillerini halk seçmektedir. Halk da dilediği adayı seçebilir.
bence 'ülke yönetiminden ünversite mezunları daha iyi anlar' gibi bir yaklaşım da yanlıştır. Çünkü bu bir kişisel yetenek meselesidir. Herkesin milletvekili adayı olma hakkı olmalıdır. Ayrıca böyle bir sınırlama da eşitlik ilkesine aykırı olur. Mecliste çeşitlilik de olmalıdır. Yani örneğin esnaf kesiminden ,çiftçi kesiminden üyeler olmalıdır.Meclis bir anlamda halkın yansıması olmalıdır. |
15-08-2006, 20:02 | #14 |
|
Sayın Tozoğlu;
Oluyor mu sizce peki? Bu ülkede genelde halkı temsil eden değil parası olan vekil oluyor. Ayrıca öğretin durumunun bir kıstas olmadığını düşünün. O meclis ki içinden başbakanlar, bakanlar çıkacak.İlkokul mezunu bir dışişleri Bakanı mı daha yetkindir yoksa yüksekokul mezunu mu? Ayrıca eşitlikten bahsetmişsiniz.Eğer eşitliklikten bahsediyorsanızda C.başkanı seçilme kriterlerine gözatmanızı tavsiye ederim. Devletin yönetim kademelerinde bence eşlitlikten söz edilmemeli; kim daha yetkin kim daha deneyimli ise o kullanılmalıdır. V ben hala sözümün arkasındayım; Bir yüksekokul mezunu (istisnalar hariç); bir lise veya bie ilköğretim mezunundan daha yetkindir... |
15-08-2006, 20:24 | #15 |
|
Tüm vatandaşların temsil edilmesi olgusundan hareket edilerek seçilme şartlarının ağırlaştırılmasını istemek anlamsız. Temel problem seçmenin iradesini dilediği gibi kullanabilmesine imkan verip vermemektir.
Siz üniversite mezununun daha yetkin olduğunu düşünüyorsunuz ben kırtasiyeci Musa Beyin. Siz üniversite mezunu adaya oy verirsiniz ben Musa Beye. Bana sen Musa Beyi seçemezsin demek demokratik bir yaklaşım mıdır yoksa başka birşey mi? Yadsınamaz gerçeklerinizi gözden geçirseniz iyi edersiniz. Yoksa yarın bir gün üniversiteyi bitirdiğinizde sizden daha doğru karar veren bir ilkokul mezunu görürseniz mutsuz olursunuz. Zekayı, temsil ve yönetim kabiliyetini belirleyen şey diploma değildir. |
15-08-2006, 20:30 | #16 |
|
Sayın Özogul;
Dediklerinizin doğruluğunu kabul edelim. Peki o zaman neden C.Başkanlığında aranan kriterlerden biri yüksek öğrenim kriteridir. Neden sizin kırtasiyeci Musa Bey C.Başkanı olamıyor.Bu ona haksızlık değil mi. Başbakan ile C.Başkanı arasında çok büyük farklar mı var. Bence yönetim açısından baktığımızda C.Başbakanı daha pasif kalıyor. E; peki bu durumda pasif karaktere yükseköğrenim şartı getiriliyor da; aktif karakter niye ilkokul mezunu kalmakla yetiniyor? Bu bir çelişki değil midir? |
15-08-2006, 20:50 | #17 |
|
Sayın oguzhand0
sizi haklı buluyorum Cumhurbaşkanı seçilme kriterleri arasında Üniversite mezunu olmak gibi bir şartın varlığıgerçekten yanlıştır. Yani bu ülkede isteyen Cumhurbakanlığı için aday olmalıdır. Ve Cumhurbaşkanını seçen meclis de adaylar arasından bu iş için en uygun olanını belirleyip Cumhurbaşkanı seçsin. Yani yönetim işini ancak Üniversite mezunları iyi yapar gibi bir anlayış bence yanlıştır. Saygılarla... |
15-08-2006, 20:55 | #18 |
|
Sayın Tozoğlu;
Lütfen yapmayın.Olur mu öyle şey.YÜksel okul bitirmemiş bir şahsın C.başkanı olması nasıl doğru olabilir.Günümüzde üniversite tahsili görmemiş birinin; uluslararası ekonomi, ticaret, ulusal reformlar vs. konularda yetkin olabileceğini mi düşünüyorsunuz. Sizde bilirsiniz ki; yukarıda bahsettiğim konular kıraathane de konuşulan memelketi kurtarma konularından daha değişik konulardır. En basitiyle askeri alanda, diplomasi ve bürokrasi alanında, uluslararası ilişkilerde bir bilgisi deneyimi olmayan bir şahsın vekillik, başbakanlık, c.başkanlığı yapması uygun mudur? |
15-08-2006, 21:11 | #19 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sn. enginozoğul'a katılıyorum sn. oguzhand0
Anayasa'yı dikkatli incelerseniz Cumhurbaşkanlığı bir temsil makamıdır ve Yürütmenin başıdır. Ancak yürütmenin başı olması yürütmenin tercih yetksini tek başına kullanacağı (Başkanlık Sistemi) anlamına gelmez. Bizdeki sisteme göre Cumhurbaşkanı yürütmenin başı sıfatıyla yasamanın ve yürütmenin faaliyetlerini denetleme görevi ağır basmaktadır.
Öte yandan Başbakan;
|
15-08-2006, 21:13 | #20 |
|
Sayın Can Doğanel; gerekçeli cevabınız için teşekkür ediyorum...
|
15-08-2006, 21:52 | #21 |
|
Sayın Oğuzhand0
Düşüncelerinizdehaklı olabilirsiniz ama bunu adaylığı engelleyerek yapamazsınız.Sonuçta milletvekillerini halk,cumhurbaşkanını da milletvekilleri seçtiğine göre milletvekilleri cumhurbaşkanıı seçerken onun niteliğine ve kariyerine göre karar verecektir. Lütfen adaylığı engellemek yoluna gitmeyelim.Herkes aday olsun kararı halk ve meclis versin. |
15-08-2006, 23:52 | #22 |
|
Konuyla ilgili Sayın Doğanel gerekli açıklamayı yapmış. Cumhurbaşkanı devleti temsil eder. Bu nedenle seçilme kriterleri bakımından milletvekili ile eşdeğer düşünülemez.
|
15-08-2006, 23:53 | #23 | |||||||||||||||||||
|
Tartışma bayağı canlanmış dünden bugüne. Özellikle öğrenci arkadaşlarımızın bu türden tartışmalara katılmasını önemli buluyorum. Buna rağmen bir gözlemime ve kritik bir noktaya değinmeden geçemiyeceğim; tartışmayı objektif ve hislere dayanmıyan bir şekilde sürdürmek hem kendilerine hem de siteye büyük faydalar sağlar.
Liseyi bile bitiremiyen bir Başbakan Yardımcısı: Joseph (Joschka) Martin Fischer doğum tarihi 12. Nisan 1948 Mart 1965: Liseyi 10.cu sınıftan terk 1966 Bir oyuncakçı dükkanında satıcılık 1971 Opel’de işçilik 1976-1981 Makina fakbrikasında işçilik ve taksi soförlüğü 1983-1985 Federal Meclis’te Milletvekili 1985-1987 Hessen Eyaletinde Çevre ve Enerji Bakanı. Bakanlık Yemini’ni lastik ayakkabı, jeans ve spor ceketle yaptığı için dikkatleri üzerine çekiyor. 1991 Hessen Eyaletinin Çevre ve Enerji Bakanı ve Eyaletin Başbakan Yardımcısı. 1998 Federal Almanyanın Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı. Demek ki fırsat verildiğinde Liseyi bile bitiremiyen bir kişi politik kariyer yapabiliyor. Başka ülkelerde olan veya olabilen şeylerin Türkiy'de olmaması için bir sebep göremiyorum. Türkiye'de yaşıyan insanların bu gibi konularda başka ülkelerde yaşıyan insanlardan bir farkı mı var sizce? Başka ülkelerde bundan yüz yüzelli sene önce verilen hakların günümüz Türkiyesinde verilmemesinin ne gibi sakıncaları olabilir? O ülkelerde seçilme hakkı verildiği zaman, okuma yazma oranı belkide yüzde elli bile değildi. O zamanlar şimdikilere benzer, herkesin gidebileceği okullar bile yoktu Avrupada. Sağlıklı karar verebilme yeteneğinin eğitimle geliştiğini hangi bilimsel araştırmaya dayandırıyorsunuz? Not: Milletvekili Yeterliliği konusu tartışılırken, milletvekillerini seçenlerin yeterli olup olmadıkları konusunu unutmamak gerekir. Tartışılacak en önemli konu seçmen konusu bence, çünkü yeterli olmayan milletvekilini seçmen seçiyor. O zaman sormamız gereken soru şu: Mademki seçmene en büyük ödev düşüyor, o seçmenin seçim yapabilecek yeteneğe sahip olması gerekir. Bu yetenek yoksa sıhhatli bir seçim yapamaz. Sıhhatli bir seçim yapabilmesi için seçmenin hangi okulu bitirmesi gerekir sizce? Saygılarımla |
16-08-2006, 00:07 | #24 |
|
Osmanlının son yıllarında bile m.vekilliği için aranan şartlardan biri okuma yazma idi.
Yukarda örnek vermişsiniz. Tamam ancak ya bu seçilen ilkokul mezunu kişi Başbakan yada Dışişleri bakanı olursa. Yabancı Dil yada diplomasi bilmeyen bir Bakan ? Olamaz mı olur? Olamayacağı nerede yazıyor. Bu riski almaya değer mi? Ben bunu soruyorum... |
16-08-2006, 00:17 | #25 |
|
Bu durumda bir de ek olarak yabancı dil+diplomasi bilgisi arayacağız gibi gözüküyor.
Ben de üniversite mezunuyum. Diplomatik görüşme yapabilecek kadar yabancı dil bilmediğim gibi dış politika konusunda da sizi tatmin edebilecek bilgim yok. Ben milletvekili olma şansımı yitirdim. Yabancı dil bilen, üniversite mezunu, iç ve dış politika konusunda deneyimli, yöneticilik ve temsil yeteneği yüksek, kendisinin görevlendirilmesi ihtimaline binaen diğer tüm bakanlıkların iştigal konuları hakkında bilgisi olan ve tüm bunlar yetmez seçmenin oyunu alabilecek milletvekilleri ararsak 550 kişilik meclis dolmayabilir. |
16-08-2006, 00:20 | #26 |
|
Peki Sayın Özgül yukarıda mevzu bahis ettiğimiz meclis ideal değil mi sizce? Ben sadece ideali söyledim. 70 Milyonu temsil etmek takdir edersiniz ki kolay olmamalı... Konunun 2. mesajında kırtasiyeci Musa Beyden bahsedilmiş. Sizce Lübnan'a asker yollama kararını yada Kıbrıs AB vs. gibi konuların kararlarını Musa Bey mi alsın yoksa yukarda tarif ettiğiniz kişilermi? |
16-08-2006, 00:34 | #27 |
|
Yukarıdaki özelliklere sahip 550 arkadaş bulursan ben senin bu çaban için oy veririm
Bu konulardaki kararları milletvekillerinin bizatihi kendilerinin aldığını düşündüğün için hata ediyorsun. Bu ülkede bakanların başbakanların danışmanlar var gerçekten danışılanları uzman kişilerden seçiliyor. Eski vezirler gibi Bu karar süreçlerinde en etkili rol onların. Tabi akraba-eş dost bürokratlar da var ama onlar azınlıkta |
16-08-2006, 00:37 | #28 |
|
Soğuk ve mesafeli, karnında kırk tilki dolaşan yabancı dil bilen diplomattansa halkın içinden gelen Musa bey Lübnana asker gönderme konusunda daha sağlıklı ve insancıl karar verebilir belki de...
|
16-08-2006, 00:42 | #29 |
|
Sn. Özgül o zaman siyasi partiler kanununda bi değişiklik yapabiliriz.Sanırım bu uygun olur.Çünkü son mesajında çok haklısın.Vekillerimiz bağımsız değil parti başkanlarına bağımlı hareket ediyorlar.O zaman parti başkanlarını bilgilendirip deneyimlendirmek daha etkili olacaktır. Evet duruuma uygun olabilecek birşey. Anayasa madde 76 ve Siyasi Partiler Kanunu madde 15'de uygun değişiklikler yapılmalı ve siyasi parti başkanının "daha yetkin olması amacıyla" yüksekokul bitirme zorunluluğu getirilmelidir. Parti Genel Başkanı dışındaki m.vekillerinin ise seçilme şartlarına dokunulmamalıdır. Biraz uğraştırıcı oldu ancak bence diğer fikrime ve sizin fikirlerinize uygun bir alternatif olabilir... |
16-08-2006, 00:46 | #30 |
|
Ancak Sayın Doğanel;
Ülke strateji, plan ve programlarında insancıl kararlardan ziyade ülke menfaatine kararlar verilmesi daha sağlıklı değil midir? Tabii ki karnında kırk tilki dolaşan vekillerin iyi bir fikir olduğunu söylemiyorum. Ama bence sağlıklı düşünen ulusal politikaya uygun hareket eden, stratejik hesaplamalar yapan kişi, insancıl düşünenden daha hayırlı kararlar alabilecektir... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
A.Ş'te Yönetim Kurulu Seçilme Şartları | MGDurbin | Meslektaşların Soruları | 2 | 20-11-2008 16:17 |
Milletvekili Dokunulmazlığı! anket! | sbudak | Hukuk Sohbetleri | 22 | 05-02-2007 11:44 |
Milletvekili Muğla'da gömü ararken yakalandı | Kavaz | Hukuk Haberleri | 0 | 28-12-2006 07:33 |
Sayın Milletvekili | Av. Hulusi Metin | Hukuk Sohbetleri | 0 | 16-11-2002 00:11 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |