09-12-2008, 10:22 | #61 |
|
gece-gündüz döngüsünde
kimliğe işlenmesi mutsuzluğun yaşamaktan öte renk yitimi gri bir uçurtma için oğulsuzluk koyu gri (2002) |
09-12-2008, 10:23 | #62 |
|
doğumu gecikince güneşin
her sorunun yanıtı "hiç!" bulutlardan dökülen, yağmurun sadece sesi egemenlik kayıtsız şartsız suskunluğun (2002) |
09-12-2008, 22:15 | #63 |
|
yaşadığımız şehirde
ve sevdamızı taşıyan yüreklerde depremler olmuş biz, ölen dostlara ve sevdalara ağlıyoruz onlarsa üç-beş tuğlaya ve iki imzaya (2000) |
09-12-2008, 22:40 | #64 |
|
havaya yazılmış yazıdır yaşam
her sözcükten sonra rüzgar eser dağılır umut, hüzün dağılacağına canım ölüm çeker (1999) |
09-12-2008, 22:48 | #65 |
|
renkleri bil oğlum, rengini bil
herkesin bir rengi vardır bana sorarsan, nazım hikmet, "saman sarısı", hasan hüseyin ise "ayşafağı"nın turuncusudur kapkaranlık aktan, aydınlık siyaha kadar binlerce renk, binlerce ton baban hüzünlü bir gridir güneşi özleyen gökkuşağının rengi renkleri bil oğlum, rengini bil herkesin, herşeyin bir rengi vardır (2001) |
14-12-2008, 19:27 | #66 |
|
Düşgünü
ayrıntılarda yitiyorum pazartesinden cumartesiye düşgünü geliyor sonra [ uzanıyorum serin çarşaflar üzerine adamboyu dalgalar arasında buluveriyorum kendimi siyah yelkenli bir gemiyle uçan hollandalı'nın rotasını izliyorum adressiz mektuplar gönderiyorum sana rakı şişeleriyle [ kendi derime yazdığım bilmediğim adalarda konaklıyorum [ dilimde hiç yemediğim meyvelerin tadı gündüz, balık tutmak işim gücüm geceleri, ay batınca [ denizkızlarıyla dansetmek öte yana dönüyorum yatakta [ düşten düşe geçiyorum bu kez dağlara tırmanıyorum, elimde fotoğrafın çobanlar tanımıyor seni [ yabangülleri tanımıyor doruklarda uyuyorum, karlar arasında yanardağlarda yanıyor yüzüm [ daha da esmerleşiyorum mağaralarda, sarkıtlar arasında kovalamaca oynuyorum yarasalarla kalemimi düşürüyorum bir uçuruma [ mektupsuz kalıyorsun gün bitince, düşler de bitiyor [ gerçeğe dönüyorum kalkıp, çıkıyorum evden ilk rastladığım tanıdık [ suratımın bir karış olduğunu [ söylüyor ölçüyorum doğru! (27.06.1991) |
14-12-2008, 21:20 | #67 |
|
sürüklenir kağıt parçası
üzerinde şiirlerim külleri kömür tozuna bulandı öykülerimin gelip geçici olabilir mi delilikler topal kedileri kim sayar kim gezdirir uykusunu deniz kıyısında sen olsan sağır taklidi yapar mısın dilsizler arasında bu şiir de gitmeliydi rüzgarın önünde "onlar senin çocukların" diyorsun ama nasıl yaramazlar biliyor musun (1991) |
14-12-2008, 22:16 | #68 |
|
"Özlemek" şiirle nasıl anlatılır?
Şöyle anlatmış 28 yaşım: biri denize bakar şimdi dalıp gider, çayını soğutur diğeri, uzaktaki denizi düşler deniz kıyısında (04.10.1993) |
14-12-2008, 22:26 | #69 |
|
düşerse bir yürek düşer
şiirimin üstüne yağmur da neymiş (1992) |
14-12-2008, 23:07 | #70 |
|
dün gece sabaha dek
güneşi taşıdım batıdan doğuya omuzlarım yanık bacaklarım yorgun (1994) |
20-12-2008, 00:58 | #71 |
|
düşün ki dünya bir pazar çantası olmuş
ne buldularsa iyi kötü koymuşlar üstüste bu pazar çantasında canım şu rezil dünyada ister misin milyonlarca çürük elma içinde bir sağlam sen olasın (1985) |
20-12-2008, 01:05 | #72 |
|
acemi çımacıyım
bilmem gemici düğümü düşlerimde okyanus gerçekse köhne liman bilmezler her gidenle öldüğümü ben bir gemiyim aslında okyanus zaman (06.02.1999) |
20-12-2008, 01:30 | #73 |
|
bir kadın bilemedikçe
bir erkeğin neden ağladığını ve bilemedikçe bir erkek neden ağladığını bir kadının yaşama ilişkin birşeyler hep eksik kalır (2000) |
18-01-2009, 22:47 | #74 |
|
gökyüzünde ay
gözlerimde bulut ağlamıyorum nisan yağmuru bu şemsiyeni kapat ıslanalım nisan yağmuru bu ağlamıyorum 10.03.1999 |
18-01-2009, 22:48 | #75 |
|
camlar kırılınca
yenisini taktırıyoruz düşler kırılınca yoğurdu üflüyoruz 13.06.1999 |
12-02-2009, 22:54 | #76 |
|
bir gün yürüyüşe çıkalım senle
kentten uzak sessiz, sakin ağaçlı bir yerde yağmur yağarsa kendimizi şanslı sayalım yağmazsa biz ağlayalım 11.02.2009 |
14-02-2009, 01:31 | #77 |
|
akşam radyoda söyledi
devlet meteoroloji enstitüsünün hava raporunu marmara civarları parçalı hüzünlü ve sağanak ağlayışlıymış yalnızlıksa mevsim normallerinde 29.06.2000 |
14-02-2009, 01:35 | #78 |
|
minik ellerinin
nemli yumuşak dokunuşuna "babacık" deyişini ekleyip biraz da gözyaşımı katarak senli bir gün daha yaratabilirim tanrı olmasam da babayım ben (04.07.2000) |
14-02-2009, 01:37 | #79 |
|
saatlerce susabilirim
ya da sabaha dek konuşabilirim hep aynı şey söylenir aslında “yaşamak istiyorum” tek gerçek kavga yaşamla ölüm arasında 25.07.2000 |
14-02-2009, 01:50 | #80 | |||||||||||||||||||||||
|
|
24-02-2009, 00:20 | #81 |
|
rengarenk uçurtmalar
bulutlu mavilikte ben, hüzün rengi yeryüzündeyim (İzmir 08.04.2000) |
24-02-2009, 00:21 | #82 |
|
her geminin düşlerinde
hem uçsuz bucaksız fırtınalı bir okyanus hem de sakin, durgun minicik bir koy vardır hiçbir gemi aynı anda iki ayrı yerde olamaz (İstinye 03.06.2000) |
27-02-2009, 01:03 | #83 |
|
huzurlu uyku adında
bir kent vardı sana sarılıp uyumaktı haritadaki yeri yastığın yoksa yatağımızda ben o kentten çok uzakta olurdum (Haziran 2000) |
27-02-2009, 01:05 | #84 |
|
yeterince büyüdünüz
artık unutsanız da farketmez uçurtmaların varlık nedeni çocukların düşlerini güzelleştirmektir (Ocak 2002) |
07-03-2009, 09:18 | #85 |
|
akhisar'da bir kahve
kahvenin ortasında iki ağaç kesmeye kıyamamışlar damda delikler açılmış onlar için çöp kutusu ve vergi levhası asılmış birine duvarda çıplak mankenleriyle bir takvim çelişiyor masalardaki dinci gazetelerle askılıkdaki marpuçlardan anlıyorum ki nargile de var çayı güzel, içerisi sıcak televizyonun sesi fazla açık iki sobadan birini yakmışlar yazarkasa bir süs gibi duruyor köşede akhisar'da bir kahve sabahın altısında, soğukta, sığınağım kahvenin ortasında iki ağaç ben en az onlar kadar onlar en az benim kadar yaşlı (Akhisar 30.10.1991) |
07-03-2009, 09:29 | #86 |
|
sesinde bir yol görürüm
iki yanında kavaklar üstü başı toza batmış yaşam yorgunu insanlar sesinde bir bulut görürüm yağmur yüklü, kurşun renkli üzerinde yaz güneşi bir mücevher gibi gizli sesin daha neler neler getirir gözlerimin önüne düşsel bir köprüdür o yüreğinden yüreğime (1991) |
14-03-2009, 21:40 | #87 |
|
fidan dikmiş ...'ler kaldırımlara
onar metre arayla bir kenti güzelleştiren insanlardır ufacık bir sevinç imi hüzünlü olsun bir gülücük yok boyacı burhan'ın onbir yıllık yüzünde kaldırımlar orman olsa ne yazar (Bandırma 1990) |
15-03-2009, 01:41 | #88 |
|
hiç olmadı
kar tanesi alevi bir imgeydi yaşanmamış bir sen eksiktin acılardan acılar bir eksikti sevince kar tanesi avucumda kor halinde (2000) |
15-03-2009, 01:45 | #89 |
|
sorular dolaşıyor beynimde
ayak seslerinden belli bir duvar susuyor karşımda milattan bu yana sulanmamış sarmaşık gibiyim bir kök, bir dal (İzmir, 2001) |
17-03-2009, 13:09 | #90 |
|
anlayacak birşeyler varmış gibi
pürdikkat yaşanıyor yaşanan oysa yalnızca heyecanın ve acının izi kalıyor anılar yumağında gerisi yalnızca bir öyküdür (2003) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
güler ataş şiirleri | güler ataş | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 49 | 05-11-2010 22:14 |
Aydın Demirel Şiirleri | Aydinho | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 1 | 04-11-2007 16:28 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |