18-06-2009, 00:54 | #361 |
|
Öğretmen ilkokulda fen bilgisi dersinde karıncaları anlatıyormuş.. "Çalışırlarken kendi ağırlıklarından beş misli fazla yiyecek taşırlar.."demiş, "Bundan nasıl bir ders çıkartıyorsunuz?" "Bence", demiş öğrencilerden biri... "Anlaşılan bunlarda sendika mendika falan yok...!"
|
18-06-2009, 01:02 | #362 |
|
Anneanne, oynaması için torununu kumsala götürmüş, minik çocuk deniz kenarında kovası ile oynarken birden nerden çıktığı belli olmayan dev bir dalga gelmiş ve gitmiş, torun ortada yok..! Anneanne "Tanrım!.. Nasıl olur?.." diye ellerini gökyüzüne kaldırıp çığlık çığlıga ağlamaya başlamış.. "Sana kilisede yıllarca yakaran, mum yakan bana böyle bir acıyı nasıl tattırırsın??.."
"Tamam.. tamam.." diye kalın bir ses gelmiş yukardan, hemen yine aynı irilikte bir dalga kumsalda patlamış, minik çocuk hiçbir şeyin farkında olmadan aynı yerinde gülümseyerek tekrar oynuyormuş.. "Tanrım..??" "Gene ne var?.." "Şeyy.. Şapkası da vardı..!" |
18-06-2009, 01:11 | #363 |
|
Akıl hastanesinde koğuşları gezen başhekim, bir delinin oturmuş, birşeyler yazdığını gördü: - "Kolay gelsin ne yazıyorsun?" - "Mektup yazıyorum efendim." - "Yaaa..Kime yazıyorsun?" - "Kendime.." - "Peki ne yazılı mektupta?" - "İlahi doktor bey, deli misiniz siz.. Mektubu daha almadım ki içinde ne yazdığını bileyim?"
|
18-06-2009, 01:13 | #364 |
|
Adam kumsalda yürürken ayağı birşeye takılmış, bir de bakmış bir lamba.. "Hahahaa" demiş; "bu da içinden cin çıkan sihirli lambalardan olmasın?" Lambayı biraz ovalamış vee... birden etrafı dumanlar kaplamış, derken kocaman bir cin ortaya cıkmış : - Benden üç şey dileyebilirsin, dile bakalım! Adam "Harika!" demiş.. "ilk olarak 1 milyar dolarım olsun istiyorum" Cin parmaklarını şıklatmış ve kumsal baştan aşağı silme banknotlarla dolmuş... Adam gözlerine inanamamış ve ikinci dileğini söylemiş : - Hawaii'de okyanusu gören lüks bir villa istiyorum Cin yine parmaklarını şıklatmış ve adam birden elinde lambayla kendini Hawaii'de muhteşem bir evin önünde bulmuş. Cin sormuş: - Evet, son dilegin nedir? Adam düşünmüş düşünmüş ve: - Kadınlar icin dayanılmaz, karşı konulmaz olmak istiyorum. Cin yine parmaklarini şıklatmış veeeee... Adam bir kutu çikolataya dönüşmüş..
|
18-06-2009, 17:56 | #365 | |||||||||||||||||||||||
|
"Konu o değil" |
18-06-2009, 18:14 | #366 |
|
Otomobil kazasında ölen yaşlı çift, doğru cennete gönderilirken görevli anlatmaya başlar:
- Şu denize bakan villa sizin. Yanında tenis kortu, yüzme havuzu ve golf parkuru var. İstediğiniz herhangi birşey için şu düğmeye basmanız yeterli. Cennet görevlileri derhal takdim edecekler..." Görevli ayrılınca, adam karısını azarlamaya başlar: - Kahretsin Vildan, hep senin hatan! - Nasıl yani bey ?! - O kahrolası yürüyüş programların, vitamin hapların, yulaf çorbaların, içki, sigara yasaklamaların olmasa buraya yıllar önce gelecektik.. |
18-06-2009, 18:15 | #367 |
|
İsrailli güzel casus Suriye'den dönüp İsrail Genelkurmayı'na rapor verir:
- Hafız Esad'ın son saldırı planını gece masasından çaldım. Üstelik, bununla kalmayıp oğlunu da hapsettim. Generaller sevinçle haykırırlar: - Harika, oğlunu hemen bize ver, sorguya çekelim. Güzel casus üzgün bir yüzle cevaplar: - İşte bu hemen olmaz, dokuz ay beklememiz lazım.. |
18-06-2009, 18:19 | #368 |
|
Küçük afacan elinde bir kutu şekerle parka gitmiş, bir banka oturmuş; etrafa bakınırken şekerleri ardarda ağzına atıyormuş.
Yanındaki bankta oturan yaşlı adam çocuğa bakmış bakmış ve "evladım.." demiş, "şeker güzeldir ama çok yemek zararlıdır. hem dişlerin çürür, hem yüzünde sivilce çıkar, hem de şişmanlarsın.." Çocuk bunun üzerine adama dönmüş: "Benim dedem 107 yaşına kadar yaşadı..." Adam "Yaa.." demiş.. "Yani deden de mi çok şeker yerdi?" "Hayır, her şeye burnunu sokmazdı!" |
18-06-2009, 18:24 | #369 |
|
Tiyatroda, ünlü oyuncu rolü gereği uşaklarına bağırır: - "Atımı getirin!"
O sırada münasebetsiz bir seyirci "Eşek olsa olmaz mı?" diye seslenir. Oyuncu hiç istifini bozmaz: - "Hay hay! Buyrun beyefendi!.." |
18-06-2009, 18:31 | #370 |
|
Bardaki taburede oturan kör adamın biri barmene
"Hey! Bir sarışın fıkrasi duymak ister misin?" demiş. Barmen birden tamamıyle sessizleşmiş. Yanındaki adam fısıltı ile ona "Fıkrayı anlatmadan önce bilmen gereken bir şey var. Barmen sarışın, fedai sarışın, ben de 1.95 boyunda, 200 kg ağırlığında karatede kara kuşaklı bir sarışınım. Bununla birlikte yanımda oturan adam 2.02 boyunda, 225 kilo ağırlığında sarışın bir halterci. Senin sağındaki arkadaş ise 2.20 boyunda, 300 kg ağırlığında sarışın bir güreşçi. Bunu ciddi olarak düşün bayım. Hala bu fıkrayı anlatmak istiyor musun?" Kör adam: "Hayır, yoksa en az beş kez açıklamak zorunda kalırım." |
22-06-2009, 11:52 | #371 |
|
Sarışın Dedektifler
Üç sarisin detektif olmak üzere Polis teskilatina müracaat etmisler. Yapilmasi icap eden bir sürü imtihandan birini idare etmek de komiserlerden birine düsmüs. Komiser birinci kiza bes saniye müddetle bir dosyadan çikarttigi bir resmi göstermis; "Söyle kizim" demis "Bu bir suçlunun resmi, bu adamin bariz ne özelligi var? Bunu ileride nasil tanirsin?" Kiz söyle bir durmus; "Çok kolay" demis "Adam tek gözlü" Komiser resime bakmis "Kizim bu resim profilden, yani yandan çekilmis. Tabi tek göz göreceksin..." demis. Ayni resimi ikinci kiza gösterip ayni suali sormus; "Bana bak" diye ilave etmis "Dogru dürüst bir cevap ver" Ikinci kiz; "Bu adami tanimak çok kolay" demis "Çünkü adamin tek kulagi var" Komiser; "Kizim" diye bagirmis "Bu resim profilden dedik yaa!...Adamin suratinin öbür yanini göremiyoruz. Onun için kaç gözü, kaç kulagi oldugunu bilemeyiz..." Kazım üçüncü kiza "Kizim lütfen akilli bir cevap vermeye çalis. Beni çildirtma. Bu adamin bariz özelligi nedir, bu adami ileride nasil tanirsin?" diye sormus Kiz; "Bu adam lens takiyor" diye cevap vermis. Komiser saskin, saskin resime bakmis ama adamin lens takip takmadigini bir türlü anlayamamis. Merak etmis adamin dosyasini açip okumus, dosyadaki bilgiye göre hakikaten adam lens takiyormus. Komiser üçüncü kiza hayranlik içinde; "Aferin be kizim" demis "Dogru bilmisin. Simdi söyle bakalim bu adamin lens taktigini resimden nasil anlayabildin?" Kiz; "Çok kolay" diye cevap vermis: "Tek gözlü, tek kulakli bir adamin gözlük takacak hali yok ya !!" |
09-07-2009, 22:49 | #372 |
|
Canı sıkılan Trafik Polisi
Trafik kuralı ihlali yapan kimsenin çıkmadığı uzun bir nöbetin sonunda polis nihayet aşırı hız yapan bir aracı durdurdu.
Sürücü camı açtı. Ruhsat ve ehliyetini uzattı. Polis ceza makbuzunu cebinden çıkarırken keyifle gülümsedi. - Sizi bütün gün bekledim. Sürücü nasıl olsa cezamı öyle ya da böyle çekeceğim rahatlığıyla, iç çekerek cevap verdi. - Anlıyorum memur bey. Elimden geldiği kadar hızlı gelmeye çalıştım ben de. Polis, dakikalar süren gülmesi kesilmeyince adama eliyle git, git işareti yaptı ve adam cezadan kurtuldu. |
09-07-2009, 22:51 | #373 |
|
- Geçen pazar camide yüklü bir cüzdan buldum..
- Sahibini bulup geri verdin mi?.. - Yok.. Şimdilik beni şeytan mı deniyor, yoksa dualarım mı kabul oldu onu anlamaya çalışıyorum..! |
09-07-2009, 22:55 | #374 |
|
Temel ile Fadime tayinleri sebebiyle Erzurum'a taşınırlar. Malum, Erzurum bol kar yağan yer. Boyle Birgün akşam üzeri belediye hoparlöründen duyuru:
''Sayın sokak sakinleri! Lütfen arabalarınızı sokağın sol tarafına park edin, sokağın diğer tarafındaki karlar temizlenecek! '' Temel evden çıkar ve arabasını sokağıın sol tarafına park eder.Ertesi akşam yine belediye hoparlöründen duyuru ''Sayın sokak sakinleri Arabalarınızı lütfen sokğın sağ tarafına park ediniz,sokağın boş bırakılan tarafındaki karlar temizlenecektir! '' Temel yine dışarı çıkar ve arabasını sokağın sağ tarafına çeker. Ancak bu arada kar yağmaya devam etmektedir. Bunun sonucu olarak sokakların hergun temizlenmesi gerekmektedir. Nitekim birkaç gün sonra yine bir duyuru '' Sayın sokak sakinleri! Lütfen arabanızı sokağın ........ tarafına park ediniz sokağın diğer tarafındaki karlar temizlenecektir.! '' Ancak anons sırasında seste bir kopukluk olduğu için ne Temel ne de Fadime araçlarını sokağın hangi tarafına park edilecegini anlayamamışlardır. Uzun süre hangi tarafa park edecekleri konusunda tartışırlar ve bir türlü karara varamazlar. En sonunda Fadime ' Ula Temel !'' der, '' Madem arabanın sokağın hangi tarafına park edileceğini anlamadık ; boşver anonsu, bugün de araba garajda kalsın, !'' |
10-07-2009, 09:20 | #375 |
|
Oflu hoca camide vaaz veriyor ve sonlara doğru yardımların azaldığından bahsederek cemaatten bi akıl istiyor.'Ey cemaat pilursunuz camemizin çeşitli ihtiyaçları var eskiden 500 toplayuduk tamam idi şimdi gurbetçiler istanbula döndi alamanyaya döndi 300 lira eksük kalayi.ne yapacauk pilen var midur? cemaatten biri atlar hemen. ' E hocam zarar edeyisak kapatalım camiyi
|
03-08-2009, 17:33 | #376 |
|
Temel, iki kulağı da yanık vaziyette hastaneye getirilmiş. Doktor bu duruma şaşırıp sormuş:
"Nasıl oldu bu?" "Ütü yaparken telefon çaldı." "Peki diğer kulağın nasıl yandı?" "O da ambulans çağırırken." |
03-08-2009, 17:35 | #377 |
|
Dünya nimetlerine önem vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karsılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:
"Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem!" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin su karşılığı verir: "Ben çekilirim!" |
03-08-2009, 17:45 | #378 |
|
Çok uluslu bir şirketin üst düzey yöneticilerinden biri bir gün şehrin üzerinde balonla gezintiye çıkar. Aksilik bu ya, hem yola çıkarken yanına harita almayı unutur, hem pusulasını balondan aşağıya düşürür, hem de yolunu kaybeder. İnmek için uygun bir yer araken bir gökdelenin tepesinde sigara içen bir adam görür ve alçalır.
- "Afedersiniz, ben neredeyim acaba?" - "Yerden 500 metre yükseklikte bir balonun içindesiniz." Yönetici sinirlenir: - "Siz mühendissiniz değil mi?" - "Evet, nereden bildiniz?" - "Çünkü başım belada ve size bir soru sordum. Cevap olarak verdiğiniz bilgi tamamen doğru ama aynı zamanda tamamen yararsız." - "Siz de yöneticisiniz değil mi?" - "Evet de siz nereden bildiniz?" - "Çünkü yerden 500 metre yükseklikte bir balonun içindesiniz, yolunuzu kaybetmişsiniz, pusulanız yok, haritanız yok ve berbat durumdasınız. Fakat bütün bunlar şimdi benim suçum oldu." |
03-08-2009, 19:35 | #379 |
|
Sağa, sola durmadan püfleyerek dolaşan Temel, soranlara şöyle cevap veriyormuş;
"Ben titiz bir uşağım, kendime toz kondurmayrum daa!.." |
03-08-2009, 19:41 | #380 |
|
İdris, Nuh diyor peygamber demiyordu:
“Okuyup da ne olacak penum oğlan? Ha bu dükkanda duracağına göre, okuma yazmanın heç cerekliluğu yoktir. Bir, içi, uç diye saysa yeter.” Komşuları ısrar edip duruyorlardı: “Olur mu canum, diyelim ki onu dükkanda bırakup kahveye cittun. Dükkana da dört adam celdu. Uçten fazla sayamazsa celup sana ne diyecek?” İdris; “Uyy, bu da mesele mi yani. Celur, ‘Baba, uç kişi celdu, yanlarında bir herif daha var’ der.” |
03-08-2009, 20:02 | #381 |
|
Adam meyhanede kafayı çekmiş, ortalığı birbirine katmış. Karakola götürüldüğünde de camı çerçeveyi indirmiş. Tutup hakimin karşısına çıkarmışlar.
Adam hakimden özür dilemiş ve “Avukatım gelmedi” demiş. Hakim duruşmayı sonlara bırakmış. Son duruşma saati geldiğinde avukat hala ortalıkta yok. Hakim dosyayı incelemiş ve “Sen hem karakolda, hem savcılıkta, hem de mahkemede suçunu itiraf etmişsin... Tanıklar da var... Avukatın gelip ne söyleyecek?” Adam boynunu bükmüş “Valla benim 100 milyonumu aldı... Ben de onun gelip ne söyleyeceğini merak ediyorum!..” |
03-08-2009, 20:06 | #382 |
|
Ünlü avukatın yazıhanesine bir müşteri geldi ve;
- Size bazı hususlarda akıl danışmak istiyorum. - Soracağınız iki soru için 10 milyon TL alırım. - İki soru için 10 milyon TL çok değil mi? - Olabilir dostum. Şimdi ikinci sorunuzu bekliyorum. (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1975 Yıllığı) |
03-08-2009, 20:13 | #383 |
|
Şehre yeni gelmiş bir turist arka sokaklarda gezinirken, ayaklarında bir tek ayakkabı bulunan gariban bir çocuk görmüş. Hemen yanına giderek konuşmaya başlamış;
“Ne oldu, ayakkabının tekini kaybetmişsin galiba, gidip beraber arayalım istersen.” Çocuk; “Hayır, ayakkabımın tekini kaybetmedim. Sadece tek bir ayakkabı buldum.” |
03-08-2009, 20:23 | #384 |
|
Büyükannenin çiftliğine tatile giden minik yavruya büyükanne kuyudan bir kovaya su doldurma görevi vermiş. Küçük çocuk kovayı alıp, kuyunun başına gitmiş. Tam kovayı kuyuya indirmiş ki, kuyudan yukarı doğru bakan iki iri göz görmüş. Bir anda kovayı yere atarak, eve kaçmış. Büyükanne çocuğu kovasız görünce sormuş;
- Ne oldu, kova nerede? - O kuyudan ben su dolduramam, büyükanne. Kuyuda büyük, yaşlı bir timsah var! - Aman yavrum, niye korkuyorsun. O timsah uzun senelerdir orada yaşar, çok uysaldır, kimseye zararı dokunmadı. Sen öyle korkunca, o senden daha fazla korkmuştur muhakkak. Hadi, git de su doldur gel. - Eğer o da benim kadar korktuysa, o kuyudaki suyu bir daha hiç kullanamayacağız demektir!.. |
03-08-2009, 21:47 | #385 |
|
Rize'ye giden otobüste cep telefonu kullanmak yasakmış...
Ama hanım ablalardan biri açmış telefonunu muhabbet ediyormuş. Ablayı çevredeki yolcular uyarmış ama abla oralı olmamış. Bakmışlar olacak gibi değil muavine durumu bildirmişler. Muavin: "Hanımefendicuğum cep telefonu ile konuşmak yasakdur kapatun telefoni." Abla durmuş muavine bakmış sonra telefondakine; "Uşağuum anan doysun senden, benum telefon açmam yasakmiş, bek kapatayum sen ara beni". |
04-08-2009, 00:11 | #386 |
|
Arşimed hamamda, tasın suyun üzerinde duruşundan ilham alıyor ve o anda üzerinde uğraştığı problemin çözümünü buluyor... Tası eline alıp peştemalla fırlıyor sokağa ve bağırıyor;
“Evreka! Evreka! (Buldum)” Hamamcı da Arşimed’in peşinden fırlıyor ve bağırıyor; “Ner’den buldun bee!.. O bizim hamamın tası!..” |
04-08-2009, 01:47 | #387 |
|
Bir gün sarhoş adamın biri sokakta bekliyormuş.
Yoldan geçen adam sormuş, "Burada ne bekliyorsun ?"demiş. Sarhoş adam; "Evimi bekliyorum". Adam; "Evin burda değilse burda beklemene gerek yok" demiş. Sarhoş adam da cevap vermiş; "Dünya dönüyor, evim de birazdan burda olur". |
04-08-2009, 02:05 | #388 |
|
*Papagini altin kafese koymuslar. Ne demis ?
-Avukatimi istiyorum. *Adamin birinin o kadar mutsuz bir evligi varmış ki kendini içkiye vermis. Bir gece sarhos olarak eve dönmüş. Karısı kapıyı açtığında adam düşüp ölmüş. Neden ? -Çünkü karisini çift görmüs. * Denizden kum nasıl çikar ? - Islak. |
04-08-2009, 09:36 | #389 |
|
Bir keşiş dünyanın en akıllı adamını bulmak için diyar diyar geziyormuş. Sıra Nasreddin Hoca’nın köyüne gelmiş ve köylülere sormuş.
“Sizin köyün en akıllı adamı kim?” Köylüler de: “Nasreddin Hoca” demiş. Bunun üzerine keşiş köy meydanında hoca ile görüşmeye başlamış. Eline bir çomak almış, yere bir daire çizmiş. Nasreddin Hoca da çomakla daireyi ortadan ikiye bölmüş. Keşiş bir doğru daha çizerek daireyi dörde bölmüş. Hoca da dörde bölünmüş dairenin üç dilimine çarpı işareti koymuş. Keşiş elleriyle aşağıdan yukarıya doğru hareket yapmış, hoca da yukarıdan aşağıya yapmış. Keşiş büyük bir hayranlıkla hocayı tebrik etmiş. Olup bitenden bir şey anlamayan halk keşişe ne olduğunu sormuş. Keşiş de: “Bu adam gerçekten dünyanın en akıllı adamı. Yere dünya çizdim, o ‘ortadan ekvator geçer ‘dedi. Ben dünyayı dörde böldüm, o da ‘dörtte üçü sudur’ dedi. Ben yerden buharlaşma sonucunda ne olur dedim, o da ‘yağmur yağar’ dedi.” Bu sefer hocaya neler olduğunu sorar halk. Hoca da: “Bu adam oburun biri. Yere bir tepsi baklava çizdi, ben de ‘yarısı benim’ dedim. Daha sonra tepsiyi dörde böldü, o zaman ‘dörtte üçü benim’ dedim. O da tepsi altından ateşi hafif hafif almalı dedi, ben de ‘üstüne fındık fıstık ekersek daha iyi olur’ dedim.” |
04-08-2009, 09:42 | #390 |
|
Vakti zamanında padişah bir tembelhane yaptırmış. Ülkedeki tembeller burada yedirilip içirilip, bakılırmış.
Tembelhane dolunca padişah bir tane daha yaptırmış fakat ikincisine de talep fazla olmuş. bunun üzerine vezirin aklına sahici tembellerle, yalancıları ayırmak için bir yöntem gelmiş: Tembelhanede yangın çıkarmışlar. Yalancı tembeller kaçışıp yangın ilerleyince içeri girmişler. İki tembel ellerinde sigaraları yatıyormuş. “Ne yapıyorsunuz burada?” Tembellerden bir tanesi cevap vermiş: “Sigaramı yakacağım da, ateşin bu tarafa gelmesini bekliyorum!..” |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Fıkra Gibi Tüketici Şikayetleri | Av.Ceylan Pala Karadağ | Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 26-09-2006 12:31 |
Fıkra:) | buketoz | Site Lokali | 4 | 22-03-2004 00:13 |
Fıkra - Çok Güldüm | Batu Han | Site Lokali | 0 | 28-02-2003 19:45 |
Bir De Fıkra | Cest la vie | Site Lokali | 0 | 24-03-2002 23:26 |
ANAYASA m. 38/ 7 son fıkra | Av. Hulusi METİN | Hukuk Sohbetleri | 0 | 10-02-2002 14:18 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |