29-11-2008, 22:34 | #1 |
|
Avukatlık Ücreti ile ilgili bir problem...
Bilindiği üzere Tüzel kişilerle sözleşme karşılığı aylık müşavirlik ücreti alarak, şirketin icra ve/veya dava takibini üstlenen avukatlar için, takibi yapılan dava ve/veya icra takipleri bakımından karşı yandan alınacak ücretin de Avukat'a ait olacağı Av. 164. madde gereğidir.
Böyle bir durumda; 1.) Aylık sabit müşavirlik ve dava takibi ücreti, şirkete ait takip edilen dava ve icra takiplerinin asgari ücret tarifesindeki karşılığının altında kalırsa; avukat zaman aşımı süresi içinde aradaki farkı; "ücret, asgari ücret tarifesinden düşük olamaz" gerekçesiyle şirketten isteyebilir mi? 2.) Avukat ile şirket arasında hiç sözleşme yok ise, aynı dava ve icra takipleri bakımından birisi vekil eden şirketten diğeri karşı yandan olmak üzere talep edilecek olan vekalet ücreti, aynı iş için alınan iki ayrı ücret olarak değerlendirilemez mi? Bilindiği üzere "bir işin bir ücreti olur" genel kuralı karşısında hem vekil edenden hem de karşı yandan alınan ücret, "bir iş için alınan iki ayrı ücret" olarak değerlendirilemez mi? Saygılarımla... |
30-11-2008, 00:48 | #2 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Saim;
1. sorunun cevabı tarifede var:
2.sorunuzu ise tam anlayamadım. Hem müvekkilden hem de karşı taraftan alınan ücret fazla oluyor, ikincisini almayayım mı diyorsunuz? |
30-11-2008, 01:54 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
Büyük şirketlerde 1 yıl içinde malumunuz trilyonlarca lralık icra takibi ve dava takibi yapılabiliyor. Varsayalım avukatı azlettiniz. Aylık ücreti maaş olarak 5.000 veya 10.000 YTL... Oysa takip ettiği dosyalardan dolayı asgari ücret tarifesi esas alınsaydı alması gereken tutar varsayalım yine 1.000.000 YTL veya 2.000.000 YTL. Avukata sözleşme yaparak asgari ücret tarifesnin altında ücret ödemek mümkün müdür? Cevabımız evet ise, asgari ücret tarifesinin neresi "asgari" dir. Sözleşme yaparak asgari ücretin de altına inmek mümkün olabilir mi? Avukat elbette ki cret almadan da işe bakabilir ama bu sınırlı ve istisnai bir haldir ve baroya bildirilir.... mevzu bu değil elbette. Böyle bir duumda, avukatın ücreti asgari ücret tarifesinden düşük olamaz kuralı uyarınca aradaki fark sizce de çok fazla değil mi? 660 YTL ile milyon YTL arasındaki fark nedir? 2.sorum aslında açıktı. Yapılan iş tek. Verilen ücret 2. Bu normal midir? |
30-11-2008, 02:42 | #4 |
|
İkinci sorunuzu ben de anlayamadım. Aslında bu durumu anlayamayan ekseriyetle davalılar, borçlular, bir de kendilerine ücret yüklenmesini manasız bulan ve "Karşıdan alsanız olmaz mı" diye soran müvekkiller olur
Av.K.ndaki, "Tarifeyle karşı tarafa yüklenecek avukatlık ücreti de avukata aittir" düzenlemesi ile bu soru işaretleri son buldu, en azından bizim zihinlerimizde. (Eski metinde "aksine sözleşme yapılmamışsa" ibaresi vardı) Yapılan iş elbette tek, ikinci ücrete hak kazanmanız ise "Kazanmanızın" ödülü. Kaybederseniz, alacağınız vekalet ücreti yine tek olacak (Bu durum kolay kayıt altına alınabilir olmasından hareketle, vergi gelirlerini yükseltmek anlamında tarafımıza -esasen geçici taşıyıcılık da denebilir- ihsan edilmiş bir hak (ve ödev) kişisel kanaatim.) Saygılarımla... |
30-11-2008, 02:50 | #5 |
|
İlk sorunuzla ilgili olabilecek bir de yönetmelik değişikliği var. Aşağıdaki linkte kısmen tartışmıştık.
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=31283 Rakam ve oranların yükselmesi vergi gelirleri anlamında iyi gibi görünse de, uygulama olur da kurumları tarifelere uymaya icbar edici bir hale olur da bir gün gelir ise, asıl şenlik o zaman yaşanacak gibime geliyor. Ve şüphesiz zararlı çıkacak olan bizden başkası olmayacaktır. |
30-11-2008, 14:57 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
Söz konusu Yönetmeliğin ilk maddesinde yer alan "Sürekli avukatlık hizmeti içeren çalışma şekillerinde, 1136 sayılı Avukatlık Kanununa ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uygun..... Sözleşme düzenlenir." bu hususu sayın baharB 'de belirtmişti. Orada aradaki farkın avukata verileceği de yazılıydı. Avukatlık ücret tarifesinde ise bilindiği üzere konusu para olan dava ve takipler için oransal ücret belirtilmiştir. Bu oranlar "asgari" ücreti belirler. Yapılan sözleşmenin bu tarifeye uygun olması lüzumu nedeniyle bazan sıkıntı doğabilmektedir. Şöyle ki: (A) isimli avukat kendi serbest avukatlık hizmeti sunduğu bürosunda (B) ünvanlı şirketin dava ve icra takiplerini takip etmeyi masraf hariç aylık (misal olarak) 15.000 YTL'ye kabul eder. Bu sözleşme (misal) 1 yıl sürer. Bu süre içinde 500 adet dosya ile icra takibi açar ve neticelendirir. Bu dosyalardan dolayı avukatlık asgari ücret tarifesi esas alınsaydı, yani şirket ile avukat arasında aylık 15.000 YTL lik ücret sözleşmesi yapılmamış olsaydı, avukatın, vekil edeni şirket ile olan ilişksinden dolayı 1 yıl içinde hak etmesi gereken ücretin (misal) 500.000 YTL olması gerektiği tespit edilseydi avukat asgari ücret tarifesinden daha düşük ücrete çalışmayı kabul etmiş olacaktı.... Bu örnek olayda avukata sözleşme uyarınca ödenen 12 ay X 15.000= 180.000 YTL ' dir. Oysa hiç sözleşme yapmasaydı sözde "asgari ücret tarifesine göre" avukat aynı süre içinde 500.000 YTL vekil edeninden ücret (ve bir o kadar da karşı yandan alır ki o konu ikinci sorumda yer alıyor) alacaktı. Ayrıca bu durumun hem maaşlı ssk lı çalışan avukatlar için hem de serbest sözleşme ile iş üstlenen avukatlar için aynı olduğunu kanaatindeyim. Ana kural: Avukat asgari ücret tarifesinden düşük ücrete çalıştırılamaz. (Ücret almadan iş almak, baroya bilgi vermek vs. ayrıdır) Bunu demek istiyorum ilkinde... İkincisi benim de işime gelmiyor açıkcası ama onu da tartışmak doğru olur... önce şu ilk konuyu konuşalım bence.. |
30-11-2008, 15:09 | #7 |
|
Karşı yandan alınan ücretin, kazanmamızın ödülü olduğu düşüncesinde değilim. Avukat serbest meslek ifa eder. Bu itibarla hizmetinin karşılığını ücret olarak alır.
HUMK.421. vd hükümlere bakarsanız orada karşı yana neden yargılama masrafı ve vekalet ücreti yüklendiği daha iyi anlaşılır. Hatta yaklaşık olarak şöyle der o maddede: " Kötü niyetle dava açan veya dava açılmasına neden olanlar bakımından hakim misli ile veyahut avukat ile vekil edeni arasındaki ücretin tamamı ile" o tarafı vekalet ücretine mahkum edebilir... |
30-11-2008, 15:13 | #8 |
|
Ben ne sormak istediğinizi anlayamıyorum şu durumda.
Birinci sorunuzun yanıtını sayın BaharB zaten verdi, birinci bölüm, dördüncü kısım: Eksik kalan kısım tamamlanır. Siz tamamlanmasın mı diyorsunuz? Yok, tamamlansın diyorsanız, müvekkilinizi ihtar etmeli, uymuyorsa dava etmelisiniz. Saygılarımla... |
30-11-2008, 16:58 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Tamamlanması gerekir düşüncesi doğru ise ki doğrudur diyorsunuz, böyle bir durumda: Her şirkette hizmet sözleşmesi ile çalışan avukat, her şirketin işini dışarıdan sözleşme ile yapan avukat 5 yıllık zamanaşımı içinde aylık aldığı 2.000 veyahut 3.000 YTL 'den muhakkak çok daha fazla olacak olan asgari ücret tarifesi ile aylık maaşı arasındaki farkı dava edebilecektir. (Karşı yandan aınacak ücreti kastetmiyorum.O da ayı mevzuudur.) Bence bu durum büyük ihtilaflar çıkarmaya adaydır. Misal: THS üyesi olan ve büyük bir Holding'de maaşla veyahut sözleşme ile çalışan avukat X, Holdingin çok sayıdaki icra işlemleri için Holdingden, aradaki farkı istiyorum derse ne olur? ) Banka avukatları içinde aynı durum geçerlidir. ) Önemli not: Ben anlatamıyorum. Sorun bende... |
30-11-2008, 17:07 | #10 |
|
Fiili tabloda olacak olan bana göre şudur:
Tarifelere uymak özellikle yüksek vekalet ücretleri içeren iş takiplerinde müvekkillerin ekonomik çıkarlarına ters düşecektir. Takibi olanaksızlaşan fakülte ve dolayısıyla ayın sonunu nasıl getireceğim endişesiyle bunalan ve bunalımları artan sayı ile paralellik taşıyan avukatlık camiasında, sizin çalışmayacağı asla düşünmeyeceğiniz oran ve tutarlarla çalışmaya talipli pek çok meslektaş bulunacak ve avukat değişiklikleri gündeme gelecektir. Bir zaman sonra , olur da tarifelere uymaya icbar edici etkin müeyyideler müvekkiller bakımından da getirilir ise, avukat değişikliği de sorunu çözmeyecek, bu durumda imkanı olan kurum ve kuruluşlar kadrolu avukatlarla çalışmaya yönelecektir. İşte tam da burada, meslek kuruluşlarımız ve Barolar Birliği nerededir, ne yapar ve ne işe yararlar sorusunu sormak gerekir. Saygılarımla... |
30-11-2008, 17:14 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu yöndeki gerçek düşüncem; 4 no.lu mesajımın en altında parantez içinde yazdıklarımdı (Vergi gelirlerine yönelik açıklama). Kazanmanın ödülü beyanımsa, latife beyanı, ancak fiili uygulamanın da çeşitlendirilebilecek türlü ifade biçimlerinden biri idi, somut bir durum tespiti yani (Ben de anlatamadım ) Saygılarımla |
30-11-2008, 19:07 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın ve sevgili arkadaşım Şehper Hanım, Ben bu gün niye anlatamıyorum derdimi? Benim beğenmediğim ücret vs. falan diye bir şeyi nereden çıkardınız ki? Bakınız, bu yönetmelik hükmü ve esasen avukatlık kanunu açıkça diyor ki: İster sözleşme yap istersen yapma hiçbir şekilde "Avukatlık ücret tarifesinin" altında bir ücret ödeyemezsin. Sözleşme Asgari ücret tarifesinden fazla bir ücret taşıyabilir ama altında bir ücret taşıyamaz. Taşırsa avukata farkı ödersin! Burada vekil eden bakımından şahıs veyahut şirket ayrımı yapılmadığı gibi bordrolu avukat veyahut serbest çalışan avukat ayrımı da yoktur. Bu itibarla bahsettiğimiz gibi bir çok şirkette maaş karşılığı çalışan avukat arkadaşlarımızın takip ettiği dava ve icra takipleri esas alınarak onlara ödenen maaşın hesaplanması (karşılaştırılması) neticesinde aradaki farkın avukata verilmesi gerekir... ki bu durum şirketlerin rahatsızlığına neden bir durumdur. Bu ise maaşla çalışma formuna ne derece uygundur? Kanunun ana amacı bu mudur? Biz avukat olduğumuz için bizim için güzel bir hüküm denilebilir. Ancak ciddi sıkıntılar doğuyor, doğacak... Şirketler bu duruma formül aramaya başladılar... Saygılarımla... |
30-11-2008, 21:30 | #13 |
|
Sayın ve sevgili arkadaşım Saim bey
Farklı şeyler söylemiyoruz, niye anlaşamıyoruz bilmiyorum... Benden farklı söylediğiniz tek konu -esasen benim de atladığım-, düzenlemede, bordrolu avukatlar bakımından da ayırım yapılmadığı. Neden atladın derseniz, yüzbinlerce YTL lik karşı vekalet ücretini icra takibine koyarak tahsile uğraşan hazine avukatlarına, yıllık belirlenen ve son derece düşük olan kotanın dışında , tahsil edilen vekalet ücretinden hiç bir ödeme yapılmamaktadır. Tüm diğer meslektaşları bir kenara bırakalım, hazine ve hazine avukatı örneğinden yola çıkalım. Uygulanması gereken düzenleme, yaşadığımız ülke kanunlarının düzenlemesi, uygulanmayan ilk örnek, bu devletin hazinesinin avukatları. Belki de bu yüzden atladım... Baskı grupları oluşacak, büyük şirketler sızlanmaya başlayacak. Dediğiniz gibi formül arayışındalar, somutça bilgim dahilinde. Ama trajikomik biçimde, şikayet mercii de kendi düzenlemesine riayet etmiyor. Zaman zaman düşünürüm, vekalet ücreti oranları nasıl oldu da bu denli arttırıldı diye... Aklıma serbest meslek erbabı ve sayıca bol avukatlardan tahsil edilecek, kaydı kolay, takibi ve tahsili kolay, türlü vergi tahsilatından başka mantıklı bir açıklama, gelmiyor. (Anlaştık galiba, umarım? ) Saygılarımla... |
30-11-2008, 22:29 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Kamu avukatları bakımından Zonguldak İdare mahkemesinin kararını bozan Danıştay Dairesinin kararına göre ": "karşı yandan alınan vekalet ücreti avukatındır ancak Memurlara ilişkin ana mevzuat hükmü buna engeldir. O mevzuat değişmeden avukatlık kanunu 164/son uygulanamaz." şeklindedir. Bunun anlamı, memur statüsünde olmayan avukatlar çatır çatır karşı yandan alınan ücreti alırlardır. Diğer yandan maaş ve bordro ile çalışan meslektaşlarımız karşı yandan alınacak ücret dışında yukarıda anlatmaya çalıştığım maaş ile asgari ücret tarifesi arasıdnaki farkı da alabileceklerdir. Çifte kavrulmuş lokum gibi ... Afiyet olsun.... |
01-12-2008, 11:10 | #15 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Ceza mahkemelerinde hüküm kurarken vekalet ücretini Avukat lehine kurmalıdır denirken, hukuk mahkemelerinde taraf lehine hükmedilmesi gerektiği kararlarda yer alıyor.
Bunun nedeni ne olabilir sizce? Bence de "karar taraflara şamil olur" ilkesi uyarınca hüküm kurulurken taraf lehine hükmedilmelidir. Vekil, müvekkilinden Avukatlık Kanunu 164/son hükmü temelinde talep etmelidir. |
01-12-2008, 16:08 | #16 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Saim;
Belirtiğiniz uygulama farklılıkları bir dönem yaşandı ancak birlik sağlandı. Aşağıdaki karar gayet ayrıntılı bir şekilde sizin düşüncenizi teyit ediyor.
|
01-12-2008, 16:55 | #17 |
|
Sayın Saim;
Serbest meslek sahibi avukatın, aylık ücret karşılığı hukuki yardımda bulunduğu müvekkilinden, sene sonunda, tarife gereği alması gereken vekalet ücreti farkını talep edebilmesi hususunda tartışılacak bir taraf göremiyorum. Avukat sorumluluğunu üzerine aldığı işin ücretini de tabi ki alacaktır. Ancak tartışmak istediğiniz husus, karşı tarafa yüklenen vekalet ücretinin de avukata ait olması hükmü ise, bu husus bence de tartışmaya değerdir. Karşı tarafa vekalet ücreti yüklenmesindeki amaç, haksızlığa uğrayan kişinin, adli makamlarda hakkını ararken yapacağı avukatlık masrafını bir ölçüde karşılayabilmesi ise, karşı tarafa yüklenen bu paranın müvekkile ait olması gerektiği düşüncesi bence de savunulabilir. Diğer taraftan bordrolu ve hazine / kurum avukatlığı şeklindeki çalışma, avukatlığın temel ilkelerine ve mantığına aykırıdır diye düşünüyorum. Avukatlık serbest bir meslektir. Bu serbestlik gereği örneğin, işin reddedilebilmesi hakkı / zorunluluğu avukatların vazgeçilmez temel bir hakkı ve yükümlülüğüdür. Bu şekildeki bir çalışmada ise işin reddi mümkün değildir. Dolayısıyla bu meslektaşlarımızın avukatlık sıfatını kullanamamaları, hukuk müşaviri veya benzer sıfatlarla çalışmaları ve adli makamlar nezdinde de bağlı oldukları kurumu bu sıfatla temsil edebilmelerinin sağlanması gerekir düşüncesindeyim. |
02-12-2008, 17:19 | #18 |
|
Sayın BaharB ve Sayın Şehper F. Demirel çok teşekkürler.
Aşağı yukarı aynı fikirdeyiz. Bu olayda sorgulanması gereken bir iki husus olduğu kanaatindeyim. Belirttiğiniz gibi ve benim arz etmeye çalıştığım şekilde "Bir işin bir ücreti olur" ana kuralı ile harekete dildiğinde de, HUMK. vekalet ücretine ilişkin 421 vd hükümlere göre hareket edildiğinde de karşı yandan alınan vekalet ücretinin, kazanan tarafın vekalet harcamasını telafi mahiyeti taşıdığı ortadadır. Sınırlı ücretle çalışna meslektaşlarımız için bu hüküm olumludur.Kalması da gerekir kanaatindeyim. İlk soruda da hala bazı çekincelerim var ancak bu olana dair eğil, olması gerekene dair olduğundan tartışmaya gerek olmadığı ortadadır. Saygılarımla. |
03-01-2010, 00:55 | #19 |
|
Danıştay ve Yargıtay ceza genel kurulu kararı, avukatlık kanunu, humk hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, bağlı olarak, belirli bir aylık ile taraflar arasında belirli bir ücret ödenmesi konusunda anlaşma var ve bunun dısında ek herhangi bir ücret talep edilmeyeceği ve masraf niteliğinde karsı yana yüklenen avukatlık ücretinin bağlı çalışılan kisiye ait olacağı açıkça yzili ve aylık ücret de asgari ücret ile belirlenmiş miktarın üzerinde ise, avukat ayrıca ve ek olarak maktu ya da nisbi oran üzerinden avukatlık ücreti farkı talep edemez. Çünkü avukatlık kanunu ve asgari ücret tarifesi, bk nun akit serbestliği kuralı ile humk na göre karsı yana yüklenen avukatlık ucretinin masrafdan sayılması ve taraflar arasında ayrıca bir düzenleme ile de işverene ait olacağı bagitlanmis ise, başkaca ek ücret yolu kapanmış olur. Tmk m. 3/2, 2 hükmü de bunu destekler. Ama taraflar arasındaki sözleşmede bu hususlar eksik bırakılmış ise avukatlık kanununun ilgili hükümleri ve pek tabii asgari ücret tarifesinin ilgili tarifeleri ek olarak uygulanabilir. Bu yonde akit yapan ve boşluk bırakmayan bir banka ya da finans Kurulu'su veya baskaca kisilerden ek bir talep mümkün olmaz. Avukatlık kanunu avukatlık ile bağdaşmayan işlerin istisnası olarak saydığı bağlı avukatlık durumunda, aktı iyi yorumlamak gerek. Bu hallerde aylık alanlar sadece fişini kessin ya da bordrosunu imzalasın, fişini keserken mahsuben fazla haklar saklı, bordroyu imzalarken fazla haklar saklı şerhi koyabilirse lehine olur. Koymasa da açıkça sözleşme ile kendisini sınırlandıracak hükümlere imza koymamış ise karsı yana yuklenen ya da yüklenmesi muhtemel ücreti de talep edebilir. Zaman asımı süresi icinde. Yani sinirli bir maaşa evet denmiş ve baskaca da, karsı yana yüklenen ücret de dahil, herhangi bir ek ücret talebinde bulunulmayacagina iliskin hüküm var ise, ne müvekkil yönünden ne de karsı yana yüklenmesi muhtemel ücret yönünden talep olmaz. Ama akit yok ya da boşluk var ise ek olarak yapılan her türlü isin ücreti iki taraflı olarak talep edilebilir. Çünkü bu halde avukatın aylığı danışmanlık kısmı içindir. Diğer işlerin ücreti ayrıca istenebilir. Ama şirketler ve özellikle banka ve finans kuruluşları avukatları ayrıntılı sozlesmelerle bağladıkları için, bu şirketler calistirdikleri avukatlar üzerinden avukatlık ısı yapmakta ve avukatlık ücretinin parça is olarak bir avukata yaptırsaydı ödemesi gereken ücreti maaşlı avukatı nedeniyle ödemediği gibi, mahkemelerin otomatik olarak karsı yans yüklediği avukatlık ücretini kendi avukatına odemeyerek, sair gelir adı altında gelir hanelerine yazıyorlar. Dikkat edin burada avukatların ekmegi nasıl şirket yada bankaların eline geçiyor? Artık piyasada cek ve bono donmuyor ve kredi kartı pazara hakim oldu. Kredi kartını kim tekel olarak elinde bulunduruyor? Bankaların bu yol ile avukatları bunyelerinde maaşlı olarak calistirip bankacılık islerinin dısında avukatlık isleri de tekellerine aldığını çözebiliyor musunuz? İste barolar ve tbb hamaset ile meşgul olurken finans kapital şirketleri avukatlık mesleğini nasıl ele geçiriyor? Bu konuyu daha çok tartışmak isterim. Kamu avukatları üzerinden devletin para kazanması cabası. Ama avukatlar da bu yeni durumun farkindalar mı acaba merak ediyorum. İste bu noktada sayıları her gecen gün artan avukatlar, altın yakalı ve özellikle icra isleri yönünden beyaz yakalı çağdaş işçiler olduklarının ve finans kuruluslarinca hem mesleklerinin tekel hakkını kaybettiklerini ve hem de somurulduklerini gormelidirler. Bu nedenle avukatların sendikalaşması ve sendikalist bir mücadele icine girmeleri gerekir. Bugünkü yapısı ile tbb ve barolar bu mücadeleyi vermekten uzak olduğu gibi hukuk dernekleri de bu yonde herhangi bir girişimde bulunmuyorlar. Bilmem ben söylemek istediklerimi anlatabildim mı? Selam ve saygı ile, kolay gelsin.
|
06-05-2010, 09:06 | #20 |
|
Ben tüzel kişiliği olan bir sendikada iş sözleşmesi ile çalışıyorum. Sözleşmede benim vekalet ücretim ile ilgili bir bilgide yok. Bu aşamada benim yıllık gelirim 20000tl diyelimki ben 100 tane idari dava açtım. asgari ücret tarifesine göre idari davlarda 500 tl maktu harç çıkıyor ben 100.500= 50000tl aldığım maaştan kalan 30000 tl vekalet ücretini almaya hak kazanabilir miyim?
|
28-12-2017, 19:50 | #21 |
|
Merhaba,
Bu konu hakkında bir yorum yapmak istiyorum. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin Birinci Kısım Dördüncü Bölümünde aynen şu ifade yer alıyor: “1. Kamu Kurum ve Kuruluşlarıyla Özel Kişi ve Tüzel Kişilerin Sözleşmeli Avukatlarına Ödeyecekleri Aylık Avukatlık Ücreti 1.650,00 TL Takip edilen dava, takip ve işlerde tarifeye göre hesaplanacak avukatlık ücreti yıllık avukatlık ücretinin üzerinde olduğu takdirde aradaki eksik miktar avukata ayrıca ödenir.” Diyelim ki, aylık 5000 TL üzerinden yapılan danışmanlık (hukuki müşavirlik) sözleşmesi ile, dava ve icra takiplerinin yürütülmesi konusunda anlaşıldı. Dava ve icra takiplerinin tek tek asgari ücret tarifesine göre hesaplanan ücretinin ise yıl sonunda 200.000 TL olması gerekiyor. Madde hükmüne göre aradaki farkın avukata ödenmesi gerektiği iddia edilebilir. Ancak, söz konusu madde yorumlaması ile ilgili şüphelerim var. Şöyle ki uygulamada bazı şirketler sabit danışmanlık sunan avukatlarına dava neticesinde çıkan vekalet ücretini ödememektedirler. Kanımca bu madde böyle durumlarda avukatı korumak amacıyla düzenlemiştir. Aksi takdirde hem aylık sabit ücret hem de dava neticesinde vekalet ücreti alan bir avukatın bunların yanı sıra, bu ikisi arasındaki farkı da alması pek mantıklı görünmüyor. Saygı ve selamlarımla, AA |
29-12-2017, 00:47 | #22 |
|
Avukatlık Kanununun 163. Maddesinin 1. fıkrasına göre avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenebilir. Ancak düzenlenen bu sözleşmenin ücrete dair hükümlerinin, Barolar Birliği tarafından hazırlanıp, Adalet Bakanlığı tarafından onaylanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen ücretlerin daha aşağısında tespit edilmemesi gerekmektedir. Avukatlık bir kamu hizmetidir ve Avukatlığın amacı; hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eden kişidir. Bu bakımdan avukatın ekonomik bağımsızlığı, anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesine ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasına yargı organları nezdinde sağlayacağı katkının niteliği ile doğru orantılıdır. Ekonomik olarak bağımsızlığını en başta müvekkiline karşı koruyamayan, diğer meslektaşları ile ücret rekabeti içerisinde olan avukatın, adalet hizmetine sağlayacağı katkı da beklenen seviyede olamayacaktır. Bu nedenledir ki kamu yararı üstün tutularak avukatlık hizmeti karşılığı ödenmesi gereken ücret bir tarife ile teminat altına alınmak istenilmiş ve burada gösterilen ücretlerin altında ücret kararlaştırılması engellenmeye çalışılarak avukatın bağımsızlığı sağlanmaya çalışılmıştır. Buna karşılık, avukatlık hukukundan doğan ihtilaflarda verilen yerel mahkeme kararlarının temyiz mercii olan Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin kararlarında, avukatlık sözleşmesinin ücrete dair hükümlerinin sözleşme serbestisi çerçevesinde asgari tarife altında da kararlaştırılabileceği, aksini ileri sürmenin dürüstlük kuralına da uymayacağı, sözleşmenin bulunmaması veya geçersiz olması halinde tarifenin uygulanması gerektiği yönündedir.
Saygılarımla. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Konut Finansmanı (Mortgage) Kredisinde Kefil ile ilgili problem. | parezger | Meslektaşların Soruları | 2 | 27-11-2008 14:09 |
Cmk Ücreti ile ilgili yönetmelik | av.şahin kavukoğlu | Meslektaşların Soruları | 2 | 17-01-2007 13:41 |
Boşanma ile ilgili bir problem | MİMAR | Hukuk Soruları Arşivi | 9 | 12-04-2006 08:53 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |