|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
20-02-2013, 15:41 | #61 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu başlık altında yazmış olduğum mesajlar, somut duruma ilişkindi. "Alelade yer" ifadesini kullanırken, kendi yol açtığı bir durumdan menfaat elde etmeye çalışırsa kötü niyetli bir yaklaşım sergilemiş olduğu konusunda tereddüt edilmeyecek asgari hukuki alt yapıya sahip olunmamasını kastettim. |
20-02-2013, 15:45 | #62 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben sorumda ısrar etsem. "Kendi yol açtığı bir durumdan menfaat elde etmeye çalışırsa kötü niyetli bir yaklaşım sergilemiş olduğu konusunda tereddüt edilmeyecek asgari hukuki alt yapıya sahip olunmayan " bir kabzımalın yanında çalışan okuma-yazma bilmeyen birisine tebligat yapılırsa, cevabınız ne olur? |
20-02-2013, 15:52 | #63 | |||||||||||||||||||
|
Okuma-yazma bilmediği alenen ortada ise ve buna rağmen kendisine tebligat teslim edilmiş ise usulsüz bir tebliğ olacaktır. Alenen okuma yazma bilmediği anlaşılamıyor ve daimi çalışan olduğuna ilişkin bir izlenim edilememesine rağmen tebligat teslim edilmiş ise yine usule uygun olmayan bir tebliğden bahsetmek gerekecektir. Zira orası bir kabzımal dükkanıdır, herkesin koşulsuz olarak rahatlıkla girip oturabileceği (hayatın olağan akışına uygun şekilde komşu esnafları vb. kastediyorum) bir esnaf işletmesidir ve hukuk bürosuna kıyasla, az önce ifade ettiğim tanım doğrultusunda alelade bir yerdir. Dolayısıyla posta görevlisi, bu durumda ince eleyip sık dokumak zorundadır. Avukatlık bürosu ise herkesin gelip rahatlıkla daimi çalışan görüntüsüyle posta görevlisiyle muhatap olabileceği bir yer olmadığından, muhatap olunan şahsın, tebligatı almaya ehil olduğu adeta bir karinedir. Saygılarımla.. |
20-02-2013, 16:37 | #64 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Engin Ekici, Bu iki mesajınıza göre ortaya şöyle bir durum ortaya çıkmıyor mu? 1- Postacı tebligatı alan kişinin( 18 yaşından küçük olmasına rağmen) 18 yaşından büyük olduğu izlenimini edindiği(Ama mazbatada yazmadığı için bu izlenimi biz bilemiyoruz) için tebligatı vermekten kaçınmıyor. Ve biz kişinin 18 yaşından küçük olduğunu kanıtlasak bile, itiraz edemiyoruz. Çünkü size göre, “postacı o izlenimi edinmiştir” 2- Aynı postacı, avukat bürosunun altında bulunan kabzımala da tebligat getirirse, tebligatı alan çalışanın(Ben çalışan diye sormuştum, konu-komşu konu dışıdır) alenen okuma-yazma bilmediği izlenimi edinirse tebligatı vermemelidir. Aksi takdirde itiraz edilirse, tebligat hükümsüzdür. Burada da postacının “izlenimine” kalıyoruz. Ama bu izlenimi biz bilemiyoruz.Yine mazbataya bir şey yazmayacak ama itiraz hakkımız olacak. Yine size göre 2 inci şıkta postacı alenen okuma-yazma bilmediğini anlayamıyor ve buna rağmen tebligatı yapıyorsa, yine itiraz hakkımız var. Neden? Çünkü okuma-yazma bilinmediğini kanıtlayabiliyoruz. Şunu da anımsatayım okuma-yazma bilmeden işlem yapan(imza atan) binlerce kişi vardır(Örneğin annem, maaşını imzaya benzer bir çizgiyle alırdı). Özetle, postacı 18 yaş altındaki birine tebligat yaparsa, itiraz edemiyoruz. Çünkü postacının izlenimi 18 yaşından büyük olduğu yönündedir. Ama okuma-yazma bilmediği açıkça anlaşılsa da anlaşılmasa da , okuma-yazma bilmeyen birine tebligat yaparsa, itiraz edebiliyoruz.Bu durumda postacının izlenimine güvenmiyoruz. Bana çok çelişkili geldi. |
20-02-2013, 17:02 | #65 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Kısacası posta görevlisi, hayatın olağan akışı ölçütüne göre tebliği gerçekleştirdiğinde, önceki mesajımda da ifade ettiğim üzere, tebliğin gerçekleşmesi noktasında menfaati olan taraf olarak tebligatı gönderen şahıs ya da kuruma karşı "işletmemizde/kurumumuzda/büromuzda/dükkanımızda tebligatın teslim edildiği şahıs hem 18 yaşının altındaydı, hem daimi çalışanımız değildi, okuma yazma da bilmiyordu ve sayısız çoğaltabileceğimiz gerekçelerle 'tebliğ usulsüzdür' demenin hakkın kötüye kullanımı olduğunu tekraren ifade etmek isterim. Saygılarımla.. |
20-02-2013, 17:23 | #66 |
|
Peki, Sayın Engin;
Yapılan usulsüz tebliğler sebebi ile yasal haklarını kullanmaktan geri bırakılan ve hakkında ki hukuki prosedürden haberdar olamayan kimselerin durumu için ne düşünüyorsunuz.Öyleyse her şeyi postacının insiyatifine bırakalım.Şekle sıkı sıkıya bağlılık hakkaniyetin ve adaletin gereğidir.Aksi halde hak kayıpları neticesinde tahmin edebileceğinizden daha fazla mağdurla karşılaşırız.İnsiyatif yerine şeklen herşeyi doğru yapmanın yada iki satır açıklama yapılarak usule uygun tebliğ yapmanın nesi yanlıştır? Postacı öyle olduğuna kanaat etmiş mantığı ve memur insiyatifini yasanın önüne koyma düşüncesini doğru bulmuyorum. Bir avukat olarak meslek hayatınızda tebliğ usulsüzlüğüne dayalı kaç kez itiraz,şikayet vs.niz olmuştur? Kendisinin bilgisi dışında hakkında sahte senetle takip yapılmış,takibe ilişkin ödeme emri ,ve hatta kıymet takdiri ve satış ilanı dahi borçlu görünenin haberdar olamayacağı şekilde usulsüz tebliğle gerçekleşmiş müvekkilimin haklarını ararken onlarca dava açmak zorunda kaldığımı ve 8 yıl boyunca o usulsüz tebliğler yüzünden emek verdiğimi bilirim. Hakkın kötüye kullanımını da bu sebeple tek taraflı yorumlamayı doğru bulmuyorum. Saygılarımla.. |
20-02-2013, 17:48 | #67 | |||||||||||||||||||||||
|
Tebliğ işleminin tümüyle posta görevlisinin inisiyatifine bırakılmasını elbette doğru bulmam mümkün değildir. Mesajlarımda, yaş şartını asgari ölçekte taşıdığının anlaşıldığı ve çalışanı olduğu izlenimini vermekten uzak olmayan şahıslara, özellikle avukatlık büroları gibi tebligatın çok çok önem arz ettiği yerlerde her canı isteyenin tebligat alamayacağı gerçeği de göz önünde bulundurulduğunda yapılacak tebliğin usule uygun olmadığını iddia etmenin yanlışlığına vurgu yapmıştım. Sizin uğraştığınız boyutta usulsüz tebligat konusuyla hemhal olmamış olmam, konunun hassasiyetini yeterince kavrayamadığım, "ne olacak işte, tebligat tebligattır, yapıverin birine gitsin" mantığını taşıdığım anlamına da gelmez diye düşünüyorum. Yoksa benim de ceza hukukuyla ilgili bir başlık altında çıkıp, ceza hukukuna dair kaç dava aldınız, soruşturma kapsamında kaç defa emniyette, savcılıkta ifadelerde bulundunuz, polis ve savcılarla müdafiliğini üstlendiğiniz şüpheli/sanık için kaç defa tartıştınız, mücadele ettiniz? diye sormam icap edebilir ki yakışık almaz. Saygılarımla.. |
20-02-2013, 17:57 | #68 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Engin, Ben yine de alelade bir yerde yapılan tebliğ ile hukuk bürosunda yapılan tebliğin şekli anlamda farklı olmayacağını usulsüzlüğün her yerde usulsüzlük olduğunu belirtmekteyim. Bu hususta hassasiyetinize yada hukuki tecrübenize atfım ve tavrım elbette ki olamaz.Aksine fikirlerinizin önünde saygıyla eğilebileceğim insanlardan olduğunuzu da her daim dile getirmekteyim. Tek ısrarım şekle bağlı kalmanın zarar değil fayda sağlayacağıdır. SAYGILARIMLA.. |
20-02-2013, 18:09 | #69 | |||||||||||||||||||||||
|
Sanıyorum burada maksat hasıl oldu ve konuyu takip eden değerli hukukçular ve bizler istifade ettik. Bu tartışmada ve dolayısıyla tüm hukuki görüş ayrılıklarında önemli olan kimin haklı olduğu değil, savunulan görüşler açısından hangi argümanlarla nasıl temellendirmelerde bulunulduğudur zira hukuk dinamik bir bilimdir ve bilimde farklı görüşlere her zaman yer vardır. Yeni ve farklı bakış açıları da sunulabilir, önceki görüşlerden biri ya da birkaçını destekleyen meslektaşlarımız da paylaşımlarda bulunabilirler ki Yargıtay'ın kimi zaman görüş/içtihat değiştirmesini de bu perspektifte değerlendirmek mümkündür diye düşünüyorum. Saygılarımla.. |
20-02-2013, 18:34 | #70 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben mi uyudum, yoksa yasada Okuma-yazma bilmediği alenen ortada olan kişiye yapılan tebligat usulsüzdür türünden bir ibare mi var? Saygılarımla |
20-02-2013, 18:42 | #71 | |||||||||||||||||||||||
|
Yazdıklarınıza aynen katılıyorum. Benzer şeyleri ben de çok yaşadım. Bir davada yaşlı müvekkilime tebligat yapılmış görünüyor. Misal, "Komşusu İbrahim Yiğit'e haber verildi" yazıyor mazbatada. Oysa böyle bir kişi apartmanda bulunmuyor. Ama Engin Yiğit ile İbrahim Ekici isimli komşular var. Postacı, birinin adını, diğerinin de soyadını birleştirerek yeni bir komşu yaratmış. Neyse ki, tebellüğ tarihini değiştirmiştik. Bizzat asıl olarak benim başımdan geçen bir olayda, "komşusu feşmekana haber verilmiştir." yazıyordu, tebligatta. Yeni taşındığım bir yerdi ve komşu kadının ismini dahi bilmiyordum. " Şu tarihte adıma tebligat gelmiş ve size haber vermişler" dediğimde, " Yok böyle bir şey" dedi. Özetle bazı postacılar, 2. no.lu haber kağıdını kapıya yapıştırmamakta; komşu ismi olarak da zildeki isimleri/bildikleri komşu isimlerini yazmaktadırlar. İş güvencesi olmayan, az ücretle bütün gün sırtında torba taşıyan, meslek içi eğitim almamış kişinin yapacağı şeyler yani. |
20-02-2013, 18:45 | #72 | |||||||||||||||||||||||
|
Okuduğum son tarihli bir Yargıtay kararında mernise tebliğ edilecekse tebligat tüzüğü 28. madde uyarınca komşuya sorup haber bırakmasına gerek olmadığını yazıyordu. Bu durumda teblgiat memuru doğrudan muhtara gidebilir. |
20-02-2013, 18:51 | #73 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sonradan eklenen not: Tebligat kanunu şekli hukuka dair olsa bile aşırı şekilcilik işin içinden çıkılmaz duruma girmesine de neden olabiliyor. Örneğin, davalı X'in merniste kayıtlı görünen adresine tebligat çıkarılmış olsun. Tebliğ memuru adrese gittiğinde evin kapısız bir müstakil ev olduğunu görürse, sizce ne yapmalıdır? Tebliğ memuru kapının yanındaki duvara asmış olsa... veya evin müştemilatında bulunan wc kapısına yapıştırsa... İlgili aşağıdaki hükme bakarsanız
Kapıya yapıştırılma tarihi tebliğ tarihi sayılacağına göre, kapısız ev bakımından tebliğ geçersizdir demek gerekir. |
20-02-2013, 19:42 | #74 | |||||||||||||||||||||||
|
Alıntıladığınız ifademi, mezkur maddedeki düzenleme ışığında ele almak gerekir. Saygılarımla.. |
22-02-2013, 14:06 | #75 | |||||||||||||||||||||||
|
Tebligat Kanunu m.22 hâline ilişkin...
Sayın EKİCİ,
Tebligat Kanunu'nun 22. maddesinde muhatap yerine, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerektiği; müteakip 23. maddesi, 1.fıkrası, 5. bendinde ise 22. maddenin söz konusu olması hâlinde tebliğ mazbatasında bu kişinin "tebellüğe ehil olduğunu"n belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. (Bilindiği üzere; Tebligat Tüzüğü 07.08.2012 tarih, 28377 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren "Tebligat Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tüzük" ile yürürlükten kaldırılmıştır.) Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 34. maddesinde muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kişinin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve açıkça anlaşılır bir şekilde ehliyetsiz bulunmaması gerektiği; müteakip 35. maddesi, 1. fıkrası, d bendinde ise 34. maddenin söz konusu olması hâlinde tebliğ mazbatasında bu kişinin "tebellüğe ehil olduğunu"n belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yukarıdaki düzenlemeler muvacehesinde; Kanunun 22. maddesindeki hâllerde mazbatada tebellüğ edenin "ehil olduğunun" belirtilmesi gereğinin yasal dayanağı vardır. Saygılar... |
22-02-2013, 15:00 | #76 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Alıntıladığınız cümlemin tamamı
Uygulamada "şahıs 18 yaşını tamamlamış (reşit) görünmektedir" şeklinde mazbataya yazılmış bir ibare bu zamana kadar görmedim. Tebliğ görevlisi tebligatı gerçekleştirmiş ise o şahsın reşit olduğunun karine olarak kabulü gerekeceğini, reşit olmayan şahsa tebligat yapılmaması durumunda asıl hukuki yararın mazbatada "reşit olmadığı ve/veya reşit görünmediği için tebliğde bulunulmamıştır" ibaresinin yer almasında olduğunu düşünüyorum. Saygılarımla.. |
22-02-2013, 15:23 | #77 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın EKİCİ,
"Muhatap yerine, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır." şeklinde olup; 23. maddede de: Tebliğ bir mazbata ile tevsik edilir. Bu mazbatanın; ...5. ...22'nci madde gereğince tebellüğe ehil olduğunu, ...ihtiva etmesi lazımdır." denmektedir. Dolayısıyla 22.maddede düzenlenen durum söz konusu olduğunda mazbatada "tebellüğe ehil olduğu" ibaresinin yazılması gereği yasa maddesidir. Diğer taraftan ibarenin ne şekilde olacağına dair bir beyanım yok farkındaysanız; alıntıladığım cümledeki o kısmı çıkarma sebebim de budur; çünkü orada spesifik bir ibareden bahsetmektesiniz. Ehil olduğunun ne şekilde belirtildiğine dair olasılıklara binaen yasa düzenlemesi yapılmaz; bu, yasa yapma tekniğine aykırıdır. Lakin 22.maddede belirtilen durum oluştuğunda ve 23. madde açıkken; "yasaya rağmen" bunun mazbatada gösterilmesi gerekmez veya bu, yargıtayın yorumudur denemez. (diye düşünüyorum ) Saygılar... |
22-02-2013, 19:08 | #78 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Öksüz, Bu hükmü lafzi ile yorumlarsak her durumda, muhatap dışındaki kişilere yapılacak tebligatlarda "ehil olma" ibaresini yazmak zorunludur dememiz gerekir. Bence bu hükmü, 22. madde kapsamında "tebligata engel bir bir durum varsa" eğer, "ehil olma (ma)" olgusunun mazbataya yazılmasının gerekliliği olarak yorumlamak, anlamak zorundayız. Aksi takdirde muhatap dışında tebliğ alan kişi emekli bir memur dahi olsa, "kişinin görünüşüne nazaran 18 yaşından büyük olduğu ve tebliğe ehil olduğu" manasında tuhaf bir şerhi her durumda yazmayı zorunlu kılmış olacağız. Bunun mantıklı ve doğru olmayacağı açıktır. Çünkü buradaki görünüşüne nazaran 18 yaşından büyük olma algısı tebliğ memurunun algısıdır. Tebliğ memuru bu tebligatı yapmışsa, o halde zaten görünüşüne nazaran 18 yaşından büyük olarak algılayıp, tebliğ etmiş olmalıdır. Bu sonuç eşyanın tabiatı icabıdır. Aksi durum vars tebliğ etmeme nedenini yazması doğal olandır. Ama ben anlamam kanun öyle demiş diyorsan, sen de haklısın, merkez bilir. ---- YAŞ VE EHLİYET ŞARTI: Madde 22 - Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır. TEBLİĞ MAZBATASI: Madde 23 - Tebliğ bir mazbata ile tevsik edilir. Bu mazbatanın: 1. Tebliği çıkaran merciin adını, 2. Tebliği istiyen tarafın adını, soyadını ve adresini, 3. Tebliğ olunacak şahsın adını, soyadını ve adresini, 4. Tebliğin mevzuunu, 5. Tebliğin kime yapıldığını ve tebliğ muhatabından başkasına yapılmış ise o kimsenin adını, soyadını, adresini ve 22 nci madde gereğince tebellüğe ehil olduğunu, 6. Tebliğin nerede ve ne zaman yapıldığını, 7. 21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin (Değişik ibare: 11/01/2011-6099 S.K./6.mad.) yapıldığını, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebi, 8. (Ek bent: 11/01/2011-6099 S.K./6.mad.) Tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydı, 9. (Değişik bend: 19/03/2003 - 4829 S.K./7. md.) Tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasını, İhtiva etmesi lazımdır. --- |
22-02-2013, 19:22 | #79 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dikici,
Saygılar... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Tebligat Kanununun Ek 1 maddesine göre kat malikine tebligat yapılması usulü nasıldır | Hukuka Saygı | Meslektaşların Soruları | 2 | 25-10-2016 17:30 |
Tebligat Kanunu 35. maddeye göre sözleşmede kararlaştırılan adrese tebligat | sahmetc | Meslektaşların Soruları | 2 | 04-05-2011 13:45 |
tebligat kanunun 35. maddesine göre yapıalan tebligat iade edilebilirmi | ridvaneroglu | Meslektaşların Soruları | 6 | 20-12-2010 14:51 |
tebligat yapılacak şahıs o an için adreste bulunamazsa tebligat nasıl yapılır? | Av. Aylin Kaya | Meslektaşların Soruları | 10 | 10-03-2010 12:18 |
tebligat kanunun 35. maddesine göre yapıalan tebligat iade edilebilirmi | ridvaneroglu | Meslektaşların Soruları | 3 | 14-11-2008 10:08 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |