09-03-2007, 11:50 | #91 |
|
bir yelkenliyle engin ummanlarda tek başıma rüzgarlarla savaşıyor gibiyim..kara çok uzaklarda bir yerlerde..sisler her şeyi görmeme engel oluyor..belki de yanlış ufuklarda gözlerim..bilmiyorum...yine de serin fırtınalara göğüs gerebiliyorum.taze bir okyanus havası ciğerlerime işliyor..işte bunu seviyorum..umudum var hala..her ne kadar umudu tanımlayamasam da..bunun adına umut derler sanırım insanlar...yorgunum evet...sinsi bir korku dolanıyor ayak ucumdan omzuma kadar sarınıyorum..titriyorum...her şey anlamlanmaya başlıyor..sadece bekliyorum...
|
09-03-2007, 13:37 | #92 |
|
yalvarırım gidin başımdan..aç kargalar...bıkmadınız mı beni binlerce parçaya bölmekten..sindirmekten..yalvarırım el çekin hayallerimden...kullanılıp atıldım bir kenara..ve yine yenilgileri yazdınız hesabıma..nolur gidin de inanayım dostluklara...
|
09-03-2007, 13:46 | #93 | |||||||||||||||||||
|
Çünkü, tam size göre diyebilirim. |
09-03-2007, 13:47 | #94 |
|
bir dostluğun bedeli 100YTL imiş bunu öğrendim...100YTL verdikten sonra en yakın ilgiler,gülücükler,beraber vakit geçirmeler...sahte de olsa güzel...hesap kapatıldı..yapayalnız da dolaşabilirdim sokaklarda...üşüsem ceplerim yeterdi bana...gözyaşlarımı silmeye ellerim muktedirdi ...ucuz mendillerinize ihtiyacım yoktu...sözleriniz,ah hepsi ucuz bir senaryoda basit repliklermiş..'canım' dediniz..canınızın bedeli 100YTL imiş...bedeli ödedim...ve gittiniz..dostluğunuz çok ucuzmuş..bunu öğrendim...ve kaç dostluğu daha banka hesabıma ekleyeceğim bilmiyorum...siyaha boyadım her şeyi...iki boyutlu dostlar edindim..sitem ettiniz..belki de size vereceğim ücretten kaygılıydınız..her şeyi kara borsada satılığa çıkardınız...paramı sevdiniz...bir insana 100 YTL için tahammül ettiniz...bense kendimi koydum ortaya..siz ise bir kredi kartının ekstresinde adınızı yazdırdınız..her şeyi koydunuz ucuzluğa...oysa ki çok pahalıydınız..bedelinizi ölçemezdim.ama bedelinizi siz kendiniz belirlediniz:100YTL...
|
09-03-2007, 13:54 | #95 |
|
100 ytl hesap mı ödedin bir yerlerde?
|
09-03-2007, 14:44 | #96 |
|
yalandan bir doğum günü...bir masa,plastik ve küflü bardaklar...kurulan bir tezgah..birkaç mum...karanlıkta süzülen bakışlar...odaya girdiğinde patlayan alkışlar...gülüşler kahkalar..acımasız espriler...masaya yatırılan insan profilleri...alaylar...hayasızca cebine giren eller şimdi avuçlarında...yavaş yavaş lambalar yakılıyor..görüyorsun maskeler düşmüş...ve şu sözle irkiliyorsun:iyi ki doğdun! tarih 5 mart idi...ve birkaç gün sonra...9 mart...dostlar gitmiş...birkaç gün önce herkesin sana sımsıkı sarıldığı ve kahkaların çınladığı duvarların bulunduğu oda şimdi suskunluğa boğuluyor..öpülen yanaklarından sıcak yaşlar dökülüyor..başını iki ellerinin arasına almış düşünüyorsun...ve ceplerine bakıyorsun -bomboş...işte o zaman anlıyorsun...yeni dostluklar için yeterli bakiyen kalmamış...gülüyorsun...karmaşıklığın tadına varıyorsun..yapayalnız yürüyeceğin sokaklar çıkıyor karşına...içinden bir şarkı söylüyorsun...:
hangi gün hangi an üzülsem ağlasam halime güldünüz ne yapsam ne etsem olmadı anlayan aşkı çok gördünüz hangi gün hangi an bir omuz arasam uzakta oldunuz ne yapsam ne etsem olmadı anlayan dostluğu çok gördünüz çekilin yanımdan, gelmeyin üstüme, iyi gün dostlarım, tutmayın elimden... (*şebnem ferah) ve bu şarkıyı söyleyerek yürüdüğünde anlıyorsun ki yalnız değilsin...birileri daha bir kenarlara atılmış..kavşaklar değişti..engebeli bir yol daha seni bekliyor..ama yalnız yürünemez biliyorsun..bu yüzden refakatinde Gerçek İyi Dostların Olmasını diliyorsun...ve bir sayfayı kapatıp diğerine geçiyorsun..maceralar hiç bitmiyor... |
09-03-2007, 17:11 | #97 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
inanır mısın, yalnız da değilsin; kendinle yürü.
gelen-gidenlere kapı herzaman açık.
Sevgi, Saygı, |
10-03-2007, 00:55 | #98 |
|
hayat karşısında bir-sıfır öndesin Syn. Çitlenbik, hayat savunmaya geçmiş, yaz yazabi
......yaz yazabildiğin kadar, hayatın üstüne üstüne at şutlarını bakalım tutabilecek mi, gerisi senin yani.
SAYGILAR VE SEVGİLER (Her şey olabilirsiniz, ama sanatçı olmak farklı şey kardeşim ya..sanatçılık hayatı ilk önde götürme işidir yani.) |
10-03-2007, 21:29 | #99 |
|
Şahin,Arkadaşım,Adımlarımızı Attık Yine Karanlık Bir Kapının Eşiğine Gelebilirim.Yalnız Yürürsem O Vakit Uçurumun Kenarında Başka Ayak İzleri Olmayacak,Böylesi Daha İyi Galiba..Refakatimde Sadece Ruhum Olsun Yeter Bana..Bana Bir Yakın O..O Da Terk Eyleyince Zaten Acıların Da Sevinçlerin De Hükmü Kalmayacak..Sayfalar Kapanıp Açılacak Ama Bir Yere Kadar..İşte O Vakit Hepsi Zavallı Kalacaklar...Biliyorum..Menzil Daha Da Yakın..Adımlar Sıklaştı Sancılar Arttı..Gidişler Çok Daha Yakın..Hissedebiliyorum...
|
10-03-2007, 23:54 | #100 |
|
gece oldu bak yine..ellerine düşsün kırgın düşler..çal onları gözlerine..ve gözlerini kapat..uyu bir tanem..güneş yine doğacak ve sabah olacak..her şey yine aynı kalacak..ve ben bu sabah da seni seviyor olacağım..üzülme bir tanem..bu gidişlerin dönüşü de oılacak elbet...kapanan perdeler tekrar açılacak.tozlarını savuracak..yine alkışlar duyulacak sahnelerde..sen yine hep benimle olacaksın..her nerde ve her kimle olursan ol..ben seni seviyor olacağım
ve yine senin bundan haberin olmayacak... |
11-03-2007, 18:16 | #101 |
|
Caddelerde Rüzgar
Aklımda AŞK Var Gece Yarısında Eski Yağmurlar Şarkı Söylüyorlar Sessiz Usulca Özledim Şimdi ÇOK UZAKLARDA.. Deli Dolu Günler Hayat Güzeldi Kahkalarıyla Günler Geçerdi Ellerim Uzanmaz DOKUNAMAM Kİ... ÖZLEDİM ŞİMDİ ÇOK UZAKLARDA... ......................... Ne de severdim bu şarkıyı..tüm sözlerini öğrendiğim ilk şarkıydı.sesimden dinlensin isterdim.kalabalıktaki sesler tarafından yutulurdu çoğu kez..belki de böylesi güzeldi..tüm sesler kadın ya da erkek birleştikleri tek an...ve tek şarkı...herhangi bir ilkokul sırasının üzerine çıkıp avaz avaz söylenen bir şarkı..hüznü o zamanlar tanımlayamazdık..bilemezdik yavaş yavaş ve acıklı söylenmesi gerektiğini..Özlerdik elbette bir şeyleri..Ama özlediklerimiz daha yakındı o zamanlar..Araya böylesine uzun yıllar ve yollar girmemişti..Bazı şeylere anlam veremezdik.Çocukluğumuza verip güler geçerlerdi..Şimdi de bazı şeylerin anlamı yok ve ben çocuk değilim artık..gülüp geçilmiyor ne yazık ki..bazen her şey aşılabilir görünürdü..bazen ise ufuklar hep sisliydi.geleceğimizi bilemezdik.silgi tozlarıyla tebeşir kırıntılarıyla geçerdi günlerimiz.Gülebilirdik..Akşamları defterlerin kitapların karşısına geçmek çok zor gelirdi.Çizgi film için Tv başına geçerdik..Ve ertesi gün öğretmenin karşısına çıkardık..Çizgi Filmleri sorma gayet iyi bilirdik ama derslere gelince paslanırdı dilimiz.Bahaneleri sıralardık çocuk aklıyla..Ama en geçerli sebep şuydu:ÇOCUKTUK..Zil çaldığında kimi zaman derin bir nefes alırdık dağılırdık bahçelere ve koşardık..yorulmak o zamanlar epey uzaktı..Sözlüye çekildiğimizdeki o kalp çarpıntısı ve sınavlardaki endişeyle o yüz ifadesi de yapıştı kaldı o eski tahta sıralarda..şimdiyse her şeye uzaktan bakar olduk..Tek tek aklar düştü öğretmenlerin saçlarına..elleri titrer oldu..ve susmayı sever oldular..artık yorulmuştular...şimdi çocukluğumu kapısında bıraktığım okuluma uzaktan bakabiliyorum..ve yerime yeni çocuklar gelmiş ve ne mutlu hayatı bilmeden gülebiliyorlar..yıllar geçtikçe eksilecek yüzlerinden gülücükler..ciddiyeti giydirecekler artık..mavi önlükteki beyaz tebeşir tozu önlüklerle birlikte kaldırıldı sandıklara...giyilmemiş yeni acılar kondu raflara..bilmezdik...büyümek isterdik..aşkı da ayrılığı da bilmezdik..cuma günlerini çok severdik.hafta sonu tatilini tanımlamaya cümleler yetmezdi.o derece anlamlıydı.Hep bir ağızdan konuşurduk eskiden..susturulmaya çalışırlardı..ve şimdi sustuk...sınav kağıtlarına adımızı karalar bırakırdık.her şey ne kadar saftı..kalbimize nefret uğramamıştı..Annemin hazırladığı salça ekmeği çarçabuk yer ve koşardım okula..düşerdim dizim yaralanırdı..yırtılırdı binbir tasarrufla alınan o çoraplar..ayakkabının ucu hep kıvrıktı.isyan eder gibiydi sanki..şimdi her şey yeni ama ben eskidim..Dizlerimdeki yaralar geçti..sökükler de dikilebilirdi..ama benim ruhumdaki izler bir türlü geçmedi ve hep sökülmüş biçimde kaldı bazı anılar.Unutturdular..sevdiğim şarkılar vardı,çocuk sesiyle söylenince belki de o kadar ağlatmazdı..Evlilik evcilik oyunlarındaki kadar kolaydı gözümüzde.kimi doktor olur tüm hastalara deva bulur kimi öğretmen olur ve öğretmenleri eleştirirdi...herkes kendince bir dünya kurmuştu..ama insanların,büyüklerin dünyası daha baskın çıktı ve yutuverdi hayallerimizi..büyüdük biz..ellerimize koca kitaplar verildi..ve gereksiz bir resmiyet..nasıl konuşmamız gerektiğini yeni alfabelerle tekrar öğrettiler.daha çok düşünüyor ve hesaplıyorduk..parmak hesabıyla ölçülemiyormuş meğer her şey...Benden bir şey olmayacağını söylerlerdi içlerinden.bilirdim..Ama yine hiçbir şey olamayacağım.Ünvanlar verilecek belki..ama ben kendim gibi kalamadıktan sonra ne olduğumu anlayamadıktan sonra benden herhangi bir şey olması mühim değil..matematik derslerini işkence addederdim..türkçe dersleri ise en zevkli dersti..acemice karalardık defterlere bir şeyler..beğenilince dünyalar verilmişcesine mutlu olurduk.mutlu olmak için sebeplerimiz vardı eskiden..tek tek düştü saçlarımızdan kurdeleler..renkleri eksilttik paletlerden..gereksiz bir resmiyet biçildi üzerimize..parklardaki salıncaklar yalnız kalmadı elbet..tahtaları eskidi demirler paslandı.hatırlar mısınız bir zamanlar bir çocuk vardı.....rutubet kokan çocukluğumu özler oldum...mini mini etekler minicik ayaklarla aşılmaya çalışılan uzun yollar...her şeyi özler oldum ve ne yazık ki hepsi çok uzakta.. |
12-03-2007, 16:24 | #102 |
|
ki seni özlediğim bir vakittir bu
elimdeki halatlarla yılları çekemem ya da arkamı dönüp gidemem az önce olduğu gibi... ki sensiz geçen anların garantisidir bu... dönüşü olmayan yollara vurdum kendimi... biliyorum... |
12-03-2007, 16:34 | #103 |
|
Çitlenbik, Arkidişim,
Bu mesajları ithaf ettiğin arkidiş de okuyor mu aceba yazdıklarını? Okuyor olabilir mi? ? |
12-03-2007, 20:49 | #104 | |||||||||||||||||||||||
|
Şahin Arkidişim ,bunlar aslında belirli kimselere yazılmıyor.bazen dinlediğim bir şarkıdan geliyor aklıma.öyküler oluşturuyorum kafamda..ve yazıyorum.bazen arkadaşlarımın yaşadıklarından alıyorum..kendim yaşasam yazamam |
12-03-2007, 22:18 | #105 |
|
Bir bir düşüyor duvarlardan resimlerin
Ellerimden rüzgara esir oluyor küllerin YOKLUĞUN..adım gibi ezberlediğim bir şiir Kaçıncı güzdür bu kaçıncı hazan mevsimidir Ve bu ayrılığın hudutlarında beklediğim kaçıncı nöbettir Sensizliğe sessizce ağlar soğuk odam ve aynada kendine söven bir adam.. ....devamı yok |
12-03-2007, 22:28 | #106 |
|
dŞimdi her şey yalan,her şey sahte
Sadece öfkenin izleri var gözlerde Bir zamanlar sardığın kollar yılan Bir vakit dinlediğin lisanlar yalan Sadece kan kokusu var sözlerde.. ------------- Ne takvimler silebildi seni Ne de dönüp duran yelkovan ve akrep Al ayrılığı yaz yüreğime Ellerindeki Matem rengi bir mürekkep ------------- Hislerini şeytana beş paraya satıp Tüm yaşananları bir kenara atıp Dünü hiç yaşanmamış... Gleceği düşlenmemiş sayıp Bir kağıt veriyorsun bana Karalara boyayıp... İSTEMEM... Ne SÖZLERİNİ NE DE HİSLERİNŞ YETER Kİ HAYALLERİMDEKİ GİBİ KALIP GİT.. ------------ İşte diyarbakır.. En çok bu halini seviyorum. Gece çöker yalanlar azalır.. Geceden acizdir insanlar..biliyorum.. Dicle dönüp dururken surların etrafında tavaf eder aşkı her taşıyla.. beni hayata Amed inandırır... Karanlık çökünce sokaklara güneş el çekince dağlardan ve gölgeler artarken her adımda.. korkar insanların... Kendimle baş başayım... Nerede o var oluş yok oluşlar Adımlarını kaldırıma mühürlemiş berduşlar Tıpkı sen gibi..silinmez bir iz bırakmışlar.. ------------- BEN ŞAİR DEĞİLİM İŞTE ISPATI) size çok sevdiğim bir şarkının sözlerini yazayım... MUHTEŞEMDİR.. İşte: Bir şehri düşüme almışım Yarim seni orda görmüşüm Bir kalpsize gönül vermişim Şimdi ölüm benim amed içinde Bir gece bir gün olmuşum Şiir huylum hasret kalmışım Yari el koynuna göndermişim Şimdi yangın benim amed içinde Amed şehrim benim Sende saklı tüm düşlerim Amed yaram benim Sende kaldı tüm düşlerim Ben ne yanlışa meğil vermişim Yar yerine karanlık sarmışım Bağrıma yıldız basmışım Şimdi hasret benim amed içinde Bir damla bir sel olmuşum Dicle'yim aşka akmışım Koynumda resmin yatmışım Şimdi vuslat benim amed içinde Amed şehrim benim Sende kaldı tüm düşlerim Amed yaram benim Sende kaldı tüm düşlerim *Amed=Diyarbakır'ın eski adıdır. ve bu şarkı beni anlatır.iki yıldır diyarbakırdayım ve bu şarkıyı duymuştum daha ilk geldiğimde..diyarbakır,seni terk etsem bile anılarınla bende kalacaksın... |
12-03-2007, 22:30 | #107 |
|
Bir bir yok oluyor sevdiklerim
Elerimde kalıyor resimleri Yoklukları kalbimde derin bir yara Uykusuz gecelerimde yok Rüyalarımda yok Yıldızlar da yok gecenin karanlığında |
12-03-2007, 22:47 | #108 |
|
Simdi hersey şan her sey maddiyat
Sadece sahtekarlıgın sinsiligi var gözlerde Bir zamanlar güvediklerin Mahserden bakıyor bizlere Gülerek sahte halimize |
12-03-2007, 22:50 | #109 |
|
Ahmet kim diye merak etmiştim
Tesekkür. |
12-03-2007, 23:21 | #110 |
|
yine bir anda alt üst oldu her şey..bak şu resme..ne de yakışır değil mi göz yaşı o gözlere...onulmaz bir yara bu..günden güne eriten kanser...adı yok...onulmaz bir yara...bunu bil sadece..seni unutmayı dilerdim Allahtan..keşke..bir an bile olsa...tam bitti derken her şey..yine alevleniyor küller..haberin yok..hiçbir şeyden..benden haberin yok..tabutum geçse evinin önünden...okuyacak bir duan,bir damla göz yaşın yok..unutmuşsun beni bir yerlerde..adım silinmiş levhalardan..bulamazsın sokaklarımı..uğramaz yolların buralara..sadece gel dersin ve unutur gidersin..gelirim ve sadece gülersin..tekrar görüşmek üzere,kendine iyi bak!ben bunları herkesten duydum..tekrar görüşmek ise..imkansız..artık o yolları aşacak takatim yok..üzgünüm...
|
13-03-2007, 22:10 | #111 |
|
Annemi özledim...Hem de çok...Söyleyemiyorum...Söylediğimde biliyorum ki gözündeki saklı yaşlar hemen özgürlük ateşiyle yanar..Sesin titrer...ağladığını bilirim..inkar edersin..hep yaptığın gibi..ve işte ben de öyleyim annem...ağlıyorum gözyaşlarımı silemezsin..perdeleri çekemezsin yüzümü göremezsin..ben sana sarılınca eskiden her şeyi unuturdum..ne yalanlar ne dolanlar alçaklıklar ..hiçbiri kollarımın arasında sızmazdı sana..başımı koyardım omzuna..tülbentinin kokusu bulaşırdı yanağıma..işte anne tülbentin gibi her şeyi kefenledim..geceleri buralar kör karanlık oluyor.ışıklar kapanmak zorunda buralarda anne..sonsuza dek açık değil kapılar..duvarlarda acımasız bir iz bırakıyor..burası diyarbakır anne...sokakları ölüm kokuyor ve ben böyle diyorum..Bursa gibi yeşil değil topraklar..ve anne gözlerdeki yeşil bile bozkıra tutsak olmuş sanki.umudun rengi mavi değilmiş anne..siyahı sever oldum bu günlerde..ah annem...keşke yanında olsam diyemeyeceğim.biliyorum yine kavgalarımız olacak..ben bir odaya çekilip kendimden seni uzaklaştıracağım..birilerine tercih edeceğim belki de..ama için için özleyeceğim..sana yıllardır eskisi gibi sarılamadım anne..iki yıl önce diyarbakırda bırakıp gittiğin kızın değişti...hiç kimseden merhamet beklemedim ki anne..sarılan öpen fazla olmadı..samimiyetler silindi anne..sen bile..bazen sen bile..değiştim anne...çok değiştim...ama gözyaşlarımın tadı hep aynı..tuzlu ve yakıyor yaraları...ağlıyprum işte yine...telefonda sesini duydum ve kapandı sayfalar...resimlerime baktım anne..ufacık kucağına sığabiliyormuşum eskiden..şimdi hiç bir şeye sığmıyor yüreğim.bu dünya bana dar geliyor annem..resimleri seni yanımda hissettirmiyor annem...arkadaşlarıma gösteriyorum.işte benim annem..!gururlu,fedakar,derdi kederi bilen,hüzün en çok sana yakışıyor anne...Anne,sana benziyormuşum,gençliğini bende görüyorlar..ve sana benzemek için siyaha boyadığım saçlarım düşüyor ellerime..aynalarda seni görebilmek beni mutlu ediyor...ufacık ayaklarınla yürüdüğün yollardayım anne..gözlerimi siyaha boyamayı seçiyorum bugünlerde..savaşıyorum kederlerle..aramıza yollar ve uzun aylar giriyor anne...sarılmak istesem kollarım uzanmaz.rüzgarlar seni getirmez.sana yazılan şiirler kadar çaresizim yetersizim anne...seni özlemedim diye ağlardın eskiden..sen hiç bilmedin ki anne. ve bilmeyeceksin...senin hırkanı giydim bu gün..biraz daha sen oluverdim..saçlarım uzadı annem...bir yol oldu omuzlarımdan uzayıp gidiyor..ve gece siyahı oldu anne..saçlarına ak düşmeden seninkiler de böyleydi..gülüşüm seninki gibi kırgın...erken yoruldum be anne...
sana bir sürü şiir yazamadım annem..sana şu şiirleri yazdığımda uyuyordun.bir kaç adım uzağımdaydın..şimdi 1460 kilometre uzağımdasın... ve sanırım sen bu dünyadan gittiğinde ben de var olmayacağım..bir çocuğum olsun istemiyorum..ardımda boynu bükük bir evlat kalmamlı senin beni bırakıp gittiğindeki gibi..sana söyleyemem ki anne..yaşamalısın dersin...ama ölümün hak olduğu bir dünyada bu haktan ben de nasibimi almalıyım..bu dünyada tahammül edemeyeceğim tek acı senin yokluğun olacak..vicdanımı uyutamam anne...kapımı kapatıp arkamı dönüp gidemem bilirsin.anılarınla baş başa kalamam ki anne..sen olsana yanımda.. |
13-03-2007, 22:35 | #112 |
|
Sy.Çitlenbik; Bursalı ne yaptınız öyle.!!!
Anneme de okudum yazdıklarınızı ana kız ağlıyoruz karşılıklı.Tek kelimeyle MUHTEŞEMSİNİZ ne diyebilirim. İç dünyanızın gelişliği, duygularınızın derinliği sölenecek bişey yok. Tebrik ederim. YENİ ŞİİRLERİNİZ'le gönül birlikteliliği yaşamak üzere. |
13-03-2007, 23:47 | #113 |
|
üzgünüm hülya hanım,siz ağlamamalısınız..aranızda kilometreler yok adımlar var sadece..ve araya uzun yıllar girmeyecek..oysa ben aylarca bekleyecek ve annem beni karşıladığında başımı önüme eğip soğuk bir şekilde sarılacağım.çünkü ayrılacağız yine.bunu o da biliyor ben de...korkuyorum biliyor musunuz?bazen diyorum keşke yetimhanede büyüseydim annemi tanımasaydım bilmeden nefret etseydim..çünkü beni bırakıp gittiğinde yine nefret edeceğim..annemi özlediğimi aklıma getirmek istemiyorum.ama engel olamıyorum.belki hala çocuksun diyecekler,anneme her zaman ihtiyacım olacak bunu biliyorum..ve diyorum ki keşke çocuk olsam..bir kadının ömrünün yarısında doğurduğu bir çocuk olmasam...ben büyüsem ama o hiç yaşlanmasa...ameliyat masalarına düşmese..ya da yüzündeki çizgiler hiç artmasa..hep o esmer uzun saçlı ve gençliğinde hayata inat gülebilen bir kız havasında olsa...ben onu öyle görmeyi isterdim işte..bir zamanlar rüyalarımda her gece yükseklerden atlayan bir kadın görürdüm..yaprak gibi savrulurdu havada..ve düşerdi başı kaldırıma..saçları görünmezdi onun.kefenlemişti tülbentiyle..ama dağılmıştı işte...kanlar sızardı ılık ılık..ve kırmızıya boyardı taşları..engel olamazdım düşmesine..duymazdı sesimi...işte gidişi de böyle olacak..ve buna nasıl dayanabilirim bilmiyorum işte..düşen bendim belki de..başındaki tülbenti fırlatıp atan yüzündeki çizgileri teninden sıyıran saçları yine eskisi gibi geceye inat parlayan biri olarak o yükseklerden ben atlayacağım
|
14-03-2007, 16:16 | #114 |
|
İsmin gibi ''çitlenbik''sin
Hiç kimse ''gözünün bebeği evladını'' gözünün önünden ayırmak istemez. Ve hiç kimse anasının dizine başını koyup; nasır tutmuş, kendine has narin, bazen dayak atıcam diye bizi korkutmaya çalışırken sağa sola savurduğu elleriyle tüm sevgisini, şefkatini geçirebilen o dünya harikası varlıktan kimse uzaklaşmak istemez.
Buna mecbur kalınır ancak... Bir insanın felsefesi ne kadar kuvvetli olursa olsun bu sözler normal bir insanın gönlünden gelen söylemler, duygular değil... Kendini ŞANSSIZLIK OKYANUSU'nun tam ortasındaymış gibi hissettiğine eminim. FAKAT BİLİYORMUSUN SEN ve ANNEN ÇOK ŞANSLI İNSANLARSINIZ.Nice evlatlar varki; evi sadece otel gibi kullanıp ailesiyle hiçbirşey paylaşmıyorlar.Ne aile evlatlarla konuşabiliyor nede evlatlar ailelerle. Konuşamayan bir ailede ne sevgi olur nede saygı... ''Sen ağlayamazsın aranızda adımlar var demişsin'' doğru adımlar var ama ağlamak için illaki uzaklarda olmak gerekmez...Sevginin, Saygının ne olduğunu biliyorsanız!!!. Bir annenin dizine başını koyup ağlamak için o kadar çok sebep söyleyebilirim ki!.. Çitlenbik size şanslısınız diyorum çünkü; aranızda Hint okyanusu kadar uzaklık olsada;; GÖNÜL APARTMANININ DUYGU KATINDA YANYANASINIZ.AYNI EVDE YAŞAYIP FARKLI DÜNYALARDA OLAN KİŞLERE BAK BİRDE KENDİNİZE. SEVDİĞİNİZ ÖZLEDİĞİNİZ ve SEVİLDİĞİNİZ ÖZLENDİĞİNİZ sürece aynı oksijeni paylaşıyorsunuz, kalp atışlarınız aynı demektir. Söylenecek daha çok şey var aslında ama başını ağrıtmak istemiyorum. Sevmesini bilen ve sevilen kişi ne mutlu sana ne mutlu sana kendini sevdiren kişiye. |
14-03-2007, 18:44 | #115 |
|
Hastayım annem...Çok hastayım...Üstüme örtülen yün battaniyelerden nefret ediyorum artık...Şefkatinle örtsünler beni...Annem,yarın hastaneye gideceğim ve yine kan alacaklar benden..nefret ediyorum..koridorlarda gözyaşlarıyla ve boğazımda düğümlenen acıyla yapayalnız yürüyorum.sen bilmiyorsun ki anne..bilmeyeceksin de...ve şuan sen hastanedesin..benden gizlediğin hastalıklarınla..nefret ediyorum anne..her şeyden ve herkesten...damarıma akan ilaç tortularından..seni ameliyat masasına düşüren o iğrenç anestezi kokusundan ve her şeyden..sadece nefreti biliyorum anne...bunu istemezdin biliyorum...sen beni herkesi seven o duygulu kızın olarak biliyorsun..sen hep böyle hatırlayacaksın annem..ve şöyle diyeceksin:vefasız olmuşsun elif,sen benim arkadaşımdın her şeyimdin,beni eskisi sevmeni bekliyorum ve dün gece yine ağladım...anne ben her gece ağlıyorum...gülemiyorum anne..gamzelerimi söktüm artık..silik bir tebessümüm var..annem...sana bunları okutsam biliyorum yine ağlayacaksın..ve başkaları okuyor anne..benden uzak bana yabancı olanlar..onlar anlamazlar diye..ağlamazlar diye yazıyorum..sen bu sözlerin biriyle yıkılırsın biliyorum..anne,uzak illerde acılar ,kayıplar yaşanıyormuş,Allah kimseye dayanamayacağı acı vermezmiş..öyle diyorlar...Anne,Allahın kaybedecek kimsesi yok,acıları ve kayıpları sadece kullar yaşıyor...beni böyle avutmaya çalışıyorlar annem..bilirsin ki hiçbir teselli beni avutamaz.bunu sadece sen biliyorsun annecim...bak sana 3cü kez annecim dedim belki de...seni hep iyelik sıfatını attığım kelimeyle çağırdım anne..kırgınsın belki de..ben söyleyemem ki sevgimi...sen istedin diye buradayım biliyorsun..sen istedin diye uzağımdasın biliyorsun..sen istedin işte...ve kestin ipimizi..ayrıldık annem ayrıldık...senin yüzündendi biliyorsun.isyanımla için burkuluyor biliyorum..kıyamıyorum susuyorum..bugünlerde her şeyi boşvermiş gibi görünüyorum...saatlerce boş bir duvara bakıyor gözlerim..elimle yüzümü kapatıyorum sonra..böyle görülmeyi istemiyorum..bazen çok üşüyorum anne...sarılıyorum bir yün battaniyeye..sinir oluyorum..sevdiğin şarkıları söylüyorum sonra.hani ilk senden dinlediğim bir şarkı vardı..Elif Dedim...başkaları söylese de gözlerim doluyor şimdilerde..ben herkesten çok seni özlüyorum..geçmişim ve geleceğim sensin...yarın hastaneye gideceğim..korkuyorum anne..kanımda gezen sinsi bir hastalıktan korkuyorum..söyleyemiyorum annem..söyleyemiyorum..sorduğunda iyiyim diyorum..çok iyi bir yalancıyım biliyorum...
|
14-03-2007, 21:01 | #116 |
|
Kısacık su hayat denen dünyada
Ömrünüzün baharında Tam rahat edceğiniz zamanda Mutlu günleri göreceğiniz sırada Umutları yıklmıs Her anılsınızda gözleri dolu Aglamamk için zorduran Sevdiklerinizi vesizi sevenleri Bırakarak cekip gittiniz Yılar sonra albümleri karıstırırken Resimlerniz çıktı karsıma Ne güzel günlerdi o günler Günün neseli dakikalarında Mutlulugun tadını çıkarırken Etrafımızı sarardınız Sevgi dolu bakıslarınızla Çıkıp gelseniz bir aksam En güzel gülüsler yanaklarınızda Yıldızlar saclarınızda Hep siz varsınız hayellerimde Geride bıraktıgınız yetim gözlerle Tek noktaya takılmıs gözlerim Gözlerimden akan yaşlar Islatıyor resimlerinizi SİZ SİZ yasamak öyle zorki.! İçimde derin bir yara Ne zaman sevdiğiniz sarkılar çalsa SİZ gelirsiniz aklıma Aglamaklı olurum Sizi kaybettigim O kalles günler gelir aklıma |
14-03-2007, 21:29 | #117 |
|
Mehmet Bey,
Size bu acıyı yaşayıp yazdığınız için Teşekkür Etmek vicdanıma ters düşüyor ve size sabır diliyorum...Elimden sadece bu gelebiliyor ne yazık ki... |
14-03-2007, 22:31 | #118 |
|
Çok ağladık yeterli bu kadar
Anne bilirim gülmemi istersin ve şimdi bunu yapıyorum işte..Gamzelerimi topladım düştüğü çamurlu yerlerden...Biraz gözyaşıyla yıkayınca daha parlak oluyorlar biliyor musun?Ve yine taktım gülüşlerime... Ne de güzel olur güneşte yeşile dönen ela gözler... Ardına düşen avare yürekler.... Silinir bakışların altında.. eski bir lahitteki tozları nasıl silersen işte öyle seçilebiliyor harfler... Mahzun bir akşam üstü ve sıradan bir gün dönümü tek tek eksiliyor saatlerdeki kederler duman duman tütüyor sigaram... küllerden resmini çizdim sen kokuyor odam.. camlardaki buğular misali soğuk ve sıcağın meydan savaşı gibi sıcak bir akşam üstü ve soğuk bir yürek.. uçuşuyor isyankar tül perdeler... renkleri sarıya kaçsa da olsun yine de kalbinin temizliğine sahipler.. bunu sen de biliyorsun... .......işte böyle.....her cümleden sonra üç nokta...düşünmen ve devamını kendin bulman için... |
16-03-2007, 18:44 | #119 |
|
Geçmişim Geleceğim,Hiçbir şeymişim..
yine acıklı bir melodi dolanıyor ruhumda...kimsenin bilmediği umutlarım vardı.beyaz bir sandık beziyle sardım sakladım..yıllar geçti bez sarardı,umutlar küflendi..kimsenin sezemediği hüzünlerim vardı..filiz idi şimdi çınar oldu...bilirsin çınar asırlarla yarışır güzlerin yere yıkamadığı tek ağaçtır.hüzünler öyle yapıştı ciğerime..resimlerimde gülemiyorum artık...bazen eski resimlere bakıyorum...gülebiliyormuşum en içten en saf haliyle...iki dudağın hayata inat kıvrımı...gamzelerim henüz eskimemiş o zamanlar..şaşırıyorum,gülebiliyormuşum...henüz ayaklarım yere yeni yeni basmaya başlamış,o kadar yorgun değilmişim...omuzlarım sorumlulukların yüklenmesiyle çökmemiş...dimdik durabiliyormuşum,inanamıyorum...kollarımın arasına ufacık bir oyuncak verdiklerinde bile mutluluğu yaşıyormuşum..şimdi dünyaları verseler de mutluluğu hatırlayamıyorum...o zamanlar hiç yalan söylenmemiş bana,aldatılmamışım,belki bundandır diyorum.sevdiğim eski bir şarkı geliyor aklıma,-yaprak kımıldamıyor,yüreğim öyle suskun,sana bana sevgimize olanlar olmuş...-nostaljiyi seviyormuşum o zamanlar da...belki sadece bu huyum değişmemiş...eskiden insanları güldürebiliyormuşum..şimdi yapabildiğim sadece korkutmak ya da ağlatmak...elimden başka bir şey gelmiyor...bazen gülüşlerim oluyor,ama her şey anlık..o an var oluyor ve yıldızlar gökyüzünden yana yana nasıl düşüyorsa benim gözlerim de umutsuzluğa tek tek düşüyor...ellerim hâlâ ufak...demiştim sana,geceleri birden şehri terk ederdi elektrik,ürkerdi gecekondular,akşamları soğuktu,ucuz bir mum yakılırdı,o mumla ısıtırdım ellerimi,bu yüzden hep ufak kaldı ellerim...dar sokaklarda koşardım,özgür müydük o zamanlar?adımlarımız sınırlıydı belki,ama ruhumuz özgürdü inan ki...ben sana ait değildim sen bana sahip değildin,esaret yoktu sözcüklerde...sevmeyi öğretmediler ki bize...acemice seviverdik işte...şımarıktık bazen,olabildiğince umarsız olabildiğince sitemkar...her şey dünyamızdaki gibi olsun isterdik..oldu mu sence?ya da sen hâlâ dua edebiliyor musun?ben her şeyi yavaş yavaş unutuyorum biliyor musun?bir gün bana kim olduğumu sorduğunda yanıtım suskunluk olacak...güleceksin,duraksayacaksın,yine benim şakalarımdan birisi sanacaksın...sonra yavaş yavaş her şeyi anlattıkça gülüşün yüzünü birden terk edecek,anne kucağından düşmüş bir bebek gibi...ağlayacaksın...Erkekler Ağlamaz demeyeceğim sana...şuan fonda bu şarkı çalsa da...Belki de en çok erkekler ağlamalı...nasır tutan kalbini gözyaşlarıyla yıkamalısın...kanla değil yaşla temizlenir duygular...ağlamalısın...ne benim için ne de ikimiz için...sadece kendin ve kayıpların için...bu bir borçtur,ödeyeceksin...Artık şiir gibi dizmeyeceğim cümlelerimi..benim gibi muammalarla bitecek her kelime her cümle..böylesini severim bilirsin...acıyı ruhunda besliyor musun sen de?umutlarını yedikçe büyüyor mu?hain bir pusuya düşürüldük biliyor musun?uzakları seçtik biz...şimdi yollara meydan okuyoruz..korkuyor musun?susmalısın,nefret dolu sözcükler yakışmaz sana...ama hüzün,en çok bana yakışır,annemin yüzüyle ve gözleriyle yüreğiyle ağlayacağım çünkü...sen hâlâ çocuklara masal anlatıyor musun?yapmamalısın...onları kandırmamalısın..gerçeği anlayamasalar da bilmeliler...çocukları sevmediğimi düşünüyorsun...doğru...bir çocuk yedi yaşına geldiğinde dünyayı terk etmeli..kirlenmeden,kirletilmeden...bunu söylediğimde ürküyorsun...benim rengim siyahtır,kırmızıya boyadım duvarları...aynadaki akis ben değilim biliyorum...olsun...bunu da seviyorum...gizliyorum bazı şeyleri,susmak bazen çok şey anlatır deseler de inanmıyorum..ama bazen konuşsak da kâr etmiyor biliyorsun..şimdi bu sözüme gülüyorum...kırk yaşında bir kadın oluverdim yine değil mi?doğru diyorsun...olgunluk gerekiyormuş bazen,giydirilen resmiyet ve ciddiyet..susmayı gerektiriyormuş bazen...yarın bir gün cüppe giydirecekler bana...sence yakışacak mı?bana yakışır diyorlar..elimde dosyalarla adliye koridorlarında yorgun yorgun adımlar atacağım..gülüyorsun şuan..geleceği düşünmüyordum biliyorsun...yarınım yoktu ki..ama insanlar yarını düşündürmeye mecbur ettiler beni...yine de ümitlenme,beşikler hep boş kalacak..bir katilin bir hırsızın annesi olarak anılmayı istemem...hayat çocuğumu acımasız çarklarda evire çevire yormayacak...bir gün gitmek zorunda kaldığımda ağlayacak birini bırakmaycağım ardımda...dua edecek kimse de olmayacak belki...ben buna razıyım...canım sadece bir kez yanmalı,çocuğumun bir damla gözyaşıyla yüreğimin erimesini istemiyorum,bencilim biliyorum...bir yaşlı teyze görüyorum her sabah,kaldırıma oturmuş sakız satıyor..yüzü öyle masum ki,sahtekar bir dilenci olmadığını biliyorum.gülümsüyor inadına..hayranım..acındırmaları sevmiyor,gururlu bir kadın görüyorum...buna seviniyorum...kadınlar gururlu olmalıdır...evlatları aramıyormuş,kocası ölmüş...hikayesini başkalarından dinliyorum...ağlayarak anlatırsa üzüleceğim biliyorum...bugün bir mont vermişler ona,sevindim...bak yine de sevinebildiğim bir şeyler var..evlatlar terk edip gidiyormuş,bak bir sebep daha sana...kumar oynamak akıl kârı değil...bahar geliyor,artık evsizler üşümeyecek...sen de buna seviniyor musun?ama kış geliyor keşke ömrümüzde de dünyada da her daim bahar olsa...keşke'leri hiç sevmiyorum...
|
17-03-2007, 16:32 | #120 |
|
kalan ömrüm,10 yıl...
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |